
Esas No: 2020/1670
Karar No: 2020/2419
Karar Tarihi: 17.03.2020
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/1670 Esas 2020/2419 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine dair verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile yaklaşık 17 yıldır evli olduğunu, evliliklerinden dört müşterek çocuklarının bulunduğunu, aralarında yaşanan olaylar nedeniyle 2013 yılı Eylül ayından bu yana üç çocuğu ile birlikte babasının evinde kaldığını, hiçbir geliri olmadığını, çocuklarının okula gittiğini ve masraflarını karşılayamadığını, davalının ise 2.400 TL ücret ile çalıştığını ve üç ayda bir ikramiye aldığını ileri sürerek; kendisi için ayda 500 TL, her çocuk için ayrı ayrı ayda 250 TL olmak üzere toplam 1.250 TL nafakanın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; davacı eşinin psikolojik sorunları olduğunu, çocuklara ve kendisine saldırdığını, eşinin isteği üzerine evini Kilis’e taşıdığını, tayini çıkmadığı için hafta içi ...’de kalıp, hafta sonu Kilis’e gittiğini, maaşının tamamını sorun çıkmaması için davacı eşine verdiğini, çocuklarından birinin ...’te okuduğunu ve yurtta kaldığını, davacı eşinin diğer çocukları ile birlikte kardeşinin yanına taşındığını, çocuklarını göstermeyip kendisini evden kovduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğunu ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine Dairemizin 15/02/2016 tarihli ve 2015/16985 E. 2016/1699 K. sayılı ilamıyla;
(...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak, müşterek çocuklara fiilen bakan ana veya baba, ayrı yaşamda haklı olsun olmasın diğer eşten TMK"nun 197/son, 327 ve 329. maddeleri gereğince çocuk adına nafaka isteyebilir.
Buna göre, davacı anne yanında kaldıkları anlaşılan müşterek çocuklar yönünden de davanın yazılı gerekçe ile reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir...)
Gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrasında davalı; eşi olan davacıyla barıştıklarını, çocukları ile birlikte ... Köyündeki evlerinde kaldıklarını, ayrıca hakkında savcılık tarafından yürütülen soruşturma nedeniyle davacının hastaneye sevk edildiğini ve fiil ehliyetinin yerinde olmadığına dair rapor düzenlendiğini bildirmiştir.
Mahkemece; dava dilekçesinde tarafların dört çocuğundan üçünün anne yanında kaldığının bildirildiği, davacının hangi çocukların kendisiyle kaldığına dair bildirimde bulunmadığı, bu hususun kolluk araştırması ile de belirlenemediği, davalının 13/07/2016 tarihinde davacı eşiyle ve çocuklarıyla birlikte yaşadıklarını beyan ettiği, aksinin iddia ve ispat edilemediği, bu yönüyle müşterek çocukların davacı anne yanında kaldığı hususunun sabit olmadığı gerekçesiyle; dairemiz bozma ilamına direnilmesine ve davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dosyasının gönderildiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulu; 05/11/2019 tarihli ve 2017/3-1525 E. 2019/1136 K. sayılı ilamıyla; mahkemece bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplanmadan önceki deliller çerçevesinde karar verilmesi gerekirken bu husus gözetilmeksizin verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp yeni bir hüküm niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar vermiştir.
Dava, bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacı anne yanında kalan müşterek çocuklar için tedbir nafakası istemine ilişkindir.
Bu noktada, uyuşmazlığın çözümü için, hâkimin davayı aydınlatma ödevi üzerinde durulması gerekmektedir.
HMK’nın “Hâkimin davayı aydınlatma ödevi” başlıklı 31 inci maddesi;“Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu olduğu durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir.
Hâkimin davayı aydınlatma ödevi olarak ifade edilen bu düzenleme ile doğru hüküm verebilmesi ve maddi gerçeğin bulunabilmesi amaçlanmıştır. Düzenlemede, her ne kadar “açıklama yaptırabilir” denilmişse de, bunun hâkimin davayı aydınlatması için bir “ödev” olduğunu kabul etmek gerekir. Çünkü davayı aydınlatma ödevi sayesinde hâkim, iddia ve savunmanın doğru ve tam olarak anlaşılmasını sağlayacak ve bu şekilde doğru olmayan bir kararın verilmesini önleyecektir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı ile davalının dört çocuğunun olduğu, bunlardan üçünün davacının yanında kaldığı, tarafların da kabulündedir. Ne var ki, davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, davacı anne yanında kalmaları nedeniyle nafaka talep edilen çocukların isimleri bildirilmemiştir.
Bu durumda, mahkemece; hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında, davacı anne yanında kalan çocukların isimleri hakkında, davacı annenin (ve gerektiğinde davalı babanın) beyanı alınarak iddianın açıklığa kavuşturulması ve ulaşılacak sonuca göre bozma kararı doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, bozma sonrasında yapılan yargılama sırasında davalı tarafından; eşi olan davacı ile barıştıklarının, çocukları ile birlikte ortak konutta oturduklarının bildirilmiş olması nedeniyle bu savunmanın doğruluğunun araştırılması, tarafların barışmış olması halinde dava tarihi ile aile birliğinin yeniden sağlandığı tarih arasındaki dönemle sınırlı olarak çocuklar lehine nafakaya hükmedilmesi, ayrıca dava ehliyetinin dava şartı olması nedeniyle davacının dava ehliyetinin bulunmadığı yönündeki itirazın re’sen incelenmesi, bu bağlamda vesayet makamına ihbarda bulunularak sonucunun bekletici mesele yapılması ve ortaya çıkacak sonuca göre işlem tesis edilmesi gerekirken, sadece verilen kararda davacı hakkında vesayet makamına ihbarda bulunmakla yetinilmiş olması da usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davacı taraf yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/03/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.