10. Hukuk Dairesi 2014/25253 E. , 2015/1199 K.
"İçtihat Metni"İş Mahkemesi
Dava, hizmet ve yaşlılık aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davacı ve Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-)Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı Kurum vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Davacı, 01.09.1987-21.10.1987 tarihleri arası hizmetinin tespiti ve dava tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitini talep ettiği, mahkemece yapılan yargılamada sigortalılık süreleri istem gibi hüküm altına alınıp aylığa ilişkin talebin hizmet tespiti talebi kesinleşmediğinden reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin hizmet tespitine ilişkin kararı isabetli ise de hizmetin kesinleşmemesi sebebiyle yaşlılık aylığına ilişkin talebin reddine ilişkin karar isabetsizdir.
506 sayılı Kanunun 6. maddesi uyarınca çalıştırılanlar, işe alınmalarıyla kendiliğinden sigortalı olurlar; çalıştırılanların bu niteliği kazanmaları için herhangi bir işlemin gerçekleştirilmiş bulunmasında zorunluluk yoktur. Ne var ki, bazı sigortalılık haklarının doğumu, belli gün sayıda prim ödemesi koşuluna bağlıdır. Şayet işveren 506 sayılı Kanunun 79. maddesinde belirtilen belgeleri belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde düzenlemez ve Kuruma göndermezse, sigortalının prim gün sayısının etkili bulunduğu sosyal sigorta yardımlarından yararlanamama olasılığı bulunmaktadır. 506 sayılı Kanunun 79. maddesi bu duruma karşı bir önlem olarak sigortalıya prim gün sayılarının belli edilmesi amacına yönelik olmak üzere eski hizmetlerini mahkeme yolu ile tespit ettirme imkanı tanımaktadır. Böylece sigortalı, mahkemeden alacağı ilamda belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarını sosyal sigorta haklarının doğumunda ve hesaplanmalarında saydırma olanağı bulmakta ve anılan belgelerin zamanında verilmesi halinde nasıl bir halde olacaksa böyle bir hukuksal duruma kavuşmaktadır. Bu tür davalar hukukça, bir olumlu tespit davasıdır; yoksa, inşai (yenilik yaratıcı) dava değildir. Zira mahkeme esasen var olan hukuksal durumu ortaya çıkarmaktadır (M. Çenberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi,1977, s. 627).
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında olumlu hizmet tespiti davaları ve kararlarının niteliği değerlendirildiğinde; hizmet tespiti davalarında aslında geçmişte var olan ancak kayıtlara girmemiş hizmetlerin tespiti istenmektedir. Yargılama sonunda verilen
tespit kararı ile çalıştırılanların işe alınmalarıyla kendiliğinden doğan ve gerçekte var olan hizmet akdi ilişkisinin varlığının tespitine karar verilmekte, yeni bir hukuksal durum yaratılmamaktadır.
Öte yandan, tespitine karar verilen süreler hizmetin geçtiği yıla maledilerek, Kurum kayıtlarına yine hizmetin ait olduğu yıl itibariyle geçecektir. Verilecek tespit hükmü ile varolmayan bir hizmet akdinin kurulması söz konusu olmayıp, varolan ancak kayıtlara geçmemiş bir çalışma ait olduğu yılda kayıtlara usulüne uygun olarak bildirilmiş gibi işlem görecek, kayıtlara geçmemiş süre ile çalışma tarihindeki durum saptanarak hukuksallaştırılacaktır. Zira hizmet akdine dayalı olarak 506 sayılı Kanun kapsamındaki çalışmaların hukuksal sonuçları, çalışmanın geçtiği anda doğmuştur. Bu nedenle hizmet akdi ile çalışmanın sigortalılık hakları yönünden doğurduğu sonuçlar hizmet tespiti davasının kesinleştiği tarihte değil, hizmet akdi ile çalışma anı itibariyle doğmaktadır.
506 ve 5510 sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamında çalışan sigortalıların yaşlılık aylığı bağlanması için prim borcunun ödenmiş olması gibi bir şart aranmadığı, somut olayda davalı işverenin çalışmayı kuruma bildirdiği ve primleri ödediği ancak davalı kurum tarafından kayıtlara işlenmediği, bu kapsamda, sigortalıya yaşlılık aylık bağlanabilmesi için aranan prim gün sayısına, hizmet tespitine ilişkin dava sonucunda tespitine karar verilen süre ile ulaşılması halinde hizmetin ait olduğu yılda geçtiğinin kabulü ile sigortalının talebi ile bağlı kalınarak aylığına hak kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, hatalı değerlendirme sonucu, aylık talebinin reddi yönünde yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 26.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.