8. Hukuk Dairesi 2010/5111 E. , 2011/2114 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Tavşanlı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 25.05.2010 gün ve 359/280 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, dava dilekçesinde; kadastro çalışmaları sırasında muris ...oğlu... adına tespit ve tescil edilen 299 ada 7 sayılı parselin 22.09.1975 tarihli “Muabeyin Senediyle” vekil edenlerine satıldığını, üzerinde evlerinin bulunduğunu, yapılan harici satışa karşın ortak miras bırakan adına tapuya bağlandığını, davalılarla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek ortak miras bırakan ...oğlu... Kayadelen adına bulunan tapu kaydının iptali ile fiili kullanım durumuna göre ayrı ayrı parseller halinde vekil edenleri Osman ve ...Kayadelen adlarına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... 03.11.2009 tarihli yargılama oturumunda; yıllar önce babası... Kayadelen’in hacca gitmek istediğini, parası çıkışmayınca kendisine ait taşınmazda bulunan kerpiç evi birer oda şeklinde davacılara sattığını, davacıların istediği evlerin bu satışa konu olan evler olduğunu, davacılar da bu aldıkları evlerin yanına birer oda daha yaptıklarını, davalı ...’ye de iki odalı ev verildiğini, açılan davaya bir diyeceği olmadığını bildirmiş ve alınan beyanı HUMK.nun 151/son maddesi gereğince parmak iziyle onaylattırılmıştır.
Davalılardan Ali vekili, muristen kalan taşınmazların bir kısmının mirasçıları arasında paylaşıldığını, ancak dava konusu parsel ile birlikte 266 ada 2 ve 269 ada 1 sayılı parsellerin paylaşım dışı bırakıldığını, harici satış senedinden kimsenin bilgisi bulunmadığını, satışın hiçbir zaman olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı ...’ya da 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21.maddesi gereğince dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, davacıların murislerinden 22.09.1975 tarihli muabeyin senediyle taşınmazı satın aldıkları gerekçesiyle davayı açtıklarını, keşifte dinlenen tüm tanıkların dava konusu yerin öncesinin köy tüzel kişiliğine ait olduğunu, köy muhtarlığı tarafından demirci dükkanı açmak için davacı İsmail’e verildiğini, daha sonra buraya tarafların birer odalı ev yaptıklarını ve davaya konu taşınmazların murisleri tarafından davacıya satılıp satılmadığını bilmediklerini açıkladıklarını muabeyin senedinde imzası bulunan tanık Bekir Karayel’in de taşınmazın davacılara satılıp satılmadığını bilmediğini belirtiğini gerekçe göstermek suretiyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kazanmayı sağlayan zilyetlik, kısmen muristen intikal, harici satın alma ve eklemeli zilyetlik hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı
Kadastro Kanununun 14.maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz dava dilekçesiyle dosya kapsamındaki bilgilere göre, Hazineye ait bir yer olduğu, köy boşluğu niteliğinde bulunduğu, köy muhtarlığı tarafından demirci dükkanı açmak üzere ortak miras bırakan... Kayadelen’in oğlu davacı İsmail’e verildiği, ...tarafından demirci dükkanı yapıldığı, daha sonra ...ile Osman tarafından aynı taşınmaz üzerinde birer odalı evler yaptıkları, bir süre sonra ise babaları... Kayadelen’in de ev yaptığı, birlikte aynı taşınmaz üzerinde yaptıkları evlerde oturdukları, daha sonra muris... Kayadelen tarafından 22.09.1975 tarihli “Muabeyin Senedi” başlığını taşıyan harici satış senediyle kendisine ait taşınmazı evi ile birlikte davacı durumunda bulunan çocukları Osman ve İsmail’e sattığı, her ne kadar keşifte dinlenen tanıklar satıştan bilgileri olmadığını (diğer somut olguları doğrulamışlardır) bildirmiş iseler de, aile içinde yer alan ve mirasçı durumunda bulunan davalı ..."in az yukarıda açıklanan 03.11.2009 tarihli yargılama oturumundaki parmak izini taşıyan beyanıyla satışın doğrulandığı, babasının hacca gitmek istediğini, parası çıkışmayınca taşınmazı kerpiç eviyle birlikte davacılara sattığını, davalı ...’ye de iki odalı ev verdiğini, bu nedenle açılan davaya bir diyeceği olmadığını bildirmiştir. Olayın gelişimi ve davalı ...’in bu beyanıyla, satışın doğru olduğunun kabulü gerekir. Kadastro öncesi taşınmaz tapusuz bir yer olup, menkul niteliğinde bulunduğundan yapılan harici satış, devir ve teslimle TMK.nun 763.maddesi uyarınca mülkiyetin alıcılara geçtiğinin kabulü gerekmektedir. Harici satış doğrulandıktan sonra yazılı delil niteliğinde bulunan harici satış senedinin doğru olup olmadığı veya geçerli bir nitelik taşıyıp taşımadığının bir önemi bulunmamaktadır. Taşınmaz üzerindeki evlerin satın alındığı tarihten itibaren davacılar tarafından kullanıldığı ve halen de onların zilyet ve tasarrufunda bulunduğu konusunda bir duraksama da söz konusu değildir. Tapusuz taşınmazlar taşınır niteliğinde kabul edildiğinden 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/1. fıkrası uyarınca yerel bilirkişi ve tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür.
O halde, davacıların fiili kullanım durumları gözetilerek mahallinde keşfin yapılması, her birinin kullandığı yerlerin kroki kapsamına alınması, teknik bilirkişiye krokisi üzerinde işaret ettirilmesinin sağlanması, ondan sonra rapor ve kroki eklenmek suretiyle ifrazının mümkün olup olmadığının Bayındırlık ve İskan Müdürlüğünden durumun sorulması, ifrazının mümkün olmaması halinde taşınmazın tapu kaydının iptali ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/2.fıkrası uyarınca paylı mülkiyet şeklinde davacılar adına fiili kullanım durumlarındaki miktarları gözetilerek tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacılar vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 12.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.