Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/11165
Karar No: 2013/16040

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/11165 Esas 2013/16040 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Tapu iptali ve tescil davası sonucunda, mahkeme davacının talebini reddetmiş ve davacı temyiz etmiştir. Davada, ehliyetsizlik, hile ve muris muvazaası iddiaları bulunmaktadır. Mahkeme, hile olgusunun ispatlanamadığı ve hak düşücü süresinin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Ancak, davacının temyiz itirazları yerinde bulunarak, ehliyet konusunun kamusal niteliği göz önünde bulundurularak, noksan soruşturmayla hüküm kurulmuş olduğu belirtilerek, hüküm BOZULMUŞTUR. Türk Medeni Kanunu, fiil ehliyeti, ayırt etme gücü, bilirkişi raporu vb. konuları detaylı bir şekilde düzenlemektedir.
1. Hukuk Dairesi         2013/11165 E.  ,  2013/16040 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : CEYHAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 08/10/2012
    NUMARASI : 2011/138-2012/315

    Yanlar arasında görülen tapu iptal ve tescil  davası sonunda, yerel mahkemece, davanın reddine  ilişkin olarak verilen karar davacı vekili  tarafından  yasal süre içerisinde,  temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, ehliyetsizlik, hile  ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil  isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, hile olgusunun ispatlanamadığı, hak düşücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 304 parsel sayılı taşınmazın miras bırakan R.K. tarafından 13.02.1998 tarihinde davalı D. D."a satış suretiyle devredildiği, 216 nolu parselin ise miras bırakan  R.tarafından dava dışı H.K."a satış suretiyle temlik edildiği görülmektedir. 
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 11.04.1990 gün ve 1990/1-152-1990/236 sayılı kararında da vurgulandığı üzere davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir yön yoktur
    Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Türk Medeni Kanununun (TMK) “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır.” hükmünü getirmiştir.  “Ayırtım gücü” eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek, aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı  bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
    Hemen belirtmek gerekir ki, TMK"nin 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. Bu ilke 11.6.1941 tarih 4/21 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da aynen benimsenmiştir.
    Yukarıda sözü edilen ilkelerin ve yasa maddelerinin ışığı altında olaya yaklaşıldığında; bir kimsenin ehliyetinin tespitinin şahıs ve malvarlığı hukuku bakımından doğurduğu sonuçlar itibariyle ne kadar büyük önem taşıdığı kendiliğinden ortaya çıkar.
    Bu durumda, tarafların gösterecekleri, tüm delillerin toplanılması tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta gözlem (müşahede) kağıtları, film grafiklerinin eksiksiz getirtilmesi zorunludur. Bunun yanında, her ne kadar 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddelerinde belirtildiği gibi bilirkişinin “oy ve görüşü” hakimi bağlamaz ise de, temyiz kudretinin yokluğu, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk gibi salt biyolojik nedenlere değil, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan, akıl hastalığı, akıl zayıflığı gibi biyolojik ve buna bağlı psikolojik nedenlerin belirlenmesi, çok zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir.
    Hele ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması kişiye eylem ve işleme göre değişmesi bu yönde en yetkili sağlık kurulundan, özellikle Adli Tıp Kurumu Dördüncü İhtisas Kurulundan rapor alınmasını da gerekli kılmaktadır. Esasen TMK"nin 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporu ile belirleneceğini öngörmüştür.
    Somut olayda; davacı miras bırakan tarafından yapılan temliklerin hileli, mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, muvazaalı ve murisin temlik tarihinde hukuki ehliyetinin bulunmadığını ileri sürerek, tapu iptal ve mirasçılar adına tescil istemiyle eldeki davayı açmıştır.
    Ne varki, mahkemece hukuki ehliyetsizlik iddiası konusunda bir araştırma yapılmamıştır. K.., murisin  ölüm tarihine göre terekesi TMK"nin 701 ilâ 703 maddelerinde öngörülen elbirliği mülkiyetine tabidir. Bilindiği üzere, el birliği mülkiyetine tabi olan durumlarda ayrık haller dışında (TMK"nin 702/4 fıkrası) tüm mirasçılar tarafından dava açılması asıldır. Bir mirasçının tereke adına dava açması halinde ise, dava dışı mirasçıların açılan davaya muvafakat etmesi  veya TMK"nin 640. maddesi gereğince terekeye mümessil tayin edilmesi ile davanın görülebilirlik koşulu bu şekilde yerine getirildiğinde davanın dinlenmesi olanaklıdır.
    Oysa, eldeki davada dava dışı mirasçılar olup, yukarıda değinilen ilkeler gereğince tüm mirasçılar davada yer almadıkça ve usulü işlemler gerçekleştirilip, taraf teşkili (davanın görülebilirlik koşulu) sağlanmadıkça böyle bir davanın görülebilmesi olanaklı değildir.
    O halde, hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu gözetilerek önemine binaen öncelikle incelenmesi, tarafların bu yönde bildirecekleri tüm delillerin toplanması, varsa miras bırakana ait sağlık kurulu raporları,hasta müşahade kayıtları,reçeteler vs. istenmesi, tüm dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi, akit tarihinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde hile ve muvazaa iddiasının incelenmesi, dava dışı mirasçıların açılan davaya muvafakat etmesi veya TMK"nin 640. maddesi gereğince terekeye mümessil tayin edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere noksan soruşturmayla yetinilerek  hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün belirtilen nedenlerden ötürü, (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  18.11.2013  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     


     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi