8. Hukuk Dairesi 2010/6457 E. , 2011/2187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Antalya 6.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 16.12.2008 gün ve 1143/451 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı ... vasisi ... ve davalı ...vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vasisi ... dava dilekçesinde; paylı mülkiyet şeklinde davacı, davalılardan ...ve ... ile dava dışı üçüncü şahıslar adına tapuda kayıtlı bulunan 1039 ada 1, 1363 ada 2, 1364 ada 1, 1369 ada 1, 1282 ada 4, 1387 ada 2, 1387 ada 1,2, 1388 ada 2,4 ve 1284 ada 2 sayılı parsellerde davalı ...adına bulunan taşınmazlardaki payların tamamı, davalı ... adına bulunan taşınmazlardaki paylardan bir kısmı bakımından parsellerin ayrı ayrı tapu kayıtlarının iptali ile ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ...ve ...’ın adresi belirlenemediğinden dava dilekçesi ilanen tebliğ edilmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır. Davalılardan ... ise, 2.6.2005 tarihli keşifte alınan beyanında; dava konusu parsellerin tamamının 46 dönüm civarında ve babasından gelen yerler olduğunu, kadastro tespitinden önce bir kısım yerleri üçüncü şahıslara sattığını, yine kadastrodan önce 10 dönüm kadar yeri de davacıya sattığını, ancak davacıya satılan yerlerin kadastro tespiti sırasında davacı adına tespit gördüğünü aynı şekilde davalılardan ...’a sattığı yerlerinde kadastro tespiti ile ...adına tespit ve tescil edildiğini, kadastrodan sonra bir dönümlük yeri yine davalılardan ...ve eşi diğer davalı ..."a sattığını, bu yerlerin tapusunun Hüseyin ve ... tarafından henüz alınmadığını, adına kayıtlı bulunduğunu, kadastrodan sonra Hüseyin ve ...’ye satılan bir dönümlük yer açısından davayı kabul ettiğini, kendi nezdinde bulunan bu bir dönümlük yerin yine kadastrodan sonra .. ve ... tarafından davacı ... sattıldığını açıklamıştır.
Mahkemece, davalılardan ..."a karşı açılan davanın reddine, davacının, davalılardan ...ve ...’a karşı açtığı davanın kabulüne, teknik bilirkişilerin 7.7.2008 tarihli raporlarında belirttikleri ...’a ait 1039 ada 1, 1282 ada 4, 1284 ada 2, 1362 ada 2, 1364 ada 1, 1369 ada 1, 1387 ada 1, 2, 1388 ada 2 ve 1384 ada 4 sayılı parsellerde sırasıyla 57/2400, 19/2400, 22/2400, 7,5/2400, 7, 5/2400, 3/2400, 57/2400, 14, 5/2400, 56, 5/2400 ve 16/1170 paylar bakımından tapu kayıtlarının iptali ile davacı Ahmet oğlu ... adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ... vasisi ... ile ...vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik ve harici satın alma hukuki sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davalı ....hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş ancak, hüküm fıkrasında ada ve parsellerden söz edilmediği gibi dava konusu yapılan ada ve parsellerde Hüseyin adına kayıtlı bulanan paylardan da söz edilmemiştir. Kısaca hangi parseller ve hangi miktardaki paylar bakımından davanın kabulüne karar verildiği kısa kararda ve hüküm fıkrasında açıklanmamıştır. HUMK.nun 388. maddesinde; bir kararda bulunması gereken hususlar tek tek bentler halinde gösterilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “…istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflar yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği öngörülmüş, aynı kanunun 389. maddesinde de; verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddüte mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır...” denilmektedir. Hüseyin hakkında kurulan hüküm açıklandığı biçimde açıklanan kanun hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır. Hükmün bu hali ile infazı olanaksızdır. Bu nedenle ... hakkında kurulan hüküm usul ve kanuna aykırıdır.
Bundan ayrı kabulüne karar verilen ve davalı ...’a ait olduğu kabul edilen 1362 ada 2 parsel ile 1384 ada 4 sayılı parselin dosya arasında bulunan tapu kayıtlarına göre davalı ... ile bir ilgisinin bulunmadığı, dava dışı kişiler adına tapuda kayıtlı bulunduğu ve ayrıca davacı tarafından konusu da yapılmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu husus istekten fazlasına veya başka bir şeye karar verilemez ilkesini öngören HUMK.nun 74. maddesine aykırılık oluşturur. Gerek Hüseyin ve gerekse Bayram bakımından dava konusu yapılan tüm ada ve parsellerin esası tapulamanın 1454 sayılı parseli olmaktadır. İmar uygulaması sonucu 1454 sayılı parsel dava dilekçesinin istek kısmında açıklanan ada ve parseller gitmiştir.
Ne var ki, yapılan imar işlemine karşı Antalya 1. İdare Mahkemesinde iptal davası açılmış, deracattan geçerek Danıştay 6. Dairesinin 15.9.2009 tarih 2007/6930 Esas, 2009/8460 Karar sayılı kararı ile kabulüne ilişkin iptal kararı onanmış ve kesinleşmiştir. Dolayısıyla imar işlemi ile oluşan ada ve parseller ortadan kalkmış, eski tapulamanın 1454 parseline fiilen dönüşmüştür. Dosya arasında bulunan ada ve parsellerin tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde; “…bu parselin oluşumundaki ihdas işlemi Tapu Kanununun 21. maddesine ve İmar Kanununun 18. maddesine aykırıdır, iş bu taşınmazla ilgili 6.9.1996 tarih, 5609 yevmiyeli imar uygulaması işlemi hatalıdır. İbaresi yer almaktadır.” Tüm ada ve parsellere ait tapu kayıtlarının beyanlar hanesinde bu ibare aynen yer almaktadır. Tapu kayıtları üzerinde yapılan incelemede imara ait ada ve parseller iptal edilmemiş olup, tapu kütüklerinde aynen kimliklerini korudukları ve tapulama parseline dönüşümün henüz yapılmadığı belirlenmiştir.
Yapılan bu açıklamalar karşısında imar sonucu oluşan ada ve parseller idari yargı kararı ile iptal edilmiş olup, Tapu Sicil Müdürlüğünde verilen hükmün infazı imkansız hale gelmiş bulunmaktadır. Yani imar parsellerinin tesciline esas alınan işlemler iptal edildiğinde ada ve parseller hukuki dayanaktan yoksun kalmış bulunmaktadırlar. Bu nedenle kadastral parsele dönüşünün sağlanması ve yeniden ihyası için dava açmaları konusunda davacı tarafa süre ve imkan tanınması, açılacak davanın sonucunun beklenilmesi, eldeki davanın bekletici mesele yapılması, ondan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı ... vasisi ... ile davalı ...vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 15,60 TL peşin harcın istek halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine 14.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.