8. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/4724 Karar No: 2011/2005 Karar Tarihi: 07.04.2011
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/4724 Esas 2011/2005 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, mera olarak sınırlandırılan dava konusu taşınmazın sınırlandırılmasının iptali ve tapuya tescil edilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili ise, mera niteliğindeki taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkeme, dava konusu taşınmazın aynı çalışma alanında belgesizden kazanılan taşınmazlardan daha fazla olduğu için davanın reddine karar vermiştir. Ancak, tapuda kayıtlı olan taşınmazların tespit ve tescil kayıtları incelenmemiş ve yanlış hesaplama yapılmıştır. Kararın bozulması ve dosyanın yeniden incelenmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Kanun maddeleri olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. maddesi ve TMK’nun 713. maddesi açıklanmıştır.
8. Hukuk Dairesi 2010/4724 E. , 2011/2005 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Sınırlandırılmanın iptali ve tescil
... ile Hazine ve ... aralarındaki sınırlandırılmanın iptali ve tescil davasının reddine dair Oğuzeli Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 10.06.2010 gün ve 17/86 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR
Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak mera olarak sınırlandırılan dava konusu 1122 sayılı parselin sınırlandırılmasının iptali ile özel mülk niteliğiyle adına tapu siciline tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili, mera niteliğindeki taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davacı adına aynı çalışma alanında zilyetlik yoluyla belgesizden 209.150 m2 taşınmazın tespit ve tescil edildiği, kanunda belirtilen limitin aşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, herhangi bir belgeye dayanmaksızın salt kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle mera olarak sınırlandırılan 1122 sayılı parselin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14 ve TMK.nun 713.maddeleri uyarınca sınırlandırılmasının iptali ile tapuya tescili isteğine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Ziraat Yüksek Mühendisi Yasemin Hızarcı tarafından düzenlenen 22.12.2008 günlü bilirkişi raporuna göre dava konusu taşınmaz kuru toprak niteliğinde olduğundan davacının aynı çalışma alanında (Direkli Köyü) kanunda belirtilen belgelerden birine dayanılmaksızın salt zilyetlik yoluyla kazanabileceği miktar 100 dönümdür. Oğuzeli Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 14.5.2010 günlü yazısında davacı adına belgesiz olarak aynı köyde 145, 179, 188, 197, 213, 256, 263, 388 ve 461 parsel sayılı taşınmazların tescil edildiği bildirilerek ekinde tapu ve kadastro tutanakları gönderilmişse de; 145, 179, 188, 197, 213, 256 ve 263 sayılı parsellerin 1938 tarih 145 ila 160 tahrir numaralı vergi kayıtları uygulanarak davacı adına tespit ve tescil edildiği, yalnızca toplam yüzölçümü 26.700 m2 olan 388 ve 461 parsellerin herhangi belge uygulanmaksızın davacı adına zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edildiği anlaşılmıştır. Bu belirlemeye göre davacının aynı çalışma alanında 73.300 m2 daha taşınmazı belgesiz olarak salt zilyetlik yoluyla edinme hakkı bulunmaktadır. Ne var ki; mahkemece yanlışa düşülerek yukarıda tarih ve numaraları yazılı vergi kayıtları uyarınca davacı adına tescil edilen taşınmazlar da belgesiz olarak hesaplanmıştır. Bundan ayrı, 202 ve 205 parsellerinde tapuda davacı adına kayıtlı olduğu bildirildiği halde tapu kayıtları istenmemiştir. Mahkemece, bu tapu kayıtları varsa kadastro tutanakları veya tescillerine esas belgeler dosya arasına getirtilerek davacı adına belgeye dayanmaksızın yapılan taşınmazların miktarının hesabında gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra dosya içeriği, toplanan deliller tartışılıp değerlendirilerek istek hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 07.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.