1. Hukuk Dairesi 2013/123 E. , 2013/16138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL, TENKİS
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan anneleri ..."ün 264 parsel sayılı taşınmazını satış göstermek suretiyle 729 ve 1492 parsel sayılı taşınmazlarını ise ölünceye kadar bakım akti ile davalı oğluna devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu iptal ve miras payları oranında tescile, mümkün olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, 264 nolu parselin miras bırakanın ihtiyaçları için satıldığını, yabancıya gitmesin diye kendisinin aldığını, diğer taşınmazların ise bakım karşılığı devredildiğini ve bakım borcunu yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişmeye konu taşınmazların temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesi ile tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 19.11.2013 Salı günü saat:09.39"da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.020.48.-TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 19.11.2013 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; ..."ün 1929 doğumlu olup 2011 tarihinde vefat ettiği, geriye mirasçıları olarak davacı kızları ile davalı oğlunun kaldığı, muris adına kayıtlı dava konusu köyünde kain 264 parsel sayılı taşınmazın 08/01/2007 tarihinde davalı oğluna satıldığı, aynı köy 729 ve 1492 parsel sayılı taşınmazların ise 30/07/2009 tarihinde ölünceye kadar bakma akti yaparak davalıya devrettiği; davacının muris tarafından yapılan temliki işlemlerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide " muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanununun 706, Türk Borçlar Kanununun 237 ve Tapu Kanununun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan, gizlenen gerçek irade ile amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan, bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır.
Somut olaya gelince, Tapu Müdürlüğünün cevabi yazısından dava konusu taşınmazlar dışında muris adına kayıtlı taşınmazlar dışında dava dışı 566 ve 1144 parsel sayılı taşınmazların da bulunduğu, dinlenen tanıklarının beyanlarına göre; murisin eşinin ölümünden sonra oğlu ile birlikte yaşamaya başladığı, kızları ile arasında herhangi bir geçimsizliğinin bulunmadığı, dikiş dikerek ve taşınmazlarının geliri ile geçindiği, davacıların ev hanımı olduğu, murisin yaşı sebebi ile bir takım rahatsızlıklarının bulunduğu, gözünden ameliyat olduğu ve ayağının kırılması nedeni ile platin takıldığı, bu nedenlerle para ihtiyacı olduğu ve bir taşınmazını ihtiyacı nedeniyle ve yabancıya gitmesin düşüncesiyle davalı oğluna sattığı, diğer taşınmazını ise ölünceye kadar bakma akti ile davalıya temlik ettiği ve davalının bakım ihtiyacı içinde bulunan murise karşı bakım aktinin gereklerini yerine getirdiği, kızlarının murisle hiç ilgilenmedikleri, cenazesine dahi katılmadıkları anlaşılmaktadır.
Satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı kuşkusuzdur. Semenin bir başka ifade ile malın bedelinin ise mutlaka para olması şart olmayıp, belirli bir hizmet ya da emek de olabileceği kabul edilmelidir. Bu nedenle satış bedelinin minnet duygularıyla olması tek başına muvazaanın kanıtını oluşturmaz. ( HGK"nun 29.04.2009 gün 2009/1-130 S.K. )
Esasen, yukarıda da değinildiği üzere muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların dayanağını teşkil eden 01.04.1974 gün, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır.
Hal böyle olunca, somut olgular, açıklanan ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde miras bırakanın gerçek irade ve amacının diğer mirasçılardan mal kaçırma olmadığı, kendisine hastalığında, bacağını kırdığında ve göz ameliyatları sırasında da yıllarca bakan oğluna minnet duygusu ile temliklerin gerçekleştirildiği, satış işleminin muvazaalı olarak gerçekleştirilmediği kabul edilmek suretiyle muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken delillerin yanlış değerlendirilmesi sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Kararın bozulması gerekir. Bu gerekçelerle sayın çoğunluk görüşlerine katılmıyoruz.