10. Hukuk Dairesi 2014/25442 E. , 2015/1176 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
İstem, davalı işverenlere ait işyerinde 01.11.1989-13.11.1991 tarihleri arasında hizmet akdine tabi olarak geçen ve davalı Kuruma bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespitine ilişkindir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesinde, yönetmelikle belirlenen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları, Kurumca saptanamayan sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilâm ile kanıtlayabildikleri takdirde, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayılarının göz önünde bulundurulacağı açıklanmış olup anlaşılacağı üzere çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden bu maddeyle getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Buna göre; ilgili kişi hakkında işe giriş bildirgesi düzenlenmediği, düzenlenmesine karşın yasal hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, sigortalılık bildirimini içeren dönemsel sigorta primleri bordrosunun/aylık prim ve hizmet belgesinin hazırlanmadığı veya anılan süre içerisinde Kuruma teslim edilmediği, sigorta priminin Kuruma yatırılmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre içerisinde yargı yoluna başvurması zorunludur. Bununla birlikte önemle vurgulanmalıdır ki değinilen kuralın tek istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, Kuruma aktarılmasa dahi işveren tarafından ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapılması olgusudur. Bir başka anlatımla, sözü edilen niteliğe sahip işyerinde çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin de belgelere dayandırılması asıl olduğundan, yukarıda açıklanan durumların hiçbiri gerçekleşmemiş olsa da Kuruma aktarılmamasına karşın işverence ilgiliye ödenen ücret/maaş üzerinden sigorta primi kesintisi yapıldığı takdirde
hak düşürücü süreye ilişkin hüküm uygulanamaz. Belirtilmelidir ki, uygulama yapılırken, hizmetin ara vermeksizin kesintisiz gerçekleştiği durumlarda, çalışmanın sona erdiği (işten çıkış yapıldığı) yılın sonuna karşılık gelen 31 Aralık gününden başlayarak 5 yıllık sürenin hesaplanması gerekmektedir.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; her ne kadar davacının sunduğu belgelere göre, Kurum görevlilerince yapılan denetimde 15.08.1999 tarihli tutanak ile davacının 01.11.1989 tarihinden itibaren çalışmakta olduğu yönünde saptama yapılmış ise de, bu denetimin 5 yıllık hak düşürücü süreyi kesmesi için Kurum tarafından resen düzenlenen işe giriş bildirgesi veya dönemsel sigorta primleri bordrosu işverene ilgili döneme ilişkin prim tahakkuk ettirilmesi gibi işlemlerle çalışmanın Kurum kayıtlarına geçirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle Mahkemece 15.08.1999 tarihli denetime ilişkin belgelerin tamamını getirtilerek, Kurum tarafından denetim sonrası tespit edilen çalışmanın tesciline yönelik re’sen yapılmış bir işlem olup olmadığı Kurumdan sorularak, hak düşürücü süreyi kesen sebeplerin mevcut olup olmadığı yöntemince saptandıktan ve buna göre hak düşürücü süre uygulaması irdelendikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de, davalı işverenin gerçek temsilcisinin kim olduğu belirlendikten sonra davalı işverenin davada bu kişi ile temsil ettirilmesinin sağlanması ve ayrıca hükümde işveren aleyhine bir tespite yer verildiğinde de bu tespitten davalı işverenin adına Apartman Yönetimi Kat Malikleri Kurulu’nun sorumlu tutulması gerekirken, eksik araştırma sonucu, harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden davalı.....adına temsilci Ömer Durmaz’ın doğrudan sorumlu olduğu anlaşılacak şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.