10. Hukuk Dairesi 2014/11686 E. , 2015/1259 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, takipten sonra açılan menfi tespit talebi ile takibin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçeler ile, davanın kabulü ile davacıya ödeme emri tebliğ edilmediği , dolayısıyla kesinleşen bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle İcra memurunun ödeme emri tebliğ edilmeden yapmış olduğu haciz işleminin iptaline ve haczin kaldırılmasına, icra inkar tazminatı talebi davalının konumu itibari ile yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İcra İflas Kanununun 62. maddesine göre, ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilmeyen icra takibi kesinleşir. Anılan Kanunun 72. maddesine göre, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak borçlu gecikmeden doğan zararlarını karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden az olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.”
Davaya konu somut olayda; takip alacaklısı (davalı) Kurum tarafından, takip borçlusu (davacı) aleyhine, davacının ikinci evliliğinde sonra 12/12/2001 tarihli talebi ile 506 Sayılı Yasa kapsamında sigortalı olup da vefat etmiş babası üzerinden hak sahibi sıfatıyla ölüm aylığı tahsisi talebinde bulunduğu,fakat 17/03/2005 tarihinde Kurumca davacının ölüm aylığı almakta iken kendi çalışmalarının bulunduğunun da tespit edilmesi nedeniyle, ölüm aylığını keserek 20/02/2002-19/12/2004 tarihleri arasındaki dönemde ödenen ölüm aylıklarının tahsili için takip yapıldığı, bilaare bu takibin yenilendiği, davacının da en son takiplerden dolayı adına kayıtlı ve Kurum talebi ile İcra Müdürlüğünce haciz konulması üzerine haberdar olduğu ve Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti amacıyla eldeki davayı açtığı anlaşılmakta olup, Mahkemece, yazılı şekilde ödeme emrinin tebliği yapılmadığı gerekçesi ile haczin kaldırılmasına karar verilmiş ise de, davacının eldeki davayı Kuruma karşı borçlu olup olmadığının, var ise miktarının tespiti, yok ise takibin iptali amacıyla açtığı
./..
dikkate alınarak, öncelikle davanın yasal dayanaklarının belirlenmesi, işin esasına girilmesi, bu kapsamda davacının sigortalılık kaydını içerir şahsi ve tahsis dosyası ile babası nedeniyle bağlanan ölüm aylığı tahsis dosyalarının ve Kurum işlemlerinin okunaklı birer suretlerinin celbi ve Kurumun aylık kesme işleminin, yerinde olup olmadığı, yasal mevzuat çerçevesinde irdelenmesi ve sonucuna göre Kurum işlemi yerinde ise süregelen uyuşmazlıklara da uygulanan 5510 sayılı Yasanın 96"ncı maddesi kapsamında irdeleme yapılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 26.01.2015 gününde oybirliği ile karar verilmiştir.