Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/14898
Karar No: 2013/15966

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/14898 Esas 2013/15966 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2013/14898 E.  ,  2013/15966 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : KADİRLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 01/12/2011
    NUMARASI : 2007/313-2011/569

    Yanlar arasında birleştirilerek görülen elatmanın  önlenmesi, ecrimisil davası sonunda, yerel mahkemece  davanın kısmen  kabulüne  ilişkin olarak verilen karar  davalılardan M.A. S., N. temiz,M.K.  tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 15.11.2013 Cuma  günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden  davalı  M. K.vekili Avukat M.Ç.k ile  temyiz edilen davacılar G. G.H. vd. vekili Avukat A. N. geldiler, davetiye  tebliğine  rağmen  diğer  temyiz  eden  davalı  M. A. S.   vekili  Avukat, davalı  N.T.  vk. Avukat, temyiz  edilen davacı  C.K. vd. vk. Avukat, davalılardan  Ö.L. K.  vd. vekili Avukat, davalı  G.K., davalı  İ.S., M. T.,E. T.,O. S. gelmediler,yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Asıl ve birleşen davalar, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, 2007/313 Esas sayılı elatmanın önlenmesi istemli davada davacı B. N."nın davasının  feragat nedeniyle  reddine, davacı C.K.bakımından  davanın kısmen kabulüne, 2008/32 Esas sayılı davacı C.. K.. tarafından açılan ecrimisil istemli davanın açılmamış sayılmasına, birleşen 2008/50 Esas sayılı elatmanın önlenmesi istemli davada ise; davalılar O. Ç., M. A. S., M. K.ve N. T. aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm birleşen 2008/50 Esas sayılı dava dosyasının davalıları M.A.S., M.. K. ve N.T. tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; dava konusu 100 parsel sayılı taşınmazın, davacılar, davalılardan M.A.S., M. K., N. T. ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davalılardan O.. Ç.in kayıtla bir ilgisinin bulunmadığı, tarla niteliğinde olan çekişmeli taşınmazın davalılar ve bir kısım paydaşlar tarafından tarım yapmak suretiyle kullanıldığı, davacıların kullanabileceği bir yerin bulunmadığı görülmektedir.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Medeni Kanunun 706., Borçlar Kanununun 2l3., (6098  sayılı Türk  Borçlar  Kanununun 237.) Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz.  Ne varki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " ahde vefa" kuralının yanında Türk Medeni  Kanununun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup- olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup- oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi Türk  Medeni Kanununun  müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olayda belirlenen olgular yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde,dava konusu taşınmazın paylı mülkiyete tabi olduğu, tüm paydaşları bağlayan harici taksim sözleşmesi ve fiili kullanım biçiminin oluşmadığı, davalıların çekişmeli taşınmazı dava dışı bir kısım paydaşla birlikte tarım yapmak suretiyle tasarruf ettikleri, davacının taşınmazda kullandığı bir bölümün bulunmadığı, davacı bakımından intifadan men koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmaktadır. Nitekim bu husus mahkemenin de kabulündedir.                                                        
    Hal böyle olunca; çekişmeye konu 100 parsel bakımından paya vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere "davacının payına tekabül eden yüzölçümleri belirlenmek suretiyle" elatmanın önlenmesine şeklinde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığı gibi buna bağlı olarak davalıların müdahale ettikleri alan gözetilmek suretiyle sorumlu tutulmaları gereken yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin ayrı ayrı belirlenmesi, bu arada davalılardan M.A.S.nın kabul beyanı dikkate alınarak yargılama giderlerinden sayılan harç bakımından Harçlar Kanunu"nun 22. maddesi ve avukatlık ücreti bakımından Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi dikkate alınarak  karar verilmesi gerekirken  yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalılardan M.A. S., M.K.ve N. T."in temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2012 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 990.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenlerden alınmasına,  15.11.2013  tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 


                       

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi