Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/6897
Karar No: 2014/10227

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/6897 Esas 2014/10227 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/6897 E.  ,  2014/10227 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
    Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 08/10/2013 gün ve 2013/7498 - 2013/9014 sayılı ilâmıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Kadastro sırasında, Kocaaliler Köyü 110 ada 291 parsel sayılı 6336,50 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, ham toprak niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiştir.
    Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak 101 ada 291 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin iptali ile kendi adına tescili istemiyle dava açmıştır.
    Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı ... ve Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edilen hüküm, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 11/11/2005 gün ve 2005/10831 E.-2005/10697 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile uzman bilirkişi raporu çeliştiği halde bu çelişkinin giderilmesine çalışılmamış, uzman ziraat mühendisinin kendi içinde çelişkili bulunan raporuna değer verilmek suretiyle hüküm kurulmuştur. Doğru sonuca varılabilmesi için taşınmazın kuzeyinde ormanlık alanın bulunduğu da nazara alınarak, orman kadastrosunun yapılıp yapılmadığı, orman kadastrosu yapılmış ise bölgeyle ilgili orman tahdit harita ve mazbataları, yapılmamış ise amenajman planı, hava fotoğrafları ve memleket haritası getirilip, mahallinde yerel ve uzman bilirkişiler huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında ziraatçı ve ormancı bilirkişiler marifetiyle, orman tahdit haritası ve mazbataları şayet tahdit haritası yok ise amenajman planı, memleket haritası ve hava fotoğrafları uygulanıp, dava konusu taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan, imar ve ihyaya konu olabilen yerlerden olup olmadığı, kim tarafından ne kadar süreden beri tasarruf edildiği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerinde yazılı şartların davacı yararına gerçekleşip gerçekleşmediği tümüyle saptandıktan sonra toplanan deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar verilmeli..." denilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, 110 ada 291 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın davacı ... adına tesciline karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine hüküm Dairece onanmış; davalı Hazine vekili bu kez kararın düzeltilmesini istemiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 3402 sayılı Kanuna esas olmak üzere 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 22/11/2004-22/12/2004 tarihleri arasında ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması ile 3402 sayılı Kanuna göre yapılıp 22/11/2004 - 22/12/2004 tarihleri arasında ilân edilen arazi kadastrosu vardır.
    Mahkemece, dava konusu taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazlardan olmadığı ve davacı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki; Ziraat Mühendisi Talip Karaman tarafından düzenlenen 16.09.2010 havale tarihli raporda, taşınmazın % 30-35 eğimli, keşif tarihi itibariyle sürüm yapılmadığı, üzerinde 4 adedi armut, aşılı olmak üzere 9 adet ahlat ağacı bulunduğu ve taşınmazın tarım arazisi vasfında olduğu ifade edilmiştir. Bozma öncesi keşifte görev alan ziraatçı bilirkişi ise eğiminin % 35-50 olduğunu, üç kişilik orman bilirkişi kurulu ise taşınmazın % 30-45 eğimli olduğunu bildirmişlerdir. Taşınmazın kadastro tutanağının edinme sütunu bölümünde ise % 70 eğimli olduğu ifade edilmiştir. Mahkemece, taşınmazın eğimi konusundaki belirtilen bu çelişkiler giderilmemiş; ayrıca, keşif sırasında yerel bilirkişi ile davacı tanığı, taşınmazın imar ve ihyaya konu olup olmadığı yönünden usûlüne uygun olarak dinlenmedikleri gibi, somut olaylara dayalı olmayan gerekçesiz soyut nitelikteki sözlerden ibaret sözlere değer verilmiştir. Oysa, raporu hükme dayanak alınan ziraatçı raporunda da imar ve ihya olgusu somut olarak irdelenmemiştir. Bundan başka, komşu 110 ada 300 sayılı parsel, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/B maddesi hükmü uyarınca mera niteliği ile sınırlandırılmak suretiyle tespit edildiği halde, yine, Hazine adına ham toprak niteliğiyle tespit edilen komşu 110 ada 289, 292, 293, 294, 296, 297, 301, 302 ve 303 sayılı parseller ... Valiliği İl Tarım Müdürlüğünün 29/05/2008 tarih ve 16344 sayılı yazısı ve Tapu Müdürlüğünün 05/01/2009 tarih 8 yevmiye numarası ile tapu sayfaları kapatılarak mera niteliğiyle kamu orta malları siciline işlenmesine rağmen mahkemece mera araştırması yapılmamıştır.
    Bir yerin, kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilebilmesi için, o taşınmaz üzerinde aralıksız, çekişmesiz ve ekonomik amaca uygun bir biçimde malik sıfatıyla zilyetliğinin sürdürülmesi ve 20 yıllık kazanma süresinin dolmuş bulunması gerekir. Bu tür uyuşmazlıklarda taşınmazın niteliği, üzerinde sürdürülen zilyetliğin başlangıç ve sürecinin takdirî delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, hava fotoğrafları ve topoğrafik haritalardan yararlanmak suretiyle belirlenmesi gerekir. Ayrıca, kural olarak; mahkemece, bir yerin mera olarak kabul edilebilmesi için, taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanılmış olması ya da yetkili idari merciler tarafından mera olarak tahsis edilmiş olması gerekir. Ne var ki, bu doğrultuda yapılan araştırma ve soruşturma yukarıda belirtilen yönler itibariyle eksik ve yetersizdir.
    Hal böyle olunca; sağlıklı bir yargıya ulaşmak için, dava konusu taşınmazın bulunduğu yörede 4753 ve 5618 sayılı kanunlar gereğince mera tahsisi yapılıp yapılmadığı İl Özel İdare Müdürlüğünden sorulup saptanmalı, sözü edilen kanunlar uyarınca bölgede mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritası ve eki belgeler ile kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait (1980, 1985 ve 1990’lı yıllara ait) dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarının üretildikleri memleket haritaları ilgili yerlerden getirtilerek dosya arasına konulmalıdır. Bundan başka, ... köyü 183 ada 1, 2, 3, ve 23 sayılı parsellerin, kadastro tesbit tutanak örnekleri ve varsa bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri bulunduğu yerlerden istenerek, önceki bilirkişiler dışında, üç kişilik ziraat mühendisleri kurulu ile jeodezi veya fotogrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak bilirkişi heyetleri ile dava konusu taşınmazın bulunduğu köye komşu dava sonucunda yararı olmayan elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve tarafların aynı yöntemle göstereceği tanıklar ve tespit tutanağı bilirkişilerin tümü hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, kadastro tespit tarihinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları ve bu hava fotoğraflarından üretilen memleket haritaları incelenerek taşınmazın bu hava fotoğrafları ve memleket haritalarındaki niteliği ve taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı ve taşınmazın eğim ölçer ile eğimi ölçülerek ve memleket haritasındaki münhanilerden yararlanılarak kesin ve gerçek eğimi saptanmalı, taşınmazın değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar ve ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak tarım arazisi niteliğiyle zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulu marifetiyle taşınmazın öncesi, zirai faaliyete konu olup olmadığı hangi tarihte imar ve ihyaya başlandığı, tamamlandığı ve zilyetliğin hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü hususları özellikle irdelenmeli, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu komşu parsel tutanak ile dayanakları ve hava fotoğraflarına göre denetlenmeli, teknik bilirkişiye komşu parsellerin dayanağı kayıtların çekişmeli taşınmaz yönünü ne okuduğunu belirtir keşfi denetlemeye imkan veren kroki düzenlettirilmeli, şayet mera tahsisi yapılmış ise mera tahsis haritasının ölçeği ile kadastro paftasının ölçeği eşitlenerek arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerleri ile haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktalardan yararlanılarak her iki harita çakıştırılarak yerine uygulanmalı, bu yolla dava konusu taşınmazın mera tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, mera tahsisi yapılmamış ise dava konusu taşınmazın öncesinin bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel biçimde mera olarak kullanıp kullanılmadığı yolunda yerel bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı olaylara dayalı bilgi alınmalı, tespit tutanağı bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek keşifte saptanan yerel bilirkişi ve tanıkların beyanları arasındaki aykırılık giderilmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    Bu itibarla, yukarıda açıklandığı gibi mahkemece verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olup, kararın yukarıda belirtilen nedenler ile bozulması gerekirken, yanılma sonucu onandığı anlaşıldığından, davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin önceki onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin karar düzeltme itirazlarının KABULÜ ile Dairemizin 08/10/2013 gün ve 2013/7498 - 2013/9014 sayılı ONAMA kararı KALDIRILARAK, 17/06/2011 gün ve 2006/4-2011/55 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 04/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi