15. Hukuk Dairesi 2018/504 E. , 2018/2681 K.
"İçtihat Metni"
Davacı .... Şti. ile davalı .... Şti. arasındaki davadan dolayı ... Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 20.11.2013 gün ve 2013/122-142 sayılı hükmü onayan Dairemizin 28.01.2016 gün ve 2015/3022-2016/503 sayılı ilâmı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, kum eleme işini konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanan ayıplı imalât sebebiyle bedel tenzili ve uğranılan zararların giderilmesi talebinden ibarettir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı iş sahibi vekili, müvekkilinin ... ili, ... ilçesi, ...köyü civarında 2355695 erişim sayılı 4. grup maden (silis) sahasının işletme ruhsat sahibi olduğunu, taraflar arasında gerçekleştirilen 20.03.2008 tarihli ve 178.000,00 TL bedelli sözleşme ile silis madeninin pazara sunulması için gerekli kırıcı ve eleyici makine ve ekipmanlarının imalât ve montajının davalı tarafça üstlenildiğini, makinelerin bedeli olan 178.000,00 TL"nin nakit ve Yıldırım Nakliyat şirketine ait çeklerle ödendiğini, deneme üretimi yapılmadığını, müvekkiline kesin kabul yaptırılmadan davalının şantiyeyi terk ettiğini, ayıpların giderilmesinin istenildiğini ancak sonuç alınamadığını, bunun üzerine ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/2007 D. iş sayılı dosyasında inceleme yapıldığını makinelerin fonksiyonel olarak verimli çalışmadığının tespit edildiğini, ... 2. Noterliği"nin 20.06.2008 tarihli ve 3740 yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydı ile ödenmemiş çek bedeli 75.000,00 TL"nin makine bedelinden tenzili, çeklerin ödenmesi halinde tahsili, karşılıksız kalacak çeklerin iptâli ile müvekkilinin uğradığı 5.000,00 TL zararın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı yüklenici vekili; dava tarihinden sonra 23.07.2008 tarihinde ek protokol ile ihtilâfın çözüldüğünü, protokol uyarınca müvekkilinin tespit dosyasında belirtilen eksiklikleri gidereceğini, karşılığında ana sözleşmeden kalan bakiye borç ile ek protokol bedeli 91.000,00 TL"nin ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin edimini yerine getirmesi üzerine toplam 91.000,00 TL bedelli 3 adet çekin tahsil edildiğini, davanın konusuz kaldığını, davacının ek protokolde müvekkilinin edimini yerine getirdikten sonra 5 gün içinde iş bu davadan feragat edeceğini taahhüt ettiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 08.03.2011 tarih, 2010/1563 Esas, 2011/1383 Karar sayılı ilâmı ile karar bozulmuş ve mahkemece yeniden yapılan yargılamanın 02.05.2011 tarihli celsesinde bozmaya uyma kararı verilmiş ve yeniden yapılan yargılama sonucu 02.05.2011 tarih, 2011/57 Esas, 2011/96 karar sayılı karar ile davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 10.10.2012 tarih, 2012/218 Esas, 2013/6367 Karar sayılı ilâmı ile karar bozulmuş ve mahkemece yeniden yapılan yargılamanın 20.11.2013 tarihli celsesinde bozmaya uyma kararı verilmiş ve davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş, kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizin 28.01.2016 tarih, 2015/322 Esas, 2016/503 Karar sayılı ilâmı ile karar onanmış ve davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
6100 sayılı HMK"nın “Hukuki Dinlenme Hakkı” başlığını taşıyan 27. maddesinde “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” hükmü bulunmaktadır. Anayasa"nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi"nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı; tarafların usulüne uygun şekilde duruşmalara davet edilmelerini ve yargılama aşamalarında taraflara söz hakkı tanınmak suretiyle yargılama yapılmasını ve hüküm verilmesini zorunlu kılar.
Öte yandan, karar tarihinde yürürlükte bulunan ve HMK 448. maddesi gereğince zaman bakımından uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nun 184. maddesinde “(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” ve yine aynı Kanun"un 186. maddesinde “(1) Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.” hükümleri bulunmaktadır.
Bu hükümlerden de anlaşılacağı üzere; taraflara hukuki dinlenilme hakkı tanınmalı ve yargılama aşamalarından taraflar haberdar edilmeli ve hâkim, tahkikatın bitiminden sonra, taraflara, tahkikatın tümü hakkında açıklama yapma hakkı tanımalı ve sonrasında son diyeceklerini bildirmeleri için fırsat vermeli ve buna göre hükmünü kurmalıdır.
Somut olaya gelince; dosya aşamalar geçirdikten sonra verilen karar Dairemizin 10.10.2012 tarih, 2012/218 Esas, 2013/6367 Karar sayılı ilâmı ile karar bozulmuş ve mahkemece yeniden yapılan yargılamanın 20.11.2013 tarihli celsesinde bozmaya uyma kararı verilmiş ve yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuştur. Hüküm verilen 20.11.2013 tarihli celsede davalı vekilinin mazeret dilekçesi verdiği anlaşılmış ise de; bu mazeret hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmeden davalı taraf sözlü yargılamaya davet edilmeden yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması sözü edilen yasal hükümlere ve adil yargılanma ilkesinin en önemli unsuru olan hukuki dinlenilme hakkına aykırılık oluşturduğu bu kez yapılan incelemeden anlaşıldığından Dairemizin 28.01.2016 tarih, 2015/322 Esas, 2016/503 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme taleplerinin kabulü ile Dairemizin 28.01.2016 tarih, 2015/322 Esas, 2016/503 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin ve karar düzeltme harçlarının istek halinde karar düzeltme isteyen davalıya geri verilmesine, 26.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.