Esas No: 2017/1197
Karar No: 2021/102
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1197 Esas 2021/102 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 531-171
Taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık ... hakkında CMK"nın 223/4-d maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin Bergama 1. Asliye Ceza Mahkemesince 09.07.2014 tarih ve 476-264 sayı ile verilen hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 17.09.2015 tarih ve 21853-13727 sayı ile;
"...... 1 nolu Acil Sağlık Hizmetleri kadrosunda görevli acil tıp teknisyeni olarak görev yapan ambulans şoförü olan sanığın, idaresindeki ambulansla Dikili istikametinde meydana gelen trafik kazasına müdahale etmek üzere seyir hâlinde olduğu, bu sırada ışık kontrollü kavşakta geçiş yaparken katılanın idaresindeki araca çarparak iki kişinin basit tıbbi müdahele ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda, yaralanmalarının basit olduğu gözetilerek, adalet, hakkaniyet ve nasafet kurallarına uygun, makul bir cezaya hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bergama 1. Asliye Ceza Mahkemesi ise 13.04.2016 tarih ve 531-171 sayı ile;
"...Adli tıp kurumu trafik ihtisas dairesinin 21.04.2014 tarihli raporunda da belirtildiği üzere ambulansın tepe lambası ve sirenin çalışır vaziyette kazanın meydana gelmesi durumunda sanığın tali kusurlu olduğu aksi durumda sanığın asli kusurlu olduğunun belirtildiği, dosya kapsamına göre sanığın kullandığı ambulansın tepe lambası ve sireninin çalışıp çalışmadığı yönünde şüphe bulunduğu, bu hususun net olarak ortaya konulamadığı bu hususun sanık lehine yorumlanması gerektiği, somut olayda her iki tarafında kusurunun bulunduğu bu nedenle sanığın da katılanlar... ve ..."nin yaralanmaları olayında taksirli hareketi ile sorumlu olduğu ancak olay tarihinde göreve giden sanığın eyleminde haksızlık içeriğinin az olduğu, sanığın biran önce ölümlü kaza olayının bulunduğu mahalle gitmek istediği de değerlendirilerek sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir." gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanık hakkında önceden olduğu gibi ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.06.2016 tarihli ve 264819 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 1048-957 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen Geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 08.11.2017 tarih ve 92-8627 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunda sanık hakkında CMK’nın 223. maddesinin 4. maddesinin d fıkrasında yer alan “İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı” nedenine dayanılarak ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilip verilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, suç tarihinde Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonunda ambulans şoförü olarak çalışmakta olan sanığın, idaresindeki ambulansla trafik kazasına müdahale etmek üzere seyir hâlinde olduğu sırada meydana gelen kaza ile ilgili olarak yargılanabilmesi için, 4483 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre izin alınmasının gerekip gerekmediği, bu bağlamda eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık ...’in yönetimindeki ambulans ile meydana gelen trafik kazasında yaralılara müdahale edilmesi amacıyla seyir hâlinde olduğu sırada ışık kontrollü kavşakta geçiş yaparken katılan ...’in idaresindeki araca çarparak iki kişinin basit tıbbi müdahele ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu,
Trafik bilirkişisince düzenlenen 09.01.2014 tarihli rapora göre; katılanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 57/1-d maddesinde sayılan “Işıklı trafik işaretleri izin verse bile trafik akımı; kendisini kavşak içinde durmaya zorlayacak veya diğer doğrultudaki trafiğin geçişine engel olacak ise sürücülerin kavşağı girmeleri yasaktır.” kuralını ihlâl etmesi nedeniyle meydana gelen trafik kazasında birinci derecede; sanığın ise aynı Kanun’un 47/1-b maddesinde sayılan “Kırmızı ışık kuralına uymamak” kuralını ihlal etmesi nedeniyle ikinci derecede kusurlu olduğu,
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 21.04.2014 tarihli rapora göre; sanığın sevk ve idaresindeki ambulansın tepe lambasının ve sireninin çalışır vaziyette seyrini sürdürerek kavşağa girdiğinin kabul edilmesi hâlinde, sanığın kavşaklarda yeterli kontrolleri yapması ve istikametine göre sağ tarafından kavşağa giren araç nedeniyle etkili tedbir alması gerekirken bu hususlara riayet etmemesi nedeniyle tali kusurlu; katılanın ise seyri sırasında kavşakta kendisine yeşil ışık yanmakta ise de durup geçiş üstünlüğünü ambulans sürücüsüne vermesi gerekirken kontrolsüz şekilde kavşağa girmek suretiyle ambulansın varlığını dikkate almaması nedeniyle asli derecede kusurlu olduğu; sanığın sevk ve idaresindeki ambulansın tepe lambası ve sireni çalışmıyor vaziyette seyrini sürdürerek kavşağa girdiğinin kabul edilmesi hâlinde ise, sanığın sevk ve idaresindeki ambulans ile seyri sırasında geçiş üstünlüğünü belirtir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken tepe lambası yanmayan sireni açık olmayan ambulans ile seyrettiği kavşakta kendi istikametine kırmızı ışık yanmasına rağmen kavşağa ışık ihlâlinde bulunarak girmesi nedeniyle asli derecede; katılanın ise her ne kadar kavşakta yeşil ışıkta geçiş yapmakta ise de sol tarafını kontrol altında bulundurup gelen ambulans nedeniyle etkili tedbir almaması nedeniyle tali kusurlu olduğu,
İzmir Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 06.03.2014 tarihli yazısına göre; sanığın 22.06.2013 tarihi itibarıyla İl Sağlık Müdürlüğü Personel Bilgi Sisteminde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na tabi sağlık memuru (İlk ve Acil Yardım) kadrosunda olduğu, adı geçenin 22.06.2013 tarihinde kazaya karışan ambulansın şoförü olarak görevlendirildiği, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğünün 10.04.2012 tarihli ve 28260 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanan Ambulans ve Acil Sağlık Araçlarıyla Ambulans Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in 6. maddesinin “...Ambulansta sürücülük görevinin öncelikle Acil Tıp Teknisyeni veya zorunlu hallerde Paramedik yürütebilir. Bu durumda şoför bulundurulmaz.” şeklinde düzenlendiği, yine sanığın aynı tarihte saat 16.20 sıralarında ... istikametinden Dikili"de meydana gelen trafik kazasına müdahalede bulunmaya gittiği,
İzmir Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün yazısına göre; sağlık memuru olan sanığın, İl Ambulans Servisi Başhekimliğine bağlı ... 1 No.lu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonu kadrosunda görevli olduğu, 22.06.2013 tarihinde Acil Tıp Teknisyesi olarak görev yapmakta iken İl Ambulans Servisi Komuta Kontrol Merkezi tarafından saat 16.02’de Bergama-Dikili istikametinde meydana gelen çoklu trafik kazası vakasına yönlendirildiği, ambulans ekibinin Bergama Adnan Menderes Bulvarı Adliye Lojmanları kavşağında maddi hasarlı trafik kazası yapmış olması nedeniyle görevlendirildikleri vakaya başka bir ekibin gönderildiği,
Soruşturma ve kovuşturma aşamasında sanık hakkında soruşturma izni alınmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Katılan ... kollukta; olay günü sevk ve idaresindeki araç ile ön koltukta eşi katılan ... ve arka koltukta 2007 doğumlu oğlu katılan ... bulunduğu hâlde Adnan Menderes Bulvarında seyir hâlinde bulunduğunu, yeşil ışık kendisine yanarken yola çıktığı sırada ... istikametinden gelen bir aracın kırmızı ışıkta geçtiğini, kendisinin de bu nedenle yavaşladığını, bu sırada aynı istikametten gelen sanığın idaresindeki ambulansın aracına çarptığını, olay nedeniyle kendisinin ve oğlunun yaralandığını, kaza anında ambulansın sirenlerinin çalmadığını, şikâyetçi olduğunu,
Mahkemede; kendisine yeşil ışık yandığı için ana yola çıkmak amacıyla hareket ettiği sırada aracının yola çıkması üzerine ambulansın birden sirenlerini açtığını, sireni duyunca karşıya geçmek için gaza bastığını ancak bu esnada çarpışmanın gerçekleştiğini,
Katılan ...; eşi olan katılan ..."nın kullandığı aracın içerisinde oğlu katılan ... ile birlikte bulunduğunu, sanığın kullandığı ambulansın araçlarına çarptığını, olay gerçekleşmeden önce ambulansın sireninin çalmadığını, kendilerinin yola çıktıkları anda sirenin çalmaya başladığını,
Tanık... keşif sırasında alınan beyanında; katılanların içinde olduğu aracın 100. Yıl İlköğretim Okulu bahçesi önündeki ışıklarda, kendisinin de aracıyla bu aracın arkasında, Adliye Lojmanları önündeki ışıkta ise bir kamyonun durduğunu, kendilerine yeşil ışık yandığında katılanın aracının hareket ettiğini, bu sırada kavşaktaki ambulansın araca çarptığını, siren sesi duymadığını,
Tanık ...; toplu trafik kazası ihbarı üzerine ...’tan ambulansla kaza mahalline doğru hareket ettiklerini, aracı şoför olan sanığın kullandığını, kendisinin ve sağlık personeli olan ...’in araç içinde bulunduklarını, Bergama Hastanesindeki kavşağa geldikten sonra ambulansın sirenini açtıklarını, kaza gerçekleşinceye kadar da sirenin açık olduğunu, Adliye Lojmanlarının bulunduğu kavşağa geldiklerinde sol şeridin ambulansın geçişi için açıldığını, kendilerinin bulunduğu tarafa kırmızı ışık yandığını, sirenler açık hâlde kontrollü bir şekilde hızlarını da azaltarak kavşaktan geçtikleri sırada Adliye Lojmanlarından çıkan aracın bulundukları ambulansın sağ ön tarafına çarptığını,
Tanık ...; Dikili’de meydana gelen kaza olayı nedeniyle ambulansla olaya müdahale etmek üzere yola çıktıklarını, ambulansta üç kişi olduklarını, Bergama’ya girdiklerinde ambulansın sirenlerini açtıklarını, Adliye Lojmanlarının olduğu kavşakta sol şeridin ambulansın geçmesi için açıldığını, kendilerine kırmızı ışık yanarken sağ taraftan bir aracın ambulansın sağ ön tarafına çarptığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık ...; ... 112 İstasyon Amirliğinde ambulans şoförü olarak çalıştığını, olay günü saat 16.20 sıralarında Dikili’de meydana gelen trafik kazasına müdahale edilmesi için ambulansın tepe lambaları ve sirenleri çalışır vaziyette seyir hâlinde bulunduğu sırada Bergama ilçesindeki Adliye Lojmanları kavşağındaki ışıklardan geçerken yol üstünlüğünden dolayı diğer araçların sol şeridi açtıklarını, bu sırada katılanın idaresindeki aracın önüne çıktığını ve bu araca kullandığı ambulansın sağ ön tarafı ile çarptığını savunmuştur.
11.05.2000 tarihli ve 24046 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Acil Sağlık Hizmetler Yönetmeliği"nin 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı; acil sağlık hizmetlerinin yurt sathında eşit, ulaşılabilir, kaliteli, süratli ve verimli olarak yürütülmesini sağlamak maksadıyla, sağlık hizmeti sunan ve sağlık hizmeti ile ilgili olan bütün kurum ve kuruluşların uymakla mükellef oldukları esaslar ile bu kuruluşlar arasında koordinasyon temin edilmesine ve Bakanlık tarafından yürütülecek olan acil sağlık hizmetlerinin sevk ve idaresine dair usul ve esasları belirlemektir.” şeklindeki düzenlemeyle Yönetmelik"in amacı açıklanmış, 2. maddesinde; “Bu Yönetmelik, Millî Savunma Bakanlığı hariç olmak üzere acil sağlık hizmeti sunan ve bu hizmetin sunulması ile ilgili olan bütün kamu kurum ve kuruluşlarını, özel hukuk tüzel kişilerini ve gerçek kişileri ve bunlar tarafından kurulan sağlık kurum ve kuruluşlarını ve bunların hizmetle ilgili olan bütün faaliyetlerini kapsar.” biçimindeki düzenlemeyle de kapsamı tespit edilmiş, "Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin “n” bendinde de (Değişik RG 24.03.2004-25412) ekip; “Hastaya veya yaralıya gerekli tıbbi müdahalede bulunmak, olay yerinde gerekli tedbirleri almak üzere görevlendirilen; acil sağlık hizmetleri konusunda eğitim almış sağlık personeli ile şoförü” şeklinde belirtilmiştir.
07.12.2006 tarihli ve 26369 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Ambulanslar ve Acil Sağlık Araçları ile Ambulans Hizmetleri Yönetmeliği"nin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde şoför; "Kullanacağı araca uygun sürücü belgesine sahip, temel ilkyardım eğitimi sertifikası almış personel” olarak belirtilmiş, Sağlık Hizmetlerinin Yürütülmesi Hakkında Yönerge"nin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde birinci basamak tedavi hizmetleri ise; "Hastaların evde ve ayakta tedavileridir. Bu hizmetler esas olarak yataksız sağlık kuruluşlarında ve koruyucu hizmetlerle birarada verilir.” şeklinde tanımlanmıştır.
Öte yandan memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yargılanmasına ilişkin usuller, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde; "Bu Kanunun amacı, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikeri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektir", 2. maddesinde; “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır.
Görevleri ve sıfatları sebebiyle özel soruşturma ve kovuşturma usullerine tabi olanlara ilişkin kanun hükümleri ile suçun niteliği yönünden kanunlarda gösterilen soruşturma ve kovuşturma usullerine ilişkin hükümler saklıdır.
Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali genel hükümlere tabidir.
Disiplin hükümleri saklıdır.
765 sayılı Türk Ceza Kanununun 243 ve 245 inci maddeleri ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 154 üncü maddesinin dördüncü fıkrası kapsamında açılacak soruşturma ve kovuşturmalarda bu Kanun hükümleri uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
765 sayılı TCK’nın uygulaması yönünden kimlerin memur sayılacağı, anılan Kanun’un 279. maddesinde hüküm altına alınmış, belirtilen maddenin birinci fıkrasında iki bent hâlinde yapılan düzenlemeyle “kamu görevi” yapanlar, aynı maddenin ikinci fıkrasında iki bent hâlinde yapılan düzenlemeyle de “kamu hizmeti” yapanlar şeklinde bir ayırıma yer verilmiştir. Bu düzenleme ile “kamu görevi” yapanların Ceza Kanunu uygulamasında memur sayılacakları, buna karşın “kamu hizmeti” yapanların “memur” sayılmayacakları ilke olarak benimsenmiştir.
5237 sayılı TCK’da ise, 765 sayılı TCK’nın uygulamasında duraksamalara neden olan “kamu görevi” ve “kamu hizmeti” gibi ikili ayırımı reddeden görüş benimsenerek, 765 sayılı TCK’daki “memur” tanımının doğurduğu sakıncaları gidermek amacıyla, memur kavramını da kapsayacak biçimde “kamu görevlisi” tanımına yer verilmiş, 5237 sayılı TCK’nın 6. maddesinin 1. fıkrasının ( c ) bendinde; “Kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi” denilmek suretiyle de “kamu görevlisi”nin tanımı yapılmıştır. Yapılan bu tanıma göre, kişinin kamu görevlisi sayılması için aranacak ölçüt, görülen işin bir kamusal faaliyet olmasıdır.
Yapılan yeni tanıma göre, kişinin kamu görevlisi sayılması için aranacak yegâne ölçüt, gördüğü işin bir kamusal faaliyet olmasıdır.
Kamusal faaliyet de, anılan maddenin gerekçesinde; "Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş olan usullere göre verilmiş olan bir siyasal kararla, bir hizmetin kamu adına yürütülmesidir." şeklinde tanımlanmış ve “Kamusal bir faaliyetin yürütülmesinin ihaleye dayalı olarak özel hukuk tüzel kişilerince üstlenilmesi durumunda, bu kişilerin kamu görevlisi sayılmayacağı” belirtilmiştir.
Ayrıca kamuya ait yetki ve gücü kullanacak organların bu kamusal faaliyetlerine genel idare esaslarına göre katılan ve yardım edenlerin de "kamu görevi" yaptıklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Bu nedenle; 5237 sayılı TCK"nın 6. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendindeki "kamu görevlisi" tanımında yer alan "katılan kişi" ibaresi ile, madde gerekçesinde yer alan "kamusal faaliyet" açılımından hareketle, bir kimsenin Ceza Kanunu uygulamasında "kamu görevlisi", yapılan faaliyetin de "kamusal faaliyet" sayılabilmesi için, kamu adına yürütülen bir hizmetin bulunması, bunun da Anayasa ve kanunlarda belirlenmiş usullere göre verilmiş bir siyasal karara dayalı olması ve ayrıca faaliyetin kamuya ait güç ve yetkilerin kullanılması suretiyle gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan Ceza Kanunu bakımından kamu görevlisi sayılan her kişinin 4483 sayılı Kanun kapsamında ceza kovuşturmasında da kamu görevlisi (memur) sayılmasına imkân yoktur. Zira Ceza Kanunu’nun kamu görevlisi saydığı kişiler devlet veya kamu kuruluşu çalışanı olabileceği gibi devlete veya böyle bir kuruluşa bağlı olmadan çalışan kimseler de olabilir. Örneğin, 5237 sayılı TCK"nın, "kamu görevlisi" kavramının tanımının yapıldığı 6. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinin gerekçesinde belirtildiği üzere tanıklar, tanıklık faaliyeti kapsamında kamu görevlisi sayıldıkları hâlde, bu kişiler hakkındaki ceza soruşturma ve kovuşturması 4483 sayılı Kanun"a göre yapılmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sağlık Bakanlığının gerek merkez gerekse taşra teşkilatında ambulans şoförlüğü yapma şeklinde sunulan hizmetler, birinci basamak acil yardım ve tedavi sağlık hizmetleri olup, Bakanlığın acil yardım şeklindeki hizmetlerini, ambulans şoförünün de dahil olduğu personel eliyle yürütmesi, bu hizmetlerin niteliği itibarıyla süreklilik arz etmesi, kişilerin sağlığı yönünden vazgeçilmez, ertelenemez ve ikame edilemez olması, ambulans şoförlerinin bu hizmetleri belirli bir eğitimden geçerek, kapsamlı ve devamlı olarak, tam gün çalışma esasına göre sunmaları, bu hizmetlerin ücretsiz olarak verilmesinin ve bir başka kişinin ambulans şoförlüğü hizmetini üstlenmesinin mümkün bulunmaması, bu görevin sadece bu konuda görevlendirilen kişilerce yerine getiriliyor olması, birinci basamakta gerçekleştirilmesi gereken her türlü nakil işlerinin bu kişilerce yerine getirilmesi, bu hizmetlerin yerine getirilmesi sırasında düzenlenen tüm kayıt, evrak ve belgelerin resmî kayıt ve evrak niteliğinde olması, ambulans şoförlerinin mevzuat ve genel idare esaslarına göre hizmet görme ve diğer konularda Bakanlık, ilgili mülki idare ve sağlık idaresinin denetimine tabi olmaları, genel idare esaslarına göre atanmaları ve görev sebebiyle işledikleri veya kendilerine karşı işlenen suçlarda devlet memuru gibi kabul edilmeleri ile incelemeye konu olay üzerinde bu hususun İzmir Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 06.03.2014 tarihli yazısı ile de belirtilmesi hep birlikte gözetildiğinde; anılan görevlerin Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler olduğu kabul edilmelidir.
Bu nedenle, ... 1 No.lu Acil Sağlık Hizmetleri İstasyonunda acil tıp teknisyeni kadrosunda bulunan ve suç tarihinde de kazaya karışan ambulansın şoförü olarak görevlendirilen sanığın kamu görevlisi olduğu ve CMK’nın 2/1-j maddesinde tanımı yapılan suçüstü hâli olarak kabulü mümkün bulunmayan bir kamusal faaliyetin yürütümü sırasındaki inceleme konusu eyleminden dolayı yargılanabilmesi için 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ilgili merciden izin alınması zorunludur.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın inceleme konusu eyleminden dolayı yargılanabilmesi için 4483 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ilgili merciden izin alınmasının gerekmediği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Ulaşılan bu sonuç karşısında diğer uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bergama 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.04.2016 tarihli ve 531-171 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığın, 4483 sayılı Kanun’a göre görevi sebebiyle görevi sırasında işlediği suçtan dolayı izin alınması gerektiğiinden bahisle eksik inceleme dayalı hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 25.02.2021 tarihinde yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk sağlanamadığından, 11.03.2021 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.