MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1959 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... İlçesi, ... Mahallesi 159 parsel sayılı 1240 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle, 137312/153600 hissesi Hazine, geri kalan hissesi davalı gerçek kişiler adına tespit edilmiş, bu tespit kesinleşerek, 21.03.1961 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, çekişmeli taşınmazın tamamının, kesinleşmiş Devlet ormanı sınırları içerisinde kaldığı iddiası ile, tapu kaydının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tescili ve davalıların el atmalarının önlenmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; ... İli, ... İlçesi, ... Mah, 159 nolu parselin tamamının tapu kaydının iptali ile, orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydı üzerinde bulunan tüm şerhlerin iptaline, müdahalenin men"i talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından hem esasa, hem de vekâlet ücretine yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman tahdit sınırları içinde kalan taşınmazın tapusunun iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede dava tarihinden önce 1945 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri gereğince yapılan orman kadastrosu ile 23.11.1982 tarihinde ilân edilerek kesinleşen 1744 sayılı Kanun ile değişik 2. madde uygulaması ve 17.01.1994 tarihinde ilân edilerek kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile orman kadastrosu yapılmamış yerlerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, çekişmeli taşınmazın tamamının orman tahdit hattı içinde kaldığı belirlenerek, yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, el atmanın önlenmesine ilişkin davanın reddedildiği ve davalı Hazine, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiği halde, lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu sebeple, hükme yeni bir paragraf olarak “Kendisini vekille temsil ettiren davalı Hazine lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1500.- TL vekâlet ücreti takdir edilerek, davacıdan alınarak Hazineye verilmesine" ibaresinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla H.U.M.K."nun 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA 04/12/2014 günü oy birliğiyle karar verildi.