Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/348
Karar No: 2021/4397

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2020/348 Esas 2021/4397 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Tapu iptali ve tescil davası sonucunda mahkeme, davanın kabulüne karar verdi. Davalı, Bölge Adliye Mahkemesi'ne istinaf başvurusunda bulundu ve harç ve vekalet ücreti yönünden düzeltme yapılarak davanın kabulüne karar verildi. Temyiz eden davalı vekili duruşmaya katıldı ancak davacılar vekilleri gelmedi. Davacılar, mirasbırakanın taşınmazını mirastan mal kaçırma amacıyla davalıya satış yoluyla devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının miras payları oranında iptalini ve adlarına tescilini istediler. Davalı, mirasbırakanın mal kaçırma kasti olmadığını ve satış bedelini elden ödediğini belirterek davanın reddini savundu. İlk derece mahkemesi tapu iptaline karar verdi ancak Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırarak davanın kabulüne hükmetti. Mahkeme, muris muvazaası hukuksal nedenine dayanarak miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine karar verdi. Kararın bozulması talebiyle yapılan temyiz itirazları kabul edildi ve kararın reddine hükmedildi. Kanun maddeleri ise Türk Medeni Kanunu'nun 706. maddesi, Türk Borçlar Kanunu'nun 237. maddesi ile Tapu Kanunu'nun 26. maddesidir.
1. Hukuk Dairesi         2020/348 E.  ,  2021/4397 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, davalının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince harç ve vekalet ücreti yönünden düzeltilerek davanın kabulüne ilişkin verilen karar, davalı tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 21/09/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Avukat ... geldi davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... v.d. vekili avukat gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakan anneleri ...’ın 205 parsel sayılı en değerli taşınmazını mirastan mal kaçırma amacıyla davalı oğluna satış suretiyle devrettiğini, ayrıca temlik tarihi itibarıyla mirasbırakanın fiil ehliyetini haiz olmadığını, diğer yandan taşınmaz satmaya ihtiyacı olmadığı gibi davalının da alım gücü olmadığını ileri sürerek davalı adına olan tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
    Davalı, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket etmediğini, mal varlığını mirasçıları arasında vasiyetname tanzim etmek suretiyle paylaştırdığını, mirasbırakana sağlığında maddi ve manevi destekte bulunması nedeniyle çekişmeli taşınmazın minnet duygusuyla düşük bir bedelle adına devredildiğini, satış bedelini elden ödediğini ve temlik harici terekenin bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
    İlk derece mahkemesince, temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalının yaptığı istinaf başvurusu, ... Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından harç ve vekalet ücretine hasren kabul edilerek; ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ...’ın 205 parsel sayılı taşınmazını 12.09.2012 tarihinde satış suretiyle davalı oğlu Mehmet’e devrettiği, ardından ... 2. Noterliğince düzenlenen 03.02.2015 tarihli vasiyetname ile dava dışı 200, 217, 1665, 1670, 2151, 157 ada 65 ve 51 parsel sayılı taşınmazlarını tüm mirasçıları arasında paylaştırdığı, anılan vasiyetnamede çekişmeli 205 parsel sayılı taşınmazın satılarak bedelinin alındığına da yer verildiği, mirasbırakanın 18.06.2016 tarihinde ölümü ile geriye mirasçı olarak davacı kızları Ayşe, Kadriye, davalı oğlu Mehmet ve dava dışı çocukları ...ve...’yı bıraktığı, davacılar tarafından ... 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/512 Esas sayılı dosyası üzerinden ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı olarak vasiyetnamenin iptali ve tenkis istekli dava açıldığı, mahkemece eldeki davanın bekletici mesele yapıldığı, mirasbırakan adına temlik harici altı parça taşınmaz ve ayrıca ölü eşinden kalan taşınmazlar, alınan bilirkişi raporundan çekişmeli taşınmazın üzerindeki zirai muhdesatlarla birlikte dava tarihindeki değerinin 174.667,57 TL olduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan TMK"nın 6. ve HMK"nın 190. maddesi hükümleri gereğince davacı, temlikin mal kaçırma amacıyla yapıldığını ispat ile yükümlüdür.
    Somut olaya gelince; her ne kadar ilk derece mahkemesi ve bölge adliye mahkemesi tarafından mirasbırakanın mal kaçırma kastıyla hareket ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de; mirasbırakanın noterlikçe düzenlenen resmi vasiyetnamede davacı kızlarına da taşınmazlar vasiyet ettiği, kız çocuklarını ayırdığı konusunda delil bulunmadığı, diğer yandan davalı tanıkları olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde mirasçı sıfatıyla taşınmazdan pay alabilecek mirasçılardan ...ve...’nın beyanlarından mirasbırakanın taşınmazı davalıya devrettikten sonra aldığı satış bedelini çocukları arasında paylaştırdığı anlaşılmaktadır.
    O halde, mirasbırakanın mal kaçırma kastı ile hareket ettiği iddiasının davacı tarafça ispatlandığını söyleyebilme imkanı yoktur.
    Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalının yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 371/1-a maddesi gereğince ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK"nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/09/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.








    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi