15. Hukuk Dairesi 2018/638 E. , 2018/2674 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... geldi. Davalı vekili ve feri müdahiller vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davacı avukatı dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinin bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminat talebinden ibarettir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili, davacı şirket ile davalı arasında davalının da maliki olduğu ... ilçesi, ... Mah. 1152 ada, 18 parsel nolu taşınmaz üzerine kat karşılığı inşaat yapmak maksadı ile anlaştıklarını, davalının şehir dışında bulunması nedeni ile davalı kardeşi ve aynı zamanda vekili olan .....ile önce 10.03.2009 tarihli ön protokol imzalanıp, akabinde ise ... 22. Noterliği"nin 17.03.2009 tarih ve 4201 yevmiye nolu kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca davalıya ait arsa üzerine 5 katlı ve 5 daireli bina yapılarak 5 nolu bağımsız bölümün davalıya verileceği konusunda taraflar arasında akdedilen ön protokolün 16. maddesi uyarınca davacıya verilmesi gereken vekâletnameler verilmediğini, davacının vekil ile yaptığı şifahi görüşmeler sonuçsuz kaldığından ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu taşınmazın 04.06.2009 tarihinde davalı vekili tarafından ... isimli kişiye davacı şirketi zarara uğratmak maksadı ile muvazaalı olarak satıldığını öğrendiklerini, kendisine düşen tüm yükümlülükler fazlasıyla yerine getiren davacının zarara
uğradığını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 TL tazminatın 04.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı iş sahibi vekili; sözleşme gereğince inşaat projesi üç ay içinde çizilerek tasdik edilmesi gerekirken tasdik ettirilmediğini, davacı tarafın vekâletname verilmesini talep etmediğini, satış tarihine kadar Belediye nezdinde hiç bir çalışmasının olmadığını, mal sahibine daire seçiminden sonra verilmesi gereken 30.000,00 TL"yi vermediğini ve hiç bir masraf yapmadığını, davacı müteahhitin kendisine düşen vazifeleri yapmadığından masraf talep etmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olup, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, kararın davacı vekillerince temyizi üzerine o dönemde görevli bulunan Yüksek 23. Hukuk Dairesi"nin 10.03.2015 tarih, 2014/7006 Esas, 2015/1518 Karar sayılı ilâmı karar bozulmuş ve mahkemece yeniden yapılan yargılamanın 01.07.2015 tarihli celsesinde bozmaya uyma kararı verilmiş ve 04.04.2016 tarih, 2015/156 Esas, 2016/141 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan ve zaman bakımından uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK"nın 179/5. maddesinde dava dilekçesinde bulunması gereken unsurlar sayılırken dava dilekçesinin diğer unsurları yanında açık bir şekilde talep sonucunu da içermesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Nitekim karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 119/ğ maddesinde de aynı hüküm korunmuştur. Gerçekten de talep sonucu dava dilekçesinin en önemli unsurudur. Talep sonucunu içermeyen bir dilekçe dava dilekçesi olarak nitelendirilemez. Zira, mahkemelerde dava dilekçesinin talep sonucuna göre hüküm kurmak durumundadır. Bu nedenlerle dava dilekçesinin en önemli unsuru olan talep sonucu açık olmalı, hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde davacının mahkemeden hangi konuda hukuki koruma istediğini açıkça belirtmelidir. Talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkeme, talep sonucunu 1086 sayılı HUMK"nın 75 ve 6100 sayılı HMK"nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalıdır. Hakimin davayı aydınlatma ödevi hakim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır.
Öte yandan, bozmadan sonra çıkan 06.05.2016 tarih, 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararına göre halen yürürlükte olan bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına dair 04.02.1948 tarih, 1944/10 Esas, 1948/3 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararının değiştirilmesine gerek bulunmadığına karar verildiğinden, bozmadan sonra ıslah yapılamayacağının kabul edilmesi zorunludur.
Bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece bozmaya uyularak karar verilmiş ise de; davacının talep sonucu açık olmayıp dava açarken 10.000,00 TL talep edilmiş ancak bu talebin hangi zarar kalemlerine ilişkin olduğu
açıklanmamıştır. Mahkemece talep sonucu 1086 sayılı HUMK"nın 75 ve 6100 sayılı HMK"nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırmalı ve bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı nazara alınarak ıslahla artırılan miktara yönelik talebin reddine karar verilmek suretiyle hüküm kurulması açısından kararın bozulması gerekmiştir.
Bozma sebebine göre sair temyiz itirazları incelenmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 25.06.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.