10. Hukuk Dairesi 2014/10769 E. , 2015/1192 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum vekilinin tüm ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla ölüm aylığı bağlanan davalının bu aylığının Emekli Sandığından malulen emekli olması sebebiyle yersiz olarak ödendiğinin belirlendiği gerekçesiyle, davacı Kurumca 23.03.2005-22.10.2006 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, anılan borcun tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/10-642 E., 2012/38 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Bu çıkarında karar verilene kadar sürmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII)
Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın
bulunması gereğini, "dava şartı" olarak kabul etmiştir. Bu şart, "dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri" olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan "olumlu dava şartları" arasında sayılmaktadır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114"üncü maddesinin 1"inci fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
Eldeki davada mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; davaya dayanak teşkil eden İcra (Fatih 1. İcra) Dairesinin 2007/4363 Esas sayılı icra dosyası incelendiğinde, ödeme emrinin davalıya usulüne uygun olarak 14/05/2007 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, davalının İİK"nun 62. maddesinde öngörülen, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 günlük itiraz süresi geçirildikten sonra, 09/04/2008 tarihinde takibe itiraz ettiği, İcra Müdürlüğü tarafından da 09/04/2008 tarihli karar ile icra takibine itirazın süresinde yapılmadığı belirtilerek reddine karar verildiği, gecikmiş itirazın İcra Mahkemesine yapılması gerektiğinin bildirildiği anlaşılmış olup, Mahkemece davalı tarafından İİK’nun 65 ve devamı maddelerine göre gecikmiş itiraza ilişkin İcra Mahkemesi’ne yapılmış bir başvuru ve icra mahkemesince itirazın durdurulmasına dair verilmiş bir karar olup olmadığı araştırılarak, bulunmaması halinde duran bir takipten de söz edilemeyeceğinden, davanın hukuki yarar bulunmaması nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma sonucu yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalıya iadesine, 23/01/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.