8. Hukuk Dairesi 2010/5143 E. , 2011/1974 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.05.2009 gün ve 249/234 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar vekili, imar-ihya, miras yolu ile intikal ve kazanmayı sağlayan zilyetlik hukuksal nedenlerine dayanarak dava konusu 1321 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne 128 ada 4 parselin teknik bilirkişinin 11.7.2008 tarihli rapor ve krokisinde A1 ile gösterilen 1702,27 m2 bölümüne ilişkin tapu kaydının iptali ile ayrı parsel numarasıyla davacılar adına tesciline; A2 ile gösterilen 317,20 m2 tespit harici bırakıldığı anlaşılan bölümün 1.derece arkeolojik sit alanında bulunduğu gerekçesiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz bölümü 1956 yılında yapılan kadastro çalışmalarında çalılık niteliğiyle tesbit dışı bırakılmış, 9.8.1996 tarihinde idari yoldan 1321 parsel numarası ve tarla vasfıyla Hazine adına tescil edilmiş, bilahare yapılan