8. Hukuk Dairesi 2010/5598 E. , 2011/1992 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı ve Katılma Alacağı
Davacı-karşı davalı ... ile davalı-karşı davacı ... aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair İzmir 1. Aile Mahkemesinden verilen 22.07.2010 gün ve 575/723 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı-karşı davacı ... vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.02.2011 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden ve karşı taraftan kimse gelmediği için evrak üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı-birleşen davanın davalısı ... vekili; tarafların 5.3.1972 tarihinde evlendiklerini ve evlilik birliği içinde satın alınarak davalı eş adına kayıtlanan 42228 ada 7 parselin, 5034 ada 5 parselde bulunan 1 ve 5066 ada 18 parselde bulunan 4 nolu bağımsız bölümler ile 38124 ada 11 parsel sayılı taşınmazın edinilmesine çalışmaları karşılığında elde ettiği gelirlerle katkı sağladığını ileri sürerek dava konusu 4 parça taşınmaz için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1000 TL ve taşınmazlardan elde edilen kira gelirlerinden şimdilik 500 TL olmak üzere toplam 1500 TL alacağın davalıdan alınarak vekil edenine verilmesini istemiş ve 4.6.2010 tarihinde yaptığı ıslahla istek miktarını 67870"TL ye çıkardıklarını belirtmiş, 20.1.2010 tarihli oturumda da 42228 ada 7 parsel sayılı taşınmaza ilişkin esasen herhangi bir davalarının söz konusu olmadığını açıklamıştır.
Davalı-birleşen davanın davacısı ... vekili ise; ...’ın dava konusu olan ve vekil edeni adına kayıtlı bulunan taşınmazların edinilmesine herhangi bir katkısının bulunmadığını, çalışmalarının parçalı çalışmaya esas olduğunu ve eğer davacının bir katkısı var ise bu katkısının karşılığında kendisine 192 ada 2 parselin verildiğini belirterek davacı ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuş ve ıslah dilekçesinin kendilerine 24.6.2010 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine verdiği 30.6.2010 günlü dilekçe ile zamanaşımı definde bulunmuş; birleşen davada da, vekil edeninin kendisine ait 192 ada 2 parsel sayılı taşınmazda bulunan 14 nolu bağımsız bölümü tapuda satış olarak gösterilen işlemle ve fakat esasında bedelsiz bir biçimde ...’a devrettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla ...’a devredilen taşınmaza ilişkin olarak 2500"TL nin ..."dan alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Mahkemece; “zamanaşımı itirazının reddi ile kadının açtığı katkı payı davasının deliller, rapor dikkate alınarak 67870 TL kısmının kabulü ile söz konusu bu paranın adamdan alınıp kadına verilmesine; adamın katkı payı davasının reddine,…” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı –birleşen davanın davacısı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı- karşı davacı ..., birleşen dava dilekçesinde, davacı-karşı davalı ... adına kayıtlı bulunan 192 ada 2 parselde bulunan 14 nolu meskenin öncesinin kendisine ait bulunduğunu ve tapuda satış gibi gösterilmiş ise de; esasında bedelsiz olarak evlilik birliği içinde 16.5.1997 tarihinde Hanife’ye devredildiğini ileri sürerek bu taşınmaza ilişkin olarak alacak isteğinde bulunmaktadır. İleri sürülen bu nitelikteki bir işlemin Borçlar Kanununun 234 ve devamı maddeleri gereğince gizli bağış niteliğinde olduğu, Borçlar Kanununun 244 ve devamı maddeleri gereğince bağıştan rücu öngören usulüne uygun olarak açılmış bir dava ve istek de bulunmadığı anlaşıldığına göre, davalı – karşı davacı ... tarafından açılan davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı-birleşen davanın davacısı ... vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazlarının reddi ile; “katkı payı davasının reddine” ilişkin bulunan hüküm bölümünün ONANMASINA,
