8. Hukuk Dairesi 2011/1139 E. , 2011/2189 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Tescil ve Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki tapu iptali tescil ve katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Denizli 2. Aile Mahkemesinden verilen 20.04.2010 gün ve 514/373 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Güldaş vekili, evlilik birliği içinde edinilen 1926 ada 2 parselde bulunan bina ile 1414 ada 140 parseldeki dükkanın davalı adına tescil edildiğini, taşınmazların alımına vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak, tapu kayıtlarının iptali ile 2/3 payın vekil edeni adına tescilini; olmadığı takdirde keşifte belirlenecek değerlerinin 2/3’ü oranında katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini; 7.4.2006 tarihli ıslah dilekçesiyle ise 192.000 TL"nin davalıdan alınarak vekil edenine ödenmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, vekil edeninin 1981 yılından bu yana yurtdışında çalıştığını, uyuşmazlık konusu taşınmazların yurtdışındaki bankalardan kredi çekilerek ve vekil edenine ait birikimle satın alındığını, kredi ödemelerinin de davalı tarafından yapıldığını, davacının kısmen çalıştığı dönemler bulunuyor ise de, düzenli işi ve geliri olmaması nedeniyle katkısı olmadığını, nizalı taşınmazların vekil edeninin kişisel malı olduğunu, kaldı ki davalının 1998 yılında geçirdiği trafik kazası nedeniyle aldığı tazminatla davacıya yurt dışında ev de alındığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, tapu iptali ve tescile ilişkin davanın reddine, alacak isteğine ilişkin davanın kısmen kabulü ile 55.265 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki hüküm taraf vekillerinin temyizi üzerine 2.Hukuk Dairesinin 14.4.2008 gün, 4475 Esas ve 5190 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “....tarafların dosya içinde mevcut gelir ve çalışma belgeleri ile yurt dışında boşanma ilamıyla davacının hesabına aktarıldığı iddia edilen ödeme, davalının savunmalarında bildirilen ve davacı adına kayıtlı olduğu belirtilen yurt dışındaki taşınmaza ilişkin kayıtların ve davalı
kocanın geçim yükümlülüğünün de gözönünde tutularak katkı oranlarının belirlenmesi, gerekirse bilirkişi incelemesi yapılması, ...” gereğinden bahisle bozulmuştu. Mahkemece bozma ilamına uyularak yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Taraflar 13.4.1984 tarihinde evlenmiş, Tutlingen Asliye Hukuk Mahkemesine açılan boşanma davasının kabulü ve 28.12.2006 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Belirtilen hüküm Denizli 2.Aile Mahkemesinin 2007/ 172 Esas, 460 Karar sayılı ve 8.8.2007 tarihinde kesinleşen hükmü ile tanınmıştır.
7.10.1953 tarihli 8/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca; taşınmazların alımına katkıda bulunduğunu iddia eden davacı, bu katkısına dayanarak ayın (mülkiyet) talep edemez. Ancak, katkı payına ilişkin alacak isteğinde bulunabilir. Bu açıklamalar ışığında, tapu iptali ile tescil davasının reddine karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmamıştır.
Başka mal rejimi seçildiği ileri sürülmediğine göre, eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı”, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2 .maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
Dava konusu Denizli’de 1414 ada 140 parselde 100/22090 arsa paylı dükkan 31.7.1989 tarihinde satın alma suretiyle; 1926 ada 2 parselde arsa vasfıyla kayıtlı ancak üzerinde bina bulunduğu belirlenen taşınmaz ise 9.8.1994 tarihinde davalı eş adına kayıtlıdır.
Davacı taraf, yukarıda parsel numaraları yazılı taşınmazların evlilik birliği içinde edinildiğini ve katkıda bulunulduğunu açıklayarak, alacak isteğinde bulunmuştur. Uyuşmazlığa konu taşınmazlar eşler arasında 743 sayılı MK.nun 170.maddesi hükmü uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli bulunduğu dönemde edinildiğinden buna ilişkin talebin Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekir. Buna göre, eşlerin birbirlerinin mal varlıklarının edinilmesine katkılarının kanıtlanması durumunda, katkı oranında alacak hakkı doğar. Dosya arasında bulunan çalışma ve gelir belgeleri incelendiğinde; davacının 1986 yılından itibaren, davalınınsa evlilik tarihi öncesinden bu yana yurt dışında çalıştıkları belirlenmiştir. 743 sayılı MK.nun yürürlükte bulunduğu, 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya parayla ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Somut olayda her iki taraf çalıştığına göre evlilik birliği içinde çalışma karşılığı edinilen mallara katkıda bulunduklarının kabulü gerekir. Mahkemece evlilik birliği içinde taraflar üzerine alınan dava konusu ve dava dışı taşınmazlar ve yurtdışında verilen boşanma ilamı uyarınca davalının sigorta hesabından davacının hesabına aktarılan değerler arasında denkleştirme yapılmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan hesaplama usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Zira, dava Denizli’de mevcut davalı adına kayıtlı iki adet taşınmaza ilişkindir. Davalı, öncelikle davacının katkısı bulunmadığından davanın reddini, aksi halde katkı payı alacağı belirlenirken yurt dışında alınan ev ve boşanma davası üzerine davacının sigorta hesabına aktarılan ödemelerin davacının alacağından düşülmesi gerektiğini ileri sürerek takas ve mahsup isteğinde bulunmuş ise de; böyle bir isteğin değerlendirmeye alınması için istekte bulunan kişinin de yöntemine uygun bir biçimde harcı yatırılmak suretiyle açmış olduğu bir davanın olması ve bu isteğe bağlı olarak belirlenmiş ve kanıtlanmış bir alacağın bulunması gerekir. Diğer bir
anlatımla; sadece takas ve mahsup isteğinde bulunmak yeterli değildir. Uyulan bozma ilamı içeriğinde yazılı tarafların gelirlerinin ve katkı oranlarının belirlenmesine yönelik anlatıma farklı anlam verilerek ve davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil etmediği halde aksi görüşten hareketle hesap yapılması hatalı bulunmaktadır. Taraflar adına yurt dışında alınan ve satılan evler ve sigorta hesabına ilişkin aktarımlar dava konusu edilmemiştir. Bunlara ilişkin usule uygun açılmış dava veya karşı dava da olmadığı halde, hesaplamaya dahil edilerek katkı payı alacağının belirlenmesi doğru değildir.
Mahkemece yapılacak iş, tarafların gelir bilgilerinin evlenme tarihlerinden başlayarak dava konusu taşınmazların edinildiği tarihi de kapsar şekilde nazara alınması, toplanan deliller ve dosya içinde mevcut bilirkişi raporlarının değerlendirilmesi, bundan sonra gerektiği takdirde dosyanın katkı payı alacağının hesaplanması bakımından üç kişiden oluşan hukukçu bilirkişilere tevdii ile kocanın 743 sayılı MK.nun 152. maddesi hükmü uyarınca aileyi geçindirme yükümlülüğünün ve tarafların sosyal konumları gereği kişisel giderlerinin göz önünde bulundurularak, dava konusu taşınmazların edinme tarihi itibarıyla eşlerin her birinin yapabilecekleri tasarruf miktarının belirlenerek katkı oranlarının tespit edilmesi ve niza konusu taşınmazların dava tarihi itibariyle belirlenen sürüm (gerçek) değerleriyle çarpılarak ve temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış hakları korunmak suretiyle katkı payı alacağı miktarının saptanmasıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün katkı payı alacağına ilişkin bölümünün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.