(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi 2012/2586 E. , 2012/6355 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Önalım
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar, davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, önalıma konu payın iptali ve tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu parselde hissedar olduğunu, taşınmazda hissedar olan ..."in taşınmazdaki 1/5 hissesini 13.10.2009 tarihinde 16.000 TL bedelle sattığını, satışı yeni öğrendiğini, belirterek önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Davalı vekili ise davanın süresinde açılmadığını, davacının davalının eşi ... adına hareket ettiğini, söz konusu dairenin müvekkile eşi tarafından verildiğini ancak pişman olan eşin hem bu davayı açtırdığını hem de ... Aile Mahkemesi"nde 2010/138 Esas Sayılı boşanma davası açtığını, taşınmaz üzerinde 6 katlı bina olduğunu ve taraflar arasında fiilen taksim edildiğini, her katın bir kişiye verildiğini, dairelerin birbirinden bağımsız olduğunu, önalım hakkının kullanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Önalıma konu payın bulunduğu taşınmazdan davalının 13.10.2009 tarihinde 16.000 TL bedelle 1/5 pay satın aldığı anlaşılmaktadır. Davalı arsa üzerinde 6 katlı bina olduğunu ve taraflar arasında her bir kattaki dairenin bir hissedara verilmek suretiyle paylaşıldığını ve herkesin kendi yerini kullandığını savunmuş,bu konuda dinlenilen davacı tanıkları taraflar arasında taksim olmadığını, davalının satın aldığı dairede fiilen oturduğunu diğer dairelerin hisseli olup bu dairelerde kiracı bulunduğunu ve kira bedellerini de ..."in aldığını, kira bedeli konusunda pay satan ... ile diğer hissedarlar arasında kira payları konusunda ihtilaf olduğunu beyan etmişlerdir. Davalı tanıkları ise pay satanın davalının eşi
olduğunu, kendisinin öldüğü takdirde ilk eşinden olma çocukları bakmaz diyerek bu daireyi davalıya verdiğini, dava konusu taşınmaz üzerinde 5-6 katlı bina olduğunu birinci katın ... torunu ..."e, ikinci katını oğlu ...’e, üçüncü katın kendisi adına kayıtlı olduğunu, 4.katı yani dava konusu yeri davalıya devrettiğini, dükkan ve çatı katıda olduğunu kiraları da ... tarafından alındığını ve hissedarlar arasında taksim yapıldığını beyan etmişlerdir. Mahallinde yapılan keşifte bilirkişi O. ... tarafından düzenlenen 18.8.2011 tarihli raporunda zemin kattaki iş yerinde ... adlı kiracının bulunduğu ve ... tarafından kiraya verildiği, zemin kat üzeri 1.katta kiracı ..."in ailesiyle oturduğunu ve bu katın ... tarafından kiraya verildiğini, zemin kat üzeri 2.katta ...nın oturduğu ve bu katın hisseli olup ... tarafından kiraya verildiğini, zemin kat üzeri 3.katta ...’in oturduğu, ..."in hissedar olduğu ve ... tarafından kiraya verildiği, zemin üzeri 4.katta ..."in oturduğu, çatı arası katın halen boş olduğu belirtilmiştir. ... Belediyesi"nin 10.5.2011-30.5.2011 tarihli yazılarında her bir dairenin su aboneliğinin ayrı ayrı kiracılar adına kayıtlı olduğu belirtilmiştir. Tüm dosya kapsamından pay satanın davalıya 4 nolu daireyi göstererek devrettiği ve halen her bir dairenin hissedarlar arasında fiili olarak taksim edildiği anlaşılmakla fiili taksimin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 20.04.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.