Davalı-birleşen davanın davacısı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; taraflar 5.3.1972 tarihinde evlenmiş, 24.4.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 12.11.2008 tarihinde boşanmışlardır. Başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar ise, yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; Hanife tarafından açılan davanın konusu bulunan 38124 ada 11 parsel sayılı kargir ev nitelikli taşınmazın 6.1.1995 tarihinde edinilerek davalı ... adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu bu taşınmaz 1.1.2002 tarihinden önce edinildiğine ve edinme tarihi 743 sayılı TKM’nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu döneme ilişkin bulunduğuna göre, taraflar arasındaki bu taşınmaza ilişkin uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen taşınmaza ilişkin olan böyle bir davada, daha sonra 1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 sayılı TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen dava zamanaşımına ilişkin düzenlemenin uygulanamayacağı açıktır. 1.1.2002 tarihinden önce edinildiği belirlenen taşınmaza ilişkin uyuşmazlıkta Borçlar Kanununun başka türlü hüküm mevcut olmadığı taktirde her dava için öngördüğü 10 yıllık zamanaşımı süresini öngören 125. maddesindeki düzenlemenin uygulanması gerektiği hususunda da duraksama bulunmadığından ... vekilinin bu taşınmaza ilişkin olarak dile getirdiği zamanaşımı definin dikkate alınmaması doğrudur. Sözü edilen taşınmaz bakımından 743 sayılı TKM.nin 5. maddesi yoluyla BK. nun 125. maddesi uygulanır.
Öte yandan da; Hanife tarafından açılan davanın konusunu oluşturan 5066 ada 18 parsel 4 nolu bağımsız bölüm 4.4.2006 tarihinde, 5034 ada 5 parsel 1 nolu bağımsız bölüm ise 24.4.2003 tarihinde edinilerek ... adına tapuya tescil edilmiştir. Bu iki parça taşınmaz taraflar arasında yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiş bulunduğuna göre, uyuşmazlığın bu rejim kuralları gereğince yani 4721 sayılı TMK hükümleri uyarınca çözüme kavuşturulması gerekir. Davacı-birleşen davanın davalısı Hanife dava dilekçesinde, dava konusu tüm taşınmazlara karşılık katkı payı alacağı olarak 1000 TL istemiş, alacağın sadece bir bölümünü dava etmiş ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmuş, daha sonra ıslahla alacak isteğine ilişkin miktarı 67870"TL ye çıkarmıştır. Böyle bir durumda zamanaşımı; alacağın, ancak dava dilekçesine konu edilen bölümü hakkında kesilmiş olur. Dava dilekçesinde belirtilen istek miktarı dışında kalan alacak bakımından, diğer bir ifade ile dava dışı kalan alacak bölümü açısından yapılan ıslah tarihine kadar zamanaşımı işlemeye devam eder. Taraflar arasında görülen boşanma davasının kesinleştiği 12.11.2008 tarihinden ıslah tarihi olan 4.6.2010 tarihine kadar TMK.nun 178. maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş bulunduğuna ve davalı taraf ıslah dilekçesi ile arttırılan alacak miktarı bakımından süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğuna göre; mahkemece yukarıda açıklanan olgular ile ilk istek miktarının ne olduğu ve ıslahla artırılan miktarın ne kadarının bu iki taşınmaza ilişkin bulunduğu gibi hususlar dikkate alınarak taraflar arasındaki uyuşmazlık konusunda bir karar verilmesi gerekirken dava konusu tüm taşınmazların hukuki durumları aynı imiş gibi değerlendirme yapılarak tüm taşınmazlar bakımından zamanaşımı itirazının reddi ile yazılı biçimde kadın tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı-birleşen davanın davacısı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün “ zamanaşımı itirazının reddi ile kadının açtığı katkı payı davasının deliller ve rapor dikkate alınarak 67870 TL kısmının kabulü ile söz konusu bu paranın adamdan alınıp kadına verilmesine” yönelik hüküm bölümünün HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL onama harcının peşin harçtan mahsubu ile artan 1.031,60 TL"nin istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine 07.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.