Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2740
Karar No: 2020/4390
Karar Tarihi: 15.12.2020

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2018/2740 Esas 2020/4390 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2018/2740 E.  ,  2020/4390 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi ... Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve ... aleyhine 28/10/2015 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarının ihlali nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 18/04/2017 günlü karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun reddine dair verilen 07/02/2018 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
    Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hükme karşı davacı vekilinin istinaf yolu başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı vekili, müvekkilinin hem gazeteci hem de Cumhuriyet Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni olduğunu, davalılardan ... Gazete Dergi Basım A.Ş.’ye ait ... Gazetesinin ... ekinde ve internet gazetesinde 29/05/2015 – 02/10/2015 tarihleri arasında yer alan ve diğer davalı yazar ... tarafından kaleme alınan 30 adet yazının sistematik bir şekilde davacıyı rencide etmek için yazıldığını belirterek oluşan manevi zararın tazminini talep etmiştir.
    Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; davacının kamuoyuna yansıyan eylem ve söylemleri nedeniyle davaya konu yazıların kaleme alındığı, yayının güncel olduğu, davacının mesleği gereği bu eleştirilere ağır da olsa katlanmak zorunda olduğu, davaya konu yazının davacıya yönelik sert eleştiri mahiyetinde olduğu, basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükme karşı, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
    Bölge Adliye Mahkemesince; davaya konu yayınlarda kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu ileri sürülen isnatların, davacının kamuoyuna yansıyan eylem ve söylemleri nedeniyle ileri sürüldüğü bu nedenle yayının güncellik değeri taşıdığı, davacının toplum içindeki yeri, statüsü ve tanınmışlık durumu nedeniyle eleştirilere katlanması gerektiği, dava konusu haberlerin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında olduğu gerekçesiyle davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    İfade özgürlüğü; haber ve bilgilere, başkalarının fikirlerine serbestçe ulaşabilme, düşünce, tavır ve kanaatlerinden dolayı kınanmama ve bunları tek başına veya başkalarıyla
    birlikte çeşitli yollarla serbestçe ifade edebilme, anlatabilme, savunabilme, başkalarına aktarabilme ve yayabilme imkânlarına sahip olma anlamlarına gelir. Düşüncelerin her türlü araçla açıklanması, açıklanan düşünceye paydaş sağlanması, düşünceyi gerçekleştirme ve bu konuda başkalarını ikna çabaları ve bu çabaların hoşgörüyle karşılanması çoğulcu demokratik düzenin gereklerindendir. Dolayısıyla toplumsal ve siyasal çoğulculuğu sağlamak, her türlü düşüncenin barışçıl bir şekilde ve serbestçe ifadesine bağlıdır. Bu itibarla düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü demokrasinin işleyişi için hayati önemdedir.
    İfade özgürlüğü; aynı zamanda demokratik toplumun temelini oluşturan, toplumun ilerlemesi ve bireyin gelişmesi için gerekli temel unsurlardan olup bu özgürlük, sadece toplum tarafından kabul gören, zararsız veya ilgisiz kabul edilen bilgi ve fikirler için değil; incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. İfade özgürlüğü; yokluğu hâlinde demokratik bir toplumdan söz edemeyeceğimiz çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin bir gereğidir.
    Ancak belirtmek gerekir ki ifade özgürlüğü sınırsız değildir. İfade özgürlüğünün, kişilerin itibarına zarar verecek boyuta ulaşmaması gerekir. Bu gereklilik, temel hak ve hürriyetlerin; kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva ettiğini belirten Anayasa"nın 12. maddesinin ikinci fıkrasından doğan bir zorunluluktur. Bu itibarla, Anayasa"nın 26. maddesinin ikinci fıkrasına göre ifade özgürlüğünün sınırlandırılma nedenlerinden biri de başkalarının şeref ve itibarının korunmasıdır. Davalının dava konusu yayında davacı hakkında sarf ettiği söz ve ifadelerin, ifade özgürlüğünün sınırlarını aştığını tespit ederken mahkemece ortaya konulan gerekçenin, bu özgürlüğü sınırlamak için yeterli ve ilgili olmasının yanında, ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamanın, demokratik bir toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyacın karşılanması amacına yönelik, ölçülü, orantılı ve istisnai nitelikte olması gerekir. Buna göre, ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahale, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değil ise demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez.
    Kamuya mal olmuş kişilerin şeref ve itibarı ile ifade özgürlüğünün çatışması hâlinde bu iki hak arasında makul bir denge kurulmalıdır. Dengeleme yapılırken; dava konusu açıklamanın kamu yararına ilişkin bir tartışmaya sağladığı katkı, ilgili kişinin tanınırlığı, toplumdaki rolü ve işlevi ile yazıya konu olan faaliyetin niteliği, açıklama veya yayının konusu, kapsamı, şekli ve etkileri, ilgili kişinin daha önceki davranışları, bilgilerin elde edilme koşulları ve gerçekliği ile uygulanan yaptırımın niteliği göz önüne alınmalıdır.
    Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalılardan yazar ...’nun diğer davalı ...Ş.’ye ait ... Gazetesinin ... ekinde ve internet gazetesinde 29/05/2015 – 02/10/2015 tarihleri arasında davacı hakkında ısrarla devam eden yayınlar yaptığı, davaya konu yayınlarda davacı hakkında sarf edilen söz ve ifadelerin kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu, ayrıca davalı yazar ...’nun davacı hakkında sistematik bir şekilde taciz boyutuna ulaşan yazılar yazdığı, bu süre boyunca davalı yazarın davacı hakkında otuz adet köşe yazısını kaleme aldığı anlaşılmıştır. İfade özgürlüğünün sınırı, kişilerin şeref ve itibarının korunması hakkıdır. Çatışan bu iki hak arasında dengeleme yapılırken öncelikle dava konusu yayının davacıya ilişkin bölümünün, kamuoyunu ilgilendiren ve kamunun yararına ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığına bakılmalıdır. Davaya konu yayınlarda davalı ...’nun ısrar eden sistematik yayınlar ile davacı hakkında haberin içeriğinden ziyade ahlaki
    zayıflığına vurgu yapan kelimeler kullandığı ve sadece aşağılama amaçlı nitelemeler yaptığı dikkate alındığında, dava konusu yazılarda haber verme ve eleştiri hakkının sınırlarının aşılarak kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
    Şu durumda; tüm yayınlar bütün olarak değerlendiğinde kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş; kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    Mahkemece açıklanan yönler gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesinin davacının istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 15/12/2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi