Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2019/289
Karar No: 2021/109

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2019/289 Esas 2021/109 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2019/289 E.  ,  2021/109 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Ağır Ceza
    Sayısı : 28-140

    Sanık ... hakkında maktul ..."ya yönelik olası kasıtla öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın eyleminin çocuğu olası kasıtla öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK"nın 82/1-e, 21/2, 53, 63 ve 54/4 maddeleri uyarınca müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Afyonkarahisar 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.06.2015 tarihli ve 28-140 sayılı, karar tarihi itibarıyla hükmedilen ceza miktarı yönünden resen temyize tabi olan hükmün sanık müdafisi tarafından da temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 03.07.2018 tarih ve 643-3198 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 22.03.2019 tarih ve 18180 sayı ile;
    “...Sanığın adli sicil kaydına göre sabıkasız olması, tutanaklara göre herhangi bir olumsuz tavır ve davranışının bulunmaması, jandarma tarafından sorulması üzerine evde bulunan silahları rızasıyla görevlilere teslim etmesi, müştekilerin şikâyetçi olmaması ve herhangi bir zarar ziyan talebinde bulunmamaları, susma hakkı bulunan ve suçunu kabul etmeyen sanığın pişman olduğunu beyan etmesinin de beklenmeyeceği, olay günü düğün merasiminde 29 ayrı silahtan ateş edildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın çocuğa isabet eden merminin diğer silahlardan atılan mermi olabileceği düşüncesi ile bu şekilde savunma yapmış olabileceği ve uygulamada benzer olaylarda verilen ceza miktarı dikkate alındığında ceza adaletinin sağlanması bakımından sanık hakkında TCK’nın 62/1. maddesinin uygulanması gerektiği,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 09.04.2019 tarih ve 1077-2160 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ... hakkında 6136 sayılı Kanun"a aykırılık suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında olası kasıtla öldürme suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında TCK’nın 62. maddesi hükmünün uygulanmamasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    15.11.2014 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; 150 cm boyunda, takriben 55-60 kg ağırlığında, tahminen 12-13 yaşlarında, siyah renkte saç, siyah renk kaş ve kirpikli, sakal ve bıyıksız, buğday tenli, sünnetli, erkek çocuk cesedinde, saçlı deri sol temporooksipital bölgede sağ kulak sayvanı üst kenarı 4 cm üst kısmında 1 cm çapında etrafında vurma halkası görülen barut kakmaları bulunmayan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası, saçlı deri sağ pariyetal bölgede göz dış kenarı 4 cm laterinde 1x1 cm ebadında düzensiz kenarlı ateşli silah mermi çekirdeği çıkış yarasının saptandığı, sağ el 5. parmakta PIP eklem kısmında kemik kırığı gözlenen kanamalı ateşli silah mermi çekirdeğinin çarpıp geçmesi ile mümkün parçalı tarzda yara olduğu, vücudunda haricen başkaca bir bulguya rastlanmadığı, maktulün ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı; kafa kubbe ve kaide kemik kırıkları ile karakterli beyin doku harabiyeti ve kanaması sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin vücudunda 1 (bir) adet ateşli silah mermi çekirdeği isabet etmiş olup harici muayenede saçlı deri sol temporooksipital bölgede sağ kulak sayvanı üst kenarı 4 cm üst tarafında 1 cm çapında etrafında vurma halkası görülen barut kakmaları bulunmayan ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarasını açan ateşli silah mermi çekirdeğinin soldan sağa hafif aşağıdan yukarı seyirle sol temporooksipital bileşkeden kafatasına, sol temporal lobdan beyine girdiği sol temporal ve sağ pariyatel lopta tünel tarzında kanamalı doku harabiyeti ile beyin zarları kanamasına neden olduğu, harici muayenede 2 No. da tarif edilen yarayı açarak kafatasını terk ettiği, oluşturduğu yaralanmanın müstakilen öldürücü mahiyette olduğu, harici muayenede ateşli silah mermi çekirdeği giriş yaraları cilt, cilt altı bulgularına göre bu yaraları oluşturan ateşli silah mermi çekirdeğinin uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu, cesetten mermi çekirdeği elde edilmediği, ölüm zamanının tespitinde kullanılan muayene bulguları (ölü katılığı ölü lekeleri vb.) çevresel ve kişisel pek çok faktör tarafından etkilenmekte olup kişinin ölümünün kesin olmamakla birlikte mahallinde yapılan ölü muayene bulguları dikkate alındığından otopsisinin yapıldığı gün ve saat itibarı ile öncesindeki 1-6 saat arasında kalan zaman dilimi içerisinde meydana gelmiş olabileceğinin belirtildiği,
    “Rızaen Muhafaza Alma Tutanağı” başlıklı 15.11.2014 tarihinde saat 23.50’de düzenlenen tutanakta; aynı tarihte Gözsüzlü köyünde tanık ...’ya ait düğünde meydana gelen taksirle ölüme neden olma olayı ile ilgili olarak olayın şüphelesi ...’nın ikametine gidildiği, şahsa meydana gelen olay ve Cumhuriyet savcısının talimatlarının anlatıldığı, babası tanık ...’ya ait bir adet Beretta marka siyah renkli G1.... seri numaralı, taşıma ruhsatlı tabanca ve tabancaya ait 1 adet şarjör ile sanığın kendisine ait Unique marka 42780 seri numaralı, siyah renkli, ahşap kabzalı, tabanca ve bu tabancaya ait 1 adet şarjör ile 6 adet 7,65 mm çapında fişeği rızası ile görevlilere teslim ettiğinin ifade edildiği,
    Bursa Grup Başkanlığı Adli Tıp Kurumunun 05.12.2014 tarih ve 3223 sayılı raporunda; maktule ait kanda alkol ve sistematikte belirtilen maddelerin bulunmadığının bildirildiği,
    Ankara Jandarma Genel Komutanlığının 19.01.2015 tarihli ve 8987 no’lu uzmanlık raporunda; “G17...." seri numaralı silah; 9x19 mm çapında fişek istimal eden, İtalya yapısı, Beretta marka, 92 FS model, yarı otomatik, "842780" seri numaralı silah; 7,65x17 mm çapında fişek istimal eden, Fransa yapısı, Unique marka, Bcf-66 model, yarı otomatik, birer tabanca olduğu, emniyet sistemlerinin sağlam ve işler durumda olduğu, atışlarına mani mekanik herhangi bir arızalarının bulunmadığı, mukayese atışlarında çap ve tiplerine uygun fişekleri patlattıkları müşahede olunduğu, bu itibarla, inceleme konusu tabancalar; 6136 sayılı Kanun’a göre istimale salih, memnu evsafı haiz, vahim nitelikte olmayan ateşli silahlardan olduğu, tetkik için gönderilen elli beş adet 9x19 mm çapında suç konusu kovan ve on iki adet 9 mm çapında suç konusu ses fişeği kovanının makroskopta ayrı ayrı yapılan incelemeleri neticesinde, elli beş adet 9x19 mm çapında suç konusu kovanın (6+4+4+3+3+3+2+2+2+2+2+2+2+2+2+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1) olmak üzere çap ve tiplerine uygun yirmi dokuz ayrı silahtan atıldığının tespit edildiği, delil poşeti üzerindeki bulgu numaraları bilgilerine göre; 6"lı grubun beş adedini Bulgu No:14, bir adedini Bulgu No:15, 4"lü grubun iki adedini Bulgu No:8, bir adedini Bulgu No:5, diğer bir adedini Bulgu No:11 ve diğer 4"lü grubun üç adedini Bulgu No:15, bir adedini Bulgu No:17, 3"lü grubun iki adedini Bulgu No:6, bir adedini Bulgu No:14, diğer 3"lü grubu Bulgu No:9, diğer 3"lü grubu Bulgu No:13, 2"li grubu Bulgu No:14 ve 16, diğer 2"li grubu Bulgu No:12 ve 17, diğer 2"li grubu Bulgu No:12 ve 17, diğer 2"li grubu Bulgu No:14 ve 16, diğer 2"li grubu Bulgu No:10, diğer 2"li grubu Bulgu No:12, diğer 2"li grubu Bulgu No:16, diğer 2"li grubu Bulgu No:12, diğer 2"li grubu Bulgu No:17, toplam on dört adet 1"li grubun ise sekiz adedini Bulgu No:17 ve altı adedini de Bulgu No:3, 4, 7, 11, 14 ve 16 oluşturduğu, on iki adet 9 mm çapında suç konusu ses fişeği kovanının ise (10+1+1) olmak üzere çap ve tiplerine uygun üç ayrı silahtan atıldığı tespit edildiği, delil poşeti üzerindeki bulgu numaraları bilgilerine göre; 10"lu grubun dokuz adedini Bulgu No: 18, bir adedini Bulgu No:4, 1"li grupları ise Bulgu No:5 ve 18 oluşturduğu, tetkik konusu tabancalardan elde edilen mukayese kovanları ile (6+4+4+3+3+3+2+2+2+2+2+2+2+2+2+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1+1) olmak üzere yirmi dokuz ayrı silahtan atıldığını tespit edildiği, toplam elli beş adet 9x19 mm çapında suç konusu kovan ve (10+1+1) olmak üzere üç ayrı silahtan atıldığını tespit edildiği toplam on iki adet 9 mm çapında suç konusu ses fişeği kovanının makroskopta ayrı ayrı yapılan karşılaştırmaları neticesinde; 2"li grubu oluşturan iki adet 9x19 mm çapında suç konusu kovanın (Bulgu No: 10, "MKE 09 9P" ibareli),"G17555Z" seri numaralı silahtan atıldığı, (10+1+1) olmak üzere toplam on iki adet 9 mm çapında suç konusu ses fişeği kovanının ise, inceleme konusu silahlardan aralarındaki çap ve tip farkı nedeniyle atılmasının uygun olmadığı tespitlerine yer verildiği,
    Ankara Jandarma Genel Komutanlığının 24.02.2015 tarihli ve 4927 sayılı raporunda; maktul ... ve sanık ...’ya ait tüm svaplar üzerinde atış artıkları tespit edildiği, sanığa ait giysiler üzerinde ateşli silah ile oluştuğu değerlendirilen herhangi bir delinmeye rastlanılmadığı ve atış artıklarının tespit edildiği bilgilerine yer verildiği,
    13.03.2015 tarihli tutanakta; olayın olduğu düğünde herhangi bir kamera kaydının yapılmadığı, yapılan soruşturmada düğün sırasında herhangi bir vatandaş tarafından cep telefonu ya da sair aletlerle herhangi bir kaydın yapılıp yapılamadığının tespit edilemediğinin bildirildiği,
    01.06.2015 tarihli bilirkişi raporunda; “...Keşif yerinde yaptığım inceleme ve olaydan sonra çekilen fotoğraflarda gördüğüm kadarı ile tanıklar ..., ..., ..., ... ve ..."ün olay hakkındaki anlatımları birbirleriyle uyumlu olup, yine dosyadaki fotoğraflarda maktule ait olduğunu anladığım kan benzeri leke ve olay yerindeki masaların duruşları anlatımlarını doğrular nitelikte olduğu, sanık ..."nın silahla ateş ettiği iddia edilen yerden ateş etmesi hâlinde silahın namlu yönü itibarı maktulün yönü güney istikamete dönük hâlde mermi çekirdeğinin maktulün başının sol yanından girip beyin bölgesinden çıkmasının uyumlu olduğu, tanık ... ve ... olay anını görmediklerini iddia etmekle tanık ..., tanık ... ile konuştuğunu iddia etmekte olup yine olayı gören tanıklar sanık ..."in ..."nın kulağı dibinden ateş ettiği iddia edildiğinden ve maktulün düştüğü yer oturdukları masaların hemen önü olduğundan ... ve İsmail Keskin"in olay anını görebilecekleri, olay yeri çok hafif eğimli olup maktulün bulunduğu yer ile sanığın ateş ettiği iddia edilen yerler birbirlerine yakın mesafede olduğundan ve sanık yere eğilmiş hâlde silahın namlu yönü hafif yukarıya çapraz hâlde ve maktulün bulunduğu iddia edilen yere bakar hâlde olduğundan arazi eğimi tanıkların anlatımlarına aksi etki etmeyeceği” tespitlerine yer verildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    Mağdur ... Kollukta; düğünün başlangıcından itibaren düğün alanında olduğunu, gelen misafirlerle ilgilendiğini, düğün merasimi devam ederken bir anda bağrışmaların olduğunu, durumu merak edip olayın olduğu istikâmete doğru gittiğinde yerde bir çocuk gördüğünü, yanına yaklaştığında çocuğun kendi çocuğu olduğunu anladığını, hemen oğlu maktulü hastaneye götürdüklerini, düğün alanında meydana gelen olaydan sonra orada bulunan kalabalığın kendi arasında yaptıkları konuşmalarda oğlu maktulün sanık tarafından vurulduğunu duyduğunu, olayın nasıl meydana geldiğini görmediğini, şahsı tanıdığını, kendisi ile aralarında herhangi bir sorun olmadığını,
    Mahkemede; Kollukta alınan ve tarafına okunan ifadesini aynen kabul ettiğini, olayın olduğu saatlerde henüz yemek merasiminin bitmediğini, dolasıyla gelen misafirlerle ilgilendiğini, o arada gelen misafirlerden de silah sıkan olduğunu, ancak kimin sıktığını bilmediğini, sanığın ya da babası tanık ..."nın silah sıktığını görmediğini, masada nerede oturduklarına dikkat etmediğini, uzak mesafeden oğlu maktulün yere düştüğünü gördüğünü, yanında dedesi tanık Nihat’ın olduğunu, başka insanların da olduğunu, ancak kimin olduğunu hatırlamadığını,
    Mağdur ... Kollukta; 15.11.2014 tarihinde Gözsüzlü köyünde kardeşinin düğün merasiminin yapıldığını, düğünün başlangıcından itibaren oğlan evi oldukları için düğüne gelen bayan misafirlerle ilgilendiğini, dışarıdan bir anda bağrışma seslerinin geldiğini, olayı öğrenmek için evin kapısının önüne çıktığında avluda bulunan kalabalığın “...vurulmuş.” diye kendi aralarında konuştuklarını, hemen olayın olduğu tarafa doğru gittiğinde oğlu maktulün babasının kucağında olduğunu, hastaneye götürdüklerini, ancak kurtaramadıklarını, maktulün sanık tarafından vurulduğunu sonradan duyduğunu, olayın nasıl meydana geldiğini görmediğini,
    Mahkemede; olayı görmediğini, nasıl gerçekleştiğini bilmediğini, daha önce ifade verdiğini, bayanlar arasında olayı kimin yaptığı konusunda bir konuşma olmadığı için ne olup bittiğini bilmediğini, erkeklerin konuştuğunu,
    Tanık ... Kollukta; düğün merasimine oğlu sanıkla birlikte gittiğini, olay esnasında orada olduğunu, ruhsatlı silahının yanında bulunmadığını, evine gelen Jandarma ekiplerine kendisine ait silahı teslim ettiğini, daha önce muhtarlık yaptığı için 1985 tarihinden beri adına kayıtlı silahı bulunduğunu, kendisine ait tabanca ile ateş edilmediğini, bir başkasına tabancasını teslim etmediğini,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; maktul çocuğun nasıl vurulduğunu görmediğini, oğlu sanık ... kendisinin ateş etmediğini, kendi tabancasından çıktığı söylenen kovanların olay yerinde bulunmasını anlamadığını,
    Tanık ... Kollukta; Gözsüzlü köyünde 15.11.2014 tarihinde yapılan düğüne davetli olarak katıldığını, akrabası ile birlikte gittiğini, havanın soğuk olmasından dolayı akrabasına belli bir süre sonra “Hadi kalk gidelim, ben üşüdüm.” dediğini, sağ tarafında kimin ateş ettiğini görmediği bir şahsın silah sesini duyduğunu, düğün alanındaki kalabalığın bir anda hareketlendiğini ve bir çocuğun yaralandığını duyduğunu, topluluğun konuşmalarında “İsmail çocuğu vurmuş.” diye konuşmalara şahit olduğunu,
    Mahkeme ve keşif mahallinde; maktul çocuğun vurulma anını görmediğini, öncesinde ve sonrasında tabanca ile ateş eden kimseyi görmediğini,
    Tanık ... Kollukta; düğüne davetli olarak gittiğini, düğünde tanıdığı kişilerle aynı masada oturduğunu, düğün sahibi tanık ...’nın yanına geldiğini ve oturduğunu, yan yana birbirlerini duyacak şekilde başları öne eğik durumda sohbet etmeye başladıkları sırada birden bağrışma olduğunu, bağıran kişilerin hep bir ağızdan “Çocuk vuruldu.” diye bağırmaya başladıklarını, tanık ... ile ayağa kalktıklarını, yaklaşık 3 metre ileride bir çocuğun sırtı kendisine dönük olarak yerde yattığını gördüğünü, görmüş olduğu manzaradan dolayı şoka girdiğini, düğün alanından uzaklaştığını, maktul çocuğun kimin tarafından vurulduğunu görmediğini,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; düğün sahibi tanık ... ile konuşurken “Çocuk vuruldu.” denilince hemen ayağa kalktığını, tanık Nihat’ın da kalktığını, masalarının ön tarafına maktulün sırt üstü düşmüş olduğunu gördüğünü, bir anda maktul çocuğun etrafının kalabalıklaştığını, maktul çocuğun vurulmasından sonra ne şekilde nasıl vurulduğuna dair bir şey duymadığını,
    Tanık ... Kollukta; Muhtarlar Derneği Başkanı olduğunu, topluca muhtarlarla oynadıktan sonra kendilerine ayrılan masaya oturduklarını, oturdukları sırada birden bağrışma seslerinin olduğunu, maktul çocuğun vurulduğunu,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; arkadaşları ile oyun oynamaya başladıklarını, bu sırada “Çocuk vuruldu.” diye bir uğultu koptuğunu, maktul çocuğun nasıl vurulduğunu görmediğini,
    Tanık ... Kollukta; muhtarın oğlunun düğününe gittiğini, düğün evinin arkasındaki çadırın içerisinde oturduğunu, oynayanları seyrettiğini, silah sesi geldiğini, silah sesinin geldiği yöne baktığında maktulün yerde yattığını, maktulü kimin vurduğunu görmediğini, maktulü kucaklayıp götürdüklerini, bağırışmalar olduğunu, “... çocuğu vurmuş.” diye konuşanlar olduğunu, bunu kimin ya da kimlerin söylediğini bilmediğini, herkesin bir şeyler konuştuğunu,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; Karakolda verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, sırtının maktul çocuğun vurulduğu yöne dönük olduğu için maktulün kimin tarafından vurulduğunu görmediğini,
    Tanık ... Kollukta; tanık ...’nın köy muhtarı ve amcası olduğunu, ...ın oğlu Faruk’un düğününü yaptıklarını, eğlencenin devam ettiğini, evin arkasındaki masada oturduğunu, birçok insanın düğün yerinde olduğunu, oturduğu yerde oynayanları seyrederken maktulün yere düştüğünü gördüğünü, yanına koştuğunu, babası mağdur ... ile kucaklayıp tanık ...’e ait araçla hastaneye götürdüklerini, hastaneye köylülerin de geldiğini, çok kalabalık olduğunu, “Kim yaptı?” diye sorduğunu, ismini hatırlamadığı birinin “Akçin Mahallesi"nden ...’nın yaptığını,” söylediğini, bu şahsın olay yerinden koşarak kaçıp gittiğini duyduğunu,
    Tanık ... Kollukta; düğün evinde alanda oynayanları seyrettiğini, çalgıcıların sağ çaprazındaki düğün yerinin ortasına yakın masada birkaç kişinin oturduğunu, muhtar tanık ...ın da o masada oturduğunu, maktulün de o masanın önünde ayakta olduğunu, ismini sonradan öğrendiği sanığın muhtarın arkasından yaklaşarak sağ omzuna yakın yerden ateş etmeye başlayınca muhtarın yere eğildiğini, sanığın birkaç el daha ateş ettiğini, o anda maktulün yere düştüğünü gördüğünü, herkesin maktulün başına toplandığını, amcası Mahmut’un maktulü kucakladığını, kendine ait araçla hastaneye götürdüklerini,
    İstinabe olunan Mahkemede; tanık ...ın dayısı, aynı zamanda kayınpederi ve maktulün de dedesi olduğunu, Afyon’daki düğünlerde silah sıkmanın adetten olduğunu, olay günü düğüne gittiğini, insanların silahı ateşlerken düğün sahibi dayısı tanık ...ın yanına gittiğini, sanığın da silahını ateşlemek için dayısının yanına gittiğini, dayısı ile arasında 5-7 metre mesafe olduğunu, o yüzden her şeyi gördüğünü, sanığın dayısının yanında silahı ateşlerken dayısının bir anda sol yanına aşağıya doğru eğilmeye başladığını, silahı ateşleyen kişi de onunla birlikte eğilince bir anda dayısı tanık ...ın torunu maktulün yere düştüğünü, düğün yerinde kargaşa ve panik olduğunu, “Vuruldu.” diye sesler duyduğunu, ondan sonra maktulü kendi aracıyla hastaneye götürdüklerini, olay nedeniyle kimseden şikâyetçi olmadığını, dayısı ile sanığın aile dostu olduğunu, herhangi bir kasıt bulunmadığını, aralarında husumetin de olmadığını,
    Tanık ... Kollukta; düğün yerinde düğün evinin arkasındaki masalarda oturduğunu, çalgıcıların sağ çaprazında orta yere yakın masada iki üç kişi oturduğunu, muhtar tanık ...ın da o masaya oturduğunu, yönlerinin oyun oynayanlara dönük olduğunu, o masanın önünde maktulün ayakta olduğunu, ismini sonradan öğrendiği sanığın muhtarın sağ tarafından ateş etmeye başladığını, muhtarın aşağıya doğru eğildiğini, sanığın elini biraz daha aşağı indirdiğini, o anda maktulün yere düştüğünü gördüğünü, tabancanın namlusunun maktulü gösterdiğini, sanık ile maktul arasında 2 metre bile olmadığını, maktul yere düşünce herkesin toplandığını, kucaklayıp hastaneye götürdüklerini,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; ismini sonradan öğrendiği huzurdaki sanığın tabanca ile ateş ettiğini bizzat gördüğünü, sanığın elinde tabancası ile muhtar tanık Nihat’ın arkasından geldiğini, baş kısmına doğru eğilip önce bir el ateş ettiğini, tanık ...ın irkildiğini ve başını eğdiğini, sanığın da onunla birlikte yere doğru eğildiğini ve tekrar ateş etmeye devam ettiğini, tam o sırada vurulan maktul çocuğun da oradan geçtiğini, çocuğun bir anda yere düştüğünü, o sırada kesinlikle başka ateş eden kimsenin olmadığını,
    Tanık ... Kollukta; olay tarihinde oğlu Faruk’un düğününü yaptığını, gelenlerin masalarını dolaştığını, evinin bahçesinde herkesin eğlendiğini, bahçenin oyun oynanan yere yakın çalgıcıların sağ çaprazında olan masaya oturduğunu, iki üç kişinin olduğunu, masanın yönü oyun oynayanlara dönük olduğunu, torunu maktulün masanın önünde ayakta olduğunu, sağ omzunun üstünden ateş edilince yere doğru eğildiğini, bir iki el daha ateş edildiğini, kafasını kaldırdığında herkesin masanın etrafında toplandığını, torununu kucakladıkları zaman vurulanın torunu olduğunu, sağ omzundan ateş edenin sanığın olduğunu sonradan öğrendiğini, Akçin Mahallesi"nden olduğunu, o anda sanık ... babası tanık Veli’nin hemen düğün yerinden çıkıp gittiğini gördüğünü,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; olay sırasında 3-4 kişi ile oturduğunu, tanık ... ile kafalarını yere doğru eğmiş vaziyette konuştuklarını, kafa kafaya verdiklerini, kurulu olan müzik kendilerine yakın olduğu için yüksek sesten dolayı o şekilde konuştuklarını, bir ara sanık ... babası tanık Veli"yi arkalarında bulunan çadırın olduğu kısmın önünde merdiven dibinde gördüğünü, tanık Ramazan"la başı eğik bir şekilde konuşurken omzunda bir el hissettiğini, baktığında sanığın elinde tabanca olduğu hâlde kendisiyle kafa kafaya gelecek şekilde yere çömeldiğini, eğildiği anda elinde bulunan tabancanın bir anda pat dediğini, birden irkildiğini, ondan sonra birkaç el daha sıktığını, o sırada masanın önünde olan, sonradan torunu olduğunu öğrendiği çocuğun yere düştüğünü, daha doğrusu ayaklarının üstüne kıvrılır şekilde kafası öne gelecek şekilde düştüğünü, o gün sanığın dışında ateş eden kimse olmadığını, maktulün öz dedesi olduğunu, ne kendisinin, ne de ailesinin sanıktan şikâyetçi olmadıklarını,
    Tanık ... Kollukta; olay günü saat 20.00 sıralarında düğün çalgılı ve eğlenceli bir şekilde devam ederken daha önceden tanımadığı ismini sonradan öğrendiği Akçin köyünden sanığın davetlilerin arasında oturan muhtar tanık ...’nın yanına gittiğini, muhtarın omuz hizasına kadar eğildiğini ve elinde bulunan siyah renkli tabanca ile muhtarın kulağının yakınından silahı ateşlediğini, silahın namlusunun tam olarak havayı değil maktulü gösterdiğini, maktul çocukla arasındaki mesafe tam olarak 1,5-2 metre olduğunu, bu sırada düğün alanında başka kimsenin silah atmadığını, muhtarın misafirlere hizmet eden torunu 12 yaşındaki maktulün sanığın elindeki silahı ateşlediği ilk anda ilk patlama sesiyle yere yığıldığını, sanık maktulü vurduğunu fark etmediği için üç el daha havaya ateş ettiğini, sonradan bu olayı fark ettiğini, düğün alanında gürültü ve bağrışma seslerinin yükselmeye başladığını, “Çocuğu vurdun, kes şunu.” diye bir ses yükseldiğini, fakat kimin söylediğini bilmediğini, maktulü Akçin köyünden tanık Veli oğlu sanık ...’nın vurduğunu söylediklerini, zaten kendisinin de sanığın ateşlediği silahla maktulün vurulduğunu ve yere düştüğünü gördüğünü, babası tanık Veli"nin arkasında sanığın durduğunu, maktulü vurduğunu görünce oğlu sanığı kolundan tutarak düğün alanından uzaklaştırdığını, bu olayı babası tanık Veli"nin de net gördüğünü,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; Jandarmada verdiği ifadesinin aynen doğru olduğunu, ekleyeceği ya da çıkaracağı bir şey olmadığını, maktul çocuğun vurulduğu sırada sanıktan başka ateş eden kimsenin olmadığını, olayın öncesinde birkaç kişinin sıktığını, düğün yerinin 200 metre karelik bir alan olduğunu, silahla ateş ettiğini belirttiği kişinin de (eli ile sanığı göstererek) bu kişi olduğunu,
    Tanık Hasan Çöygün Kollukta; 15.11.2014 tarihinde saat 19.30-20.00 sıralarında Gözsüzlü köyü muhtarı tanık ...ın oğlunun düğün merasimine gittiğini, düğünde müzik eşliğinde oynayanlar olduğunu, davetlilerin masalarda oturduğunu, masalarda oturan davetlilere muhtarın torunu maktulün hizmet ettiğini, Akçin köyünde ikamet eden sanığın muhtar tanık ...ın başına yakın bir yerden tabanca ile ateş ettiğini gördüğünü, sanık tabanca ile ateş ederken düğün yerinde başka kimsenin ateş etmediğini, bu arada masalardaki davetlilere hizmet eden maktulün yere düştüğünü gördüğünü, davetlilerin aralarında “Çocuğu ... vurdu." diye bağrıştıklarını, ortalığın bir anda karıştığını, çocuğu hemen hastaneye götürdüklerini,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; Kollukta verdiği ifadesinin doğru olduğunu, hatırladığı kadarıyla akşam saat 19.30-20.00 arasında olayın meydana geldiğini, sanığı hayvan alıp satmaları dolasıyla yakinen tanıdığını, maktul çocuğun düştüğü sırada sanıktan başka ateş eden kimsenin bulunmadığını, sanık elinde tabanca ile iki kişi oyun oynarken muhtar tanık Nihat ve misafirlerinin oturduğu masanın önünde olacak şekilde yere doğru eğik vaziyette ve eli de yere paralel olacak şekilde tabanca ile ateş ettiğini ve maktul çocuğun vurulduğunu gördüğünü, o sırada muhtar tanık Nihat ve arkadaşlarının sanığın arka kısmında masanın yanında oturduklarını,
    Tanık ... Kollukta; düğün sırasında davetlilerin masalarda oturduğunu, maktul çocuğun davetlilere hizmet ettiğini, muhtar tanık ...ın oturduğu masanın yanından eğilerek Akçin köyünde ikamet eden sanığın muhtar tanığın başına yakın bir yerden tabanca ile ateş ettiğini gördüğünü, tabancanın namlusunun tam olarak havaya doğru olmadığını, maktul çocuğa doğru olduğunu, çocukla tabanca arasında yaklaşık 2 metre mesafe olduğunu, ilk ateş ettiğinde çocuğun yere düştüğünü, daha sonra sanığın tabancayla ateş etmeye devam ettiğini, misafirlerin kendi aralarında “Çocuğu vurdun.” demesi üzerine ateş etmeye son verdiğini, babasının elinden tutarak çektiğini, sanığın tabanca ile ateş ettiği sırada düğün yerinde başka ateş edenin olmadığını, elindeki tabancanın siyah renkte büyük bir tabanca olduğunu,
    Mahkemede ve keşif mahallinde; sanığın tabanca ile ateş ettiği sırada maktul çocuğu vurduğunu, aralarında 2 metre mesafe olduğunu, keşifte huzurda bulunan sanığın elinde tabancası ile kendine göre yere çömelmiş vaziyette elindeki tabancayı namlusu ile aşağıdan yukarıya doğru gelecek ve çapraz şekilde ateş ederken gördüğünü, namlunun maktul çocuğa doğru olduğunu, tam o sırada maktul çocuğun yere düştüğünü, sonra “Çocuğu vurdun.” diye bağırmalar olduğunu, sanığı babası tanık Veli"nin kolundan tutarak olay yerinden uzaklaştırdığını, maktul çocuğu da hastaneye götürdüklerini,
    İfade etmişlerdir.
    Sanık ... müdafisi huzurunda Kollukta; Afyonkarahisar ilinin Akçin köyünde ikamet ettiğini, 41 yaşında olduğunu, çiftçilik yaptığını, Afyonkarahisar ili, Gözsüzlü köyü muhtarı olan tanık ...ın babası tanık Veli"nin dostu olduğunu, devamlı görüştükleri bir şahıs olduğunu, 15 Kasım 2014 tarihindeki düğün merasimi için kendilerine davetiye gönderdiğini, 15.11.2014 tarihinde saat 18.00-18.30 sıralarında babası tanık Veli ile düğüne beraber gittiklerini, düğün evinde kendilerini muhtar tanık ...ın karşıladığını, önce yemek yenilen bölümde yemek yediklerini, yemekten sonra çalgılı oyun oynanan bölüme geçtiklerini, birbirine eklenmiş uzun bir masanın olduğunu ve bu masaya oturduklarını, yanlarında 15-20 kişinin de oturduğunu, yanına oturan şahısları tanımadığını, zaten bu köyde sadece düğün sahibini tanıdığını, düğün yerinde oynayanları seyrettiklerini, düğün yerinde yoğun şekilde silah atıldığını, babası tanık Veli"nin yanında sigara içemediği için babasından 15-20 metre mesafede aralıklı oturduğunu, düğünde kesinlikle silah atmadığını, babasının atıp atmadığını bilmediğini, yanında silah olmadığını, muhtar tanık Nihat ile vedalaşmak için yanına gittiğini, yaklaşık bir adım kala bir çığlık sesi duyduğunu, maktulün 2-3 metre mesafede ve önünde yere eğilmiş vaziyette olduğunu, önce yerden bir şeyler topladığını zannettiğini, ancak “Çocuk vuruldu.” diye çığlıklar duyunca maktul çocuğun vurulduğunu anladığını, maktulü vurmadığını ve vuranı da görmediğini, olaydan sonra herkesin panik hâlinde çocuğu hastaneye götürmek için hareket ettiğini, kendisinin de babasıyla birlikte Akçin Mahallesi’ndeki evine geldiğini, kendisine isnat edilen suçlamayı Jandarma evine geldiğinde öğrendiğini, kendi rızası ile babası tanık Veli"ye ait olan ruhsatlı tabanca ile kendisine ait olan ruhsatsız tabancayı teslim ettiğini, alkollü olmadığını, isnat edilen suçlamayı kabul etmediğini,
    Savcılıkta; Gözsüzlü köyüne 15 Kasım 2014 tarihinde saat 18.00-18.30 sıralarında babası tanık Veli"yle birlikte düğüne gittiklerini, evinde ele geçen ruhsatsız tabancayı düğüne götürmediğini, düğün evinde kendilerini düğün sahibi tanık ...ın karşıladığını, yemek yenilen bölümde yemek yediklerini, yemekten sonra çalgılı oyun oynanan bölüme geçtiklerini, birbirine eklenmiş uzun bir masa olduğunu, diğer düğün davetlileri gibi bu masaya oturduklarını, düğün yerinde oyun oynayanları seyretmeye başladıklarını, babasının yanında sigara içmediği için babasından 15-20 metre uzağa oturduğunu, tanık Nihat ile vedalaşarak düğünden babası tanık Veli ile birlikte ayrılacağı sırada bir silah sesi duyduğunu, ondan sonra düğün yerinde bir kargaşa olduğunu, maktulün 2-3 metre önünde yere eğilmiş vaziyette olduğunu, maktulün yerden bir şeyler aldığını zannettiğini, o arada “Vuruldu.” diye bir çığlık sesi duyduğunu, neresinden vurulduğunu görmediğini, düğün sahiplerinin maktulü kucaklayarak hastaneye götürdüklerini, düğünde kesinlikle silahla ateş etmediğini, tanıkların kendisine iftira atmasını gerektirecek aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, düğün yerinde kendisine veya babasına ait tabanca ile ateş etmediğini, jandarmalar gelince kendisine ait ruhsatsız silahı ve babası tanık Veli"ye ait ruhsatlı silahı rızası ile teslim ettiğini, düğün yerinde birçok kişinin havaya ateş ettiğini,
    Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; Savcılıktaki beyanlarına ek olarak saat 20.00 sıralarında evde olduğunu, saat 23.30 sıralarında polis ve jandarmanın eve geldiğini, düğüne gidip gitmediğini, silahı olup olmadıklarını sorduklarını, babası tanık Veli"ye ait taşıma ruhsatlı ve kendisine ait ruhsatsız tabancayı kendilerine teslim ettiğini, düğün sırasında tabanca ile ateş etmediğini, yanında silah olmadığını, muhtar tanık Nihat ile arasının yaklaşık 2 metre olduğunu ve karşısında bulunduğunu, tanık ...a yaklaştığı sırada çığlık duyduğunda aralarında iki metre ve ayrıca çaprazında bulunan maktul çocukla 4-5 metre mesafe bulunduğunu, tanık Nihat ile vedalaşmaya yalnız gittiğini,
    Mahkemede ve keşifte; üzerine atılı suçu kabul etmediğini, bahsedilen düğüne gittiğini, ancak akşam saat 20.00 sıralarında düğünden ayrılıp evine gittiğini, gece saat 23.30 sıralarında evine Jandarmanın geldiğini, bu 3,5 saatlik zaman diliminde ne olup bittiğini bilmediğini, düğünde ne babası tanık Veli"nin ruhsatlı tabancası ile ne de kendisinin ruhsatsız tabancası ile ateş etmediğini, babası tanığın da silah atmadığını, düğüne akşam saat 18.30 sıralarında gittiğini, 1,5 saat kadar kaldığını, daha sonra evine gittiğini, köyün yabancısı olduğunu, oyuna kalkmadığını, sadece masasında oturduğunu, Jandarmaya teslim ettiği silahın ruhsatının olmadığını ve kendisine ait olduğunu, o konudaki suçlamaya kabul ettiğini, olay yerinde babasının tabancasıyla kimin ateş ettiğini bilmediğini, babasının da tabancasını götürmediğini, nasıl olduğunu bilemeyeceğini, çocuğun vurulduğu sırada düğün yerinde olduğunu, bu olayı gerçekleştirmiş olsaydı en azından delilleri yok edeceğini, tabancaları teslim etmeyeceğini, düğün yerinde bulunanları tanımadığını ve kendileri ile herhangi bir husumetinin bulunmadığını, silah sıkanların masada oturduğu yerden sıktığını, oyun oynarken sıkmadıklarını, vedalaşmak için düğün sahibi muhtar tanık ...ın yanına gittiklerini, vurulan maktul çocuğun da dedesi tanık ...ın hemen önünde olduğunu, maktul çocuğu ayakta değil yerde gördüğünü, sağ elini kullandığını,
    Savunmuştur.
    5237 sayılı TCK’nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında;
    “Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur.” hükmü getirilmiş, bu düzenleme ile işlenen fiil ile hükmolunan ceza ve güvenlik tedbirleri arasında “orantı” bulunması, böylelikle suç işlenmesiyle bozulan toplum düzeninde adaletin sağlanması için suç işleyen kimseye uygulanacak yaptırımın haklı ve ölçülü olması gerektiği de göz önünde bulundurulacağı hüküm altına alınmıştır.
    Suçların gerçekleştirilme şekilleri birbirinden farklı olduğu gibi, faillerin kişisel özellikleri, sosyal ve psikolojik hâlleri de birbirinin aynı değildir. Bu nedenle, fiil ile karşılığı olan yaptırım arasında bir denge kurulabilmesi ve cezanın bu suretle belirlenebilmesi bakımından hâkime bazı hususları göz önünde bulundurma zorunluluğu getirilmiştir. Buna göre hâkim, 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesine göre; işlenen suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırları arasında temel cezayı takdir ederken, “suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suç konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını, failin güttüğü amaç ve saiki" göz önünde bulunduracaktır. Ancak, fiil ve faillerdeki farklılıklar karşısında, cezanın bu yöntemle takdir edilmesi hâlinde dahi, yaptırımın tam olarak belirlendiğinden ve bireyselleştirildiğinden söz edilemez. Bu itibarla, cezanın gerek toplum gerekse fail açısından etkili ve tatminkâr olabilmesi, yasal nedenler dışında da hâkime takdir hakkının verilmesiyle mümkün olabilir.
    Nitekim 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62. maddesinde;
    “Fail yararına cezayı hafifletecek takdiri nedenlerin varlığı halinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine, müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir. Diğer cezaların altıda birine kadarı indirilir. Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir”,
    Şeklindeki düzenleme mülga 765 sayılı TCK’nın 59. maddesindeki;
    “Kanuni tahfif sebeplerinden ayrı olarak mahkemece her ne zaman fail lehine cezayı hafifletecek takdiri sebepler kabul edilirse ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası yerine müebbet ağır hapis ve müebbet ağır hapis yerine 30 sene ağır hapis cezası hükmolunur, diğer cezalar altıda birden fazla olmamak üzere indirilir”,
    Biçimindeki düzenleme ile temelde aynı olmakla birlikte, ikinci fıkra yönünden kısmen farklıdır.
    5237 sayılı TCK’nın 62. maddesinin ikinci fıkrasında takdiri indirim nedenleri sayıldıktan sonra “gibi” denilmek suretiyle takdiri indirim nedenlerinin kanunda sayılanlarla sınırlı olmadığı, aksine bunların örnek olarak sayıldığı açıkça vurgulanmıştır. Burada sayılan “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri” gibi nedenler, uygulamada hâkimi sınırlayıcı değil, yol gösterici nitelikteki gerekçelerdir. Bunun sonucu olarak da 5237 sayılı TCK’nın, tıpkı mülga 765 sayılı TCK’da olduğu gibi takdiri indirim nedenleri yönünden sınırlayıcı sistemi değil, serbest değerlendirme sistemini benimsediği kabul edilmektedir.
    Serbest takdir sisteminin bir gereği olarak da olayda sanık yararına takdiri indirimin uygulanmasını gerektiren nedenlerin varlığını veya yokluğunu belirleme yetkisi yargılamayı yapan hâkime ait olacaktır. Zira yargılama süreci boyunca maddi gerçeğe ulaşma ve adaleti sağlama yolunda çaba harcayan hâkim, sanığı birebir gözlemleyen ve bu bağlamda takdiri indirim nedenlerinin varlığı ya da yokluğunu en iyi tespit edebilecek konumdaki kişidir. Hâkim; “failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri”nin yanında, her somut olaya göre değişebilecek ve önceden öngörülemeyecek nedenleri de birlikte değerlendirerek, bu hususta hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun biçimde uygulama yapacaktır.
    07.06.1976 tarihli ve 3-4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ile bu doğrultudaki birçok Ceza Genel Kurulu kararında açıkça vurgulandığı üzere; kanun koyucu, hâkime takdiri indirim hükmünün uygulanması konusunda geniş bir takdir yetkisi tanıyarak, uygulamada çıkabilecek olan ve önceden öngörülme imkânı bulunmayan çeşitli hâlleri kapsayacak bir kalıp bulmanın zorluğu karşısında, hâkimin bu yetkisini sınırlamaktan özenle kaçınmış, bu tavrını 5237 sayılı TCK’da da devam ettirmiştir.
    Ancak, hâkimin bu konudaki takdir yetkisi sınırsız değildir. Bütün kararlarda olduğu gibi takdiri indirimin uygulanmasına veya uygulanmamasına ilişkin kararlar da gerekçeli olmalıdır. Bununla birlikte gösterilen gerekçelerin hak, adalet ve nasafet kuralları ile dosya içeriğine uygunluğunun Yargıtay denetimine tâbi olacağında da şüphe bulunmamaktadır.
    Anayasa’nın 141. ve 5271 sayılı CMK"nın 34. maddeleri uyarınca bütün mahkeme kararlarının gerekçeli yazılması zorunludur. Gerekçe, verilen hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun olarak izah edilmesidir. Yasal ve yeterli olmayan, dosya içeriğine uymayan bir gerekçeyle karar verilmesi hem kanun koyucunun amacına uygun düşmeyecek, hem de tarafları tatmin etmeyerek keyfiliğe yol açacaktır.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ..."nın olay tarihinde 41 yaşında olup Afyonkarahisar ilinin Akçin köyünde ikamet ettiği ve geçimini çiftçilikle sağladığı, olay tarihinde maktul ...’nın 12 yaş içerisinde olduğu, sanığın babası tanık ... ile maktulün dedesi düğün sahibi muhtar tanık ...’nın birbirlerini eskiden beri tanıdıkları, 15.11.2014 tarihinde saat 18.30 sıralarında sanık ... babası tanık Veli"nin aile dostları olan muhtar tanık ...ın oğlunun Gözsüzlü köyündeki düğününe gittikleri, yemeklerini yedikten sonra oyun oynanan alana geçtikleri ve misafirlere ayrılan masalara oturdukları, maktulün dayısının düğünü olması sebebiyle gelen misafirlere hizmet ettiği, düğün alanında havaya ateş edenlerin olduğu, buna gören sanığın kendisinin de belinde bulunan babasına ait G 17... seri no’lu ruhsatlı tabancayı çıkararak yere eğilmiş hâlde silahın namlusu yukarıya çapraz hâlde ve maktulün olay anında bulunduğu yere bakar şekilde 2-3 metre uzak mesafeden 2-3 el ateş ederek maktulü tek bir adet ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafa kubbe ve kaide kemik kırıkları ile karakterli beyan doku harabiyeti ve kanaması sonucu ölümüne sebebiyet verdiği olayda;
    Maktulün babası ve annesi mağdurların olayın başlangıcından itibaren sanıktan şikâyetçi olmadıkları, herhangi bir maddi veya manevi tazminat taleplerinin bulunmadığı, sanığın suç tarihi itibarıyla sabıkasının olmadığı, evine gelen Jandarma görevlilerine kendiliğinden babasına ait ruhsatlı ve kendisine ait ruhsatsız tabancaları teslim ettiği, susma hakkı bulunan ve suçunu kabul etmeyen sanığın pişman olduğunu beyan etmesinin beklenmeyeceği, 5 celse süren yargılama boyunca Mahkemeye saygılı bir tutum sergileyen ve herhangi bir olumsuz davranışı da dosyaya yansımayan sanık hakkında, cezanın bireyselleştirilmesi kapsamında TCK’nın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim hükmünün uygulanmamasında bir isabet bulunmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
    Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; itirazın reddedilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
    SONUÇ;
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 03.07.2018 tarih ve 643-3198 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Afyonkarahisar 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2015 tarihli ve 28-140 sayılı mahkûmiyet hükmünün, sanık hakkında TCK’nın 62. maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi