1. Hukuk Dairesi 2013/30 E. , 2013/16145 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Yanlar arasında görülen tapu iptali, tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.11.2013 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen davalılar ... vd. vekili Avukat ..., davalılar ... vd. vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı ... davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tespiti ile tahsili isteğine ilişkindir.
Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; ... Noterliğince düzenlenen 07.09.1996 ve 17.02.1997 tarihli 2 adet düzenleme şeklinde borç senedine dayanarak davalı ... tarafından davacı aleyhine ... İcra Müdürlüğü"nün 1997/443 Esas sayılı dosyasından yapılan takip neticesinde haczedilen borçlu davacıya ait fındık bahçesi ve tarla vasıflı çekişmeye konu 257 parsel sayılı taşınmazın cebri icrada 25.05.1998 tarihinde davalılar ... ile .."a satıldığı, ihalenin kesinleşmesi üzerine taşınmazın 1/2"şer pay oranında alıcılar adına tescili için ilgili tapu müdürlüğüne yazı yazıldığı, devirler neticesinde anılan taşınmazın tamamının 03.08.2007 tarihinde satışa istinaden davalı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı, 1947 doğumlu olup, okuma yazma bilmediğini, kendisini bir tarikatın şeyhi olarak tanıtan davalı ... ile onun müritlerinin davranış ve sürekli telkinleri sonucu psikolojisinin bozulduğunu, yanında kimse olmadığı halde notere götürülüp yanıltılarak iki adet düzenleme şeklinde borç senedi imzalattırıldığını, Noterlik Kanunu"nun 84., 85., ve 86. maddeleri dikkate alınmadan düzenlenen borç senetlerinin geçersiz olduğunu, daha sonra bu senetlerin ...tarafından icra takibine konulduğunu ve gerçekte kendisine tebligat yapılmadan takibin kesinleştirilerek haczedilen 257 parsel sayılı taşınmazının cebri icrada ile işbirliği içerisinde olan ve ..."in verdiği para ile ihaleye katılan diğer davalılara ihale edilerek tescil edildiğini, icra dosyasında bulunan adreste oturmadığını, olayla ilgili olarak savcılığa suç
duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek muvazaa, butlan, hata, hile ve inançlı işlem gereğince borç senetlerinin geçersizliğinin tespiti ile tapu iptal ve tescile, mümkün olmadığı takdirde taşınmazın bedelinin tespiti ile faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalı ..."in ölmesi üzerine mirasçılarını davaya dahil etmiş, davalılar ise iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, çekişmeye konu borç senetlerinin noterde düzenlendiği, davacının yazılı belgeye karşı iddialarını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, satışın cebri icra yolu ile gerçekleştirildiği, alıcı olan davalılar ve ..."in alacaklı ile birlikte hareket ettiğinin ispat edilemediği, öte yandan icra dosyasından gönderilen ödeme emrindeki imzanın sahte atılmasında davalıların işbirliğinin bulunduğunun ortaya konulamadığı gerekçesi ile davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olduğunu söyleyebilme imkanı yoktur.
Şöyle ki; çekişmeye konu yapılan icra takip dosyasından davacıya gönderilen icra emrinin tebliğ edildiği ... adresinde takip yapıldığı tarihlerde ve öncesinde davacının ikamet edip etmediği ve yaşayıp yaşamadığının araştırılmadığı, davacının 26.03.2010 tarihli delil listesinde tanık beyanına dayandığı ve dilekçe altında tanık isimlerini bildirdiği halde tanıklarının dinlenmediği, dinlenmesi yönünde davacı tarafa süre de verilmediği görülmektedir.
Öte yandan, yargılama sırasında davalı tarafça, dava dışı kişilerin ... aleyhine yapmış oldukları icra takibi neticesinde çekişme konusu taşınmazın dava dışı kişilere ihâle edildiğinin bildirildiği, davacı tarafça bu ihalenin feshi konusunda dava açtıklarını, anılan icra takibinin de danışıklı ve muvazaalı olduğunu ileri sürdükleri ve gerçekten de davalı ... ile hakkında ... İcra Müdürlüğü"nün 2010/14882 Esas sayılı dosyasında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile ilâmsız takip yapıldığı ve bu takip neticesinde çekişme konusu taşınmazın haczedildiği anılan icra müdürlüğü ile yapılan yazışmalar neticesinde anlaşıldığı hâlde, tarafların bu iddiaları üzerinde durulmadığı, terditli açılan eldeki davada davacının ilk isteğinin tapu iptal ve tescil olmasına rağmen dava konusu taşınmazın yargılama sırasında malikinin değişip değişmediğinin araştırılmadığı görülmektedir.
Hemen belirtmek gerekir ki; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı HUMK."nun l86. ve 6100 sayılı HMK.nun 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usûli işlemler düzenlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre, iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Bu usul kuralının kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Hal böyle olunca, öncelikle çekişme konusu taşınmazın ... İcra Dairesi"nin 2010/14882 Esas sayılı dosyasından yürütülen takip sonucunda dava dışı kişilere ihale edilip edilmediği, ihale edilmiş ise ihalenin kesinleşip kesinleşmediği üzerinde durulması, taşınmazın el değiştirdiğinin belirlenmesi halinde 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 125. maddesi hükmü uyarınca, davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılarak davayı ne şekilde sürdüreceğinin sorulması ve bu yöndeki usûli eksikliğin giderilmesi, öte yandan davacının delil listesinde bildirdiği tanıkların dinlenmesi, ... İcra Müdürlüğü"nün 1997/443 Esas sayılı dosyasında
yapılan icra takibi sırasında davacının hangi adreste ikamet ettiğinin etraflıca araştırılması, toplanacak delillerin toplanan delillerle birlikte değerlendirilerek varılacak sonuç çerçevesinden bir karar verilmesini gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına, 19.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.