13. Hukuk Dairesi 2018/3467 E. , 2019/11327 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalı ... yapı A.Ş yönünden kabulüne, yönelik olarak verilen hükmün davalı ... Yapı A.Ş. avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde duruşmalı temyiz eden davalılar vekili avukat ..."in gelmiş olmasıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, dava dışı müteahhitten 31.10.2008 tarihinde iki adet daireyi henüz proje aşamasındayken satın aldığını ve tapularının da teslim edildiğini, dava dışı müteahhidin cezaevine girmesi üzerine daire sahiplerinden habersiz olarak inşaat işinin tüm haklarıyla birlikte davalı şirkete devrettiğini, davalı şirketin ise inşaata devam ettiğini ve daha sonra tüm daire sahiplerinden belediye ve tapudaki işlemleri hızlandırmak, inşaat yapımı, ifraz, tevhid ve inşaatla ilgili sair tüm yetkileri içeren geniş kapsamlı bir vekaletname aldığını, kendisinin de bu nedenle şirket yetkilisi olan davalı ..."a 24.02.2011 tarihli vekaletnameyi verdiğini, davalı ..."un bu vekaletnamedeki yetkileri ile belediye ve tapudaki işlemleri bitirdiğini, ancak daha önceki tapuların yerine kendisine başkaca iki dairenin tapusunun verildiğini, önceki daireleri ile yeni dairelerin arasında konum ve metrekare açısından ciddi farklar bulunduğunu ileri sürerek davalıların vekalet yetkisini kötüye kullanarak adına kayıtlı daireler yerine tahsis ettikleri farklı daireler sebebi ile uğradığı zararlara karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile HMK’nun 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak 20.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş; bilahare talebini 270.000,00 TL üzerinden ıslah etmiştir.
Davalılar, davacının satın aldığı dairelerin arsa sahibine düşen dairelerden olduğunu, arsa sahibinin daireleri dava dışı üçüncü kişiye sattığını ve davacının da bu kişiden satın aldığını, söz konusu inşaatın ruhsatının 26.11.2007 tarihinde alınıp 10.04.2008 tarihinde kat irtifakı kurulduğunu, ancak Sancaktepe bölgesinde imar planının Mahkeme kararı ile iptali üzerine henüz inşaata başlamadan yeni proje yapılması ve kat irtifakının bozularak yeni imar planına uygun proje hazırlanarak mevcut kat irtifaklarının iptal edilerek yeni projeye uygun kat irtifaklarının kurulması gerektiğini, yeni projede inşaat alanının düştüğünü ve buna bağlı olarak da dairelerin şekil, konum, büyüklük ve yerlerinin değiştiğini, durumu bilen davacının kat irtifaklarının yeniden kurulması için 24.02.2011 tarihli vekaletnameyi verdiğini, davacıya yapılan satışa katılmadıklarını, daire bedellerini almadıklarını ve davacı ile aralarında bir sözleşme bulunmadığını, vekaletin kötüye kullanımının söz konusu olmadığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalı Şirket yönünden davanın kabulü ile 20.000,00 TL değer kaybının faiz istenilmediğinden faizsiz olarak, bakiye 250.000,00 TL"nin ıslah tarihi olan 01.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davalı ... Yapı A.Ş tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, temyiz eden davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı eldeki dava ile vekalet yetkisi kötüye kullanılarak, satın aldığı 2 adet daire yerine değeri daha düşük dairelerin verilmesi nedeni ile uğradığı zararın tazminini istemiştir. Davalılar, davacı ile aralarında sözleşme bulunmadığı gibi imar planı değişikliği nedeni ile yeni proje yaplaması gerektiğinden mevcut kat irtifakı bozulup yeniden kat irtifakı tesisi için alınan vekaletin bu amaçla kullanıldığını ve davacının da süreçten haberdar olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın şirket yönünden kabulüne, şirket yetkilisi yönünden reddine karar verilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda; davacının satın aldığı iki dairenin imar planı değişikliği nedeniyle yapılan yeni projede birebir tesliminin fiilen imkansız hale geldiği, davacının satın aldığı B1 Blok 11 nolu daire ile teslim edilen D Blok 65 nolu dairenin bedel olarak denk olduğu, ancak davacının satın aldığı A1 Blok 4. kattaki daire ile teslim edilen G Blok 2 nolu dairenin bedeli arasında 270.000,00 TL değer farkı bulunduğu belirtilmiştir. Ne var ki, söz konusu heyet raporunda dairelerin belirlenen değerlerine ne şekilde ulaşıldığı gösterilmemiş olup, rapor bu hali ile denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı gibi davalının rapora karşı itirazları da karşılanmamıştır. Mahkemece, davacının satın aldığı daireler ile kendisine teslim edilmek istenen daireler arasında değer farkı bulunup bulunmadığının belirlenmesi bakımından büyüklük, cephe, kat, konum gibi bir dairenin değerine etki edebilecek tüm hususları gözetilerek ve davalının rapora itirazlarını karşılar mahiyette taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeni bir bilirkişi heyetinden alınacak rapor sonrasında hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 2.037,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 4.611,00 TL harcın davalılara iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.