8. Hukuk Dairesi 2010/4996 E. , 2011/1976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Alaköy Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne dair Van 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.06.2010 gün ve 110/349 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, satın alma ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle dava dilekçesinde mevkii ve sınırları bildirilen 1456 parselin devamında yer alan taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, uyuşmazlık konusu taşınmazın kültür arazisi niteliği taşımadığını açıklayarak, davanın reddi ile Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... tüzel kişiliği temsilcisi yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, uyulan bozma ilamı gereğince yapılan inceleme sonucu edinim koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, teknik bilirkişinin 21.5.2010 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen 24172,95 m2 taşınmaz bölümünün davacı adına, kalan 16406,24 m2 taşınmaz bölümünün Hazine adına tesciline karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya arasında mevcut Kadastro Müdürlüğünün karşılık yazısına göre; dava konusu taşınmaz bölümü 1979 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 766 sayılı Yasanın 2.maddesine göre tespit dışı bırakılmıştır. Davanın kabulüne ve teknik bilirkişinin 20.12.2005 tarihli rapor ve krokisinde gösterilen 41206,52 m2 taşınmaz bölümünün davacı adına tesciline ilişkin ilk hüküm davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine Dairenin 1.5.2008 tarih ve 2116 Esas, 2442 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “....Davacının uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümüne komşu 1456 parseli 8.3.2005 tarihinde tapuda yapılan satış ve devirle babasından aldığı, nizalı taşınmaz bölümüne ilişkin zilyetliğin de yine babası tarafından davacıya devredildiği, TMK.nun 996. maddesi hükmüne göre babasının eklemeli zilyetlik süresinin de nazara alınması gerektiği, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi uyarınca belgesizden kazanım miktarı hesaplanırken babası adına tescil edilen taşınmazların yüzölçüm ve vasıflarının da değerlendirilmeye alınması, ayrıca nizalı taşınmaz üzerinden geçtiği bildirilen tahliye kanalının krokiye işaretletilerek, kanal bakımından da ilgili kurumlardan araştırma yapılması, yine nizalı taşınmazın doğu sınırında gösterilen Çayır deresi bakımından da jeolog bilirkişiden rapor alınarak, infaza elverişli ve ölçekli kroki düzenletilmesi, bilahare tüm dosya kapsamı nazara alınarak hüküm kurulması...” gereğine işaret edilmek suretiyle bozma sevk edilmişti.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmuş ve yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 16.12.2005 tarihli ilk keşifde hazır bulunan teknik bilirkişi Taner Düzgören 20.12.2005 tarihli rapor ve krokisinde dava konusu tapulama harici bırakılan 41206,52 m2"lik alanın tamamının tescili amaçlı kroki düzenlemiştir. Ziraat mühendisi bilirkişi Şevket Akdemir de buna göre rapor hazırlamıştır. Ziraatçı bilirkişi raporunda “... taşınmazın büyük kısmının sürülmüş olduğunu, sürülmeyen kısmın da taban arazi olup, üzerinde yonca kökleri bulunduğunu, kuru ziraat arazisi niteliğinde bulunduğunu...” açıklamıştır.
Bozma sonrası mahallinde 25.11.2008 tarihinde yapılan keşfi müteakip hazırlanan 5.12.2008 tarihli rapor ve krokide harita mühendisi bilirkişi Suat Güven taşınmazın tescili talep edilen kısmını krokide A harfiyle belirlemiş ve 7994,71 m2 olarak göstermiştir. Ziraat mühendisi bilirkişi Şeref Demir de 1.12.2008 tarihli buna göre hazırladığı raporunda niza konusu taşınmazın tam bir tarım alanı olduğunu belirtmiştir.
Mahallinde yapılan 13.5.2010 tarihli keşfi takiben ise taşınmazın tescil talep edilen bölümü teknik bilirkişiler Fuat Yarar ve Esra Yazlık tarafından 21.05.2010 tarihli rapor ve krokide yine farklı bir alan olarak gösterilmiş ve 24172,95 m2 olarak belirlenmiştir. Ziraat mühendisi Hüsamettin Ünsal ise ilk iki rapordan farklı olarak bu yerin niteliklerini “.... kısa süre önce sel baskınına maruz kaldığını belirtir sıkça su yarıklarına rastlanan, yer yer üzerinde su birikintileri bulunan, üzerinde tek ya da çok yıllık tarım yapıldığına dair hiçbir emare bulunmayan, taban suyunun yüksekliğine bağlı olarak yüzeyde su birikintileri bulunan ve suyun yüzeyde akışı ve debisi yüksek su hareketleri nedeniyle tarım yapılmasını kısmen engelleyecek yarıklar oluşan, hiçbir kültür bitkisi ihtiva etmeyen...” yer olarak belirtmiş ve rapor ekinde fotoğraflara yer vermiştir.
Dosyada mevcut yukarıda açıklanan üç keşfi müteakip verilen zirai bilirkişi raporları arasında açık çelişki bulunmaktadır. Ayrıca fen memuru bilirkişilere göre davacının tescil talep ettiği yerler de çok farklıdır. Davacının gerçek manada tescil talep ettiği ve zilyet olduğunu iddia ettiği yerin belirlenmesinde mahkemece gerekli dikkat gösterilmemiştir. Yapılacak iş, öncelikle davacının tescil talebine konu taşınmaz bölümünün belirlenmesi, sınırlarının çizilmesi ve bilahare öğretim üyesi seviyesinde teşekkül edilecek 3’lü zirai bilirkişi heyetinden önceki raporları ve çelişkileri giderecek şekilde ve taşınmazın niteliğinin kesin olarak tespitine yönelik rapor alınmasıdır.
Ayrıca, uyuşmazlık konusu taşınmazın niteliği ve zilyetlik süresinin tespitine yönelik tüm bu tereddütleri ortadan kaldırmak için hava fotoğrafları ile de inceleme yapılmalıdır. Her ne kadar mahkemece getirtilen hava fotoğrafı teknik bilirkişilerin 21.5.2010 tarihli raporları içeriğinde değerlendirilmiş ise de, incelemeye konu hava fotoğrafının tarihi itibariyle uyuşmazlığın çözümüne katkıda bulunması olanaklı değildir. Bir arazinin kullanım süresi ve üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihin en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının kadastrodan sonraki geçmiş yıllara ait en az iki ayrı zamana ilişkin olması gerekir. Bu konuda sağlıklı bir yargıya ulaşmak için tespit dışı bırakılma tarihi olan 1979 yılından sonra dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait (1980-1985 yılları arası) stereoskopik hava fotoğraflarının dosyada yer almış olması ve bu
fotoğrafların stereoskopla incelenmesi gerekir. Ayrıca, stereoskopik çift hava fotoğrafı, bir stereoskop altında incelendiğinde arazinin üç boyutlu görüleceği, taşınmazın sınırlarının belirlenebileceği ve bu amaçla ekilemeyen alanların net bir biçimde tespitinin yapılabileceği olanaklıdır. Mahkemece uyuşmazlığın net bir biçimde çözüme kavuşturulabilmesi için gerekli bulunan hava fotoğraflarından yararlanılmamıştır.
Mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri mühendislerinden oluşacak uzman bilirkişi kurulu marifetiyle dava tarihine göre 20 – 25 yıl öncesine ait ve iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının da getirtilip stereoskop aletiyle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak taşınmazın niteliğinin ve kullanım süresinin, ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Şahit ve bilirkişi sözleri ilmi esaslara göre hazırlanan bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde tarımsal amaçlı zilyetlik başlangıç tarihi belirlendikten sonra iddia ve savunma çerçevesinde değerlendirilme yapılarak karar verilmelidir. Eksik incelemeyle karar verilemez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.