8. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/5325 Karar No: 2011/2049 Karar Tarihi: 11.04.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/5325 Esas 2011/2049 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı ve davalı arasındaki tapu iptali ve tescil davası reddedilmiştir. Davacıdaki tapunun kaydının iptali ve kendi adına tescili talep edilmiştir, ancak mahkeme tarafından reddedilmiştir. Davanın derdest olduğu, dava konusu taşınmazın davalı kişi tarafından satın alındığı, işlemin taraf muvazaası olmadığı vb. sebeplerle karar verilmiştir. Ancak, taraflar eş olduğu için yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ibraz edildiğinde tarafların öteki tüm delillerinin (tanık) dahil toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda bahsedilen kanun maddeleri ise HUMK'nun 74-76 maddeleridir.
8. Hukuk Dairesi 2010/5325 E. , 2011/2049 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Göksun Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen 29.04.2010 gün ve 14/92 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 17,15 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1,25 TL’nın temyiz eden davacıdan alınmasına 11.04.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. KARŞI OY
Davacı ... dava konusu 158 ada 909 parsel sayılı taşınmazın evlilik birliği içerisinde ortak gelirleriyle satın alındığını, davalı tarafın açmış olduğu 2009/4 esasta kayıtlı boşanma davasının derdest bulunduğunu ayrıca o yer sulh ceza mahkemesinin 2009/148 esasta kayıtlı davanın da sonuçlanmadığını açıklayarak davalı adına olan tapu kaydının iptaliyle 1/2 payının kendi adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı taraf davayı kabul etmediğini bu yeri emekli olması nedeniyle aldığı ikramiye ile satın aldığını ve davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 7.10.1953 tarih 7/8 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı ve Hukuk Genel Kurulunun 2005/14-516-533 esas ve karar sayılı kararı gerekçe göstererek davanın reddine karar vermiştir. Hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; Davacıya ait nüfus kayıt örneği getirilmiştir. Yapılan incelemede davacı ile davalının 18.11.1982 tarihinde evlendikleri ve halen evli oldukları anlaşılmıştır. Dava dilekçesinde belirtilen boşanma davasının derdest olduğu anlaşılmaktadır. Mahalli mahkeme ilk oturumda yukarıda belirtilen gerekçe ile davayı reddetmiştir. Bilindiği üzere ve kural olarak, 7.10.1953 tarih 7/8 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararına göre taraflar arasındaki işlemin taraf muvazaası olması söz konusudur. Taraf muvazaasına ilişkin dosyada herhangi bir kanıt yoktur. Aksine ve iddiaya göre dava konusu taşınmaz üçüncü kişiden evlilik birliği içerisinde davalı kişi adına satın alınmıştır. Taraflar halen TMK hükümlerine göre evlidir. Belirtilen içtihada göre böyle bir davanın kanıtlanması kural olarak yazılı delille mümkündür. Ancak, yanlar eş olduğu için yazılı delil başlangıcı niteliğindeki bir belge ibraz edildiğinde tarafların öteki tüm delillerinin (tanık) dahil toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Kaldı ki, HUMK.nun 74-76 maddelerine göre olayları taraflara bildirmek ve hukuki niteleme hakime aittir. Dava dilekçesindeki açıklamalardan işlemin taraf muvazaası değil; inanç işlemi olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Hal böyle olunca, yanlara önel verilerek varsa yazılı delil, yazılı delil başlangıcı niteliğindeki tüm delillerinin (tanık vs) bildirilmesi, bildirildiği takdirde tüm bu delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, hiçbir soruşturma yapmadan ve belirtilen Tevhidi İçtihat ile Hukuk Genel Kurulu kararı yanlış yorumlanarak yazılı olduğu üzere ret kararı verilmesi doğru olmamıştır. Böyle bir kararın onanmasına ilişkin Dairenin sayın çoğunluğunun görüşlerine katılmakta mümkün değildir. Açıkladığım nedenlerle mahalli mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaatindeyim. 11.04.2011