1. Hukuk Dairesi 2013/12673 E. , 2013/16028 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ-TESCİL
Yanlar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, 956 parsel sayılı taşınmazın ½"şer pay ile davalılar ve adına, 67 parsel sayılı taşınmazın ise davalı ... adına kayıtlı olduğu, miras bırakan ..."in 09.02.2009 günü öldüğü, geride mirasçı olarak davacılar .... davalı ... ile dava dışı ... ve ..."yı bıraktığı, muris ..."in 67 parsel sayılı taşınmazı 25.10.2001 tarihinde 1.000.000.000.-TL bedelle davalı ..."e, 956 parsel sayılı taşınmazı ise 29.05.2001 tarihinde 1.000.000.000.-TL bedelle dava dışı ... isimli kişiye satış suretiyle temlik ettiği, ..."nın da 07.07.2003 tarihinde toplam 1.000.000.000.-TL bedelle ½"şer pay ile davalılar ve ..."ye satış suretiyle temlik ettiği, davacıların muris tarafından yapılan temliklerin muvazaalı ve mirastan mal kaçırmaya yönelik olduğu iddiası ile eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olaya gelince; dinlenen tanık beyanlarından miras bırakanın paraya ve mal satmaya ihtiyacının olmadığı, çekişme konusu taşınmazların miras bırakanın sağlığında da ölümünden sonra da ve tarafından kullanıldığı, miras bırakanın üçüncü kişileri aracı olarak kullandığı, gerçek amacının mirasçılardan mal kaçırmak olduğu anlaşılmaktadır. Akitte gösterilen bedel ile saptanan gerçek değer arasında fark da muvazaayı kanıtlayan diğer bir olgudur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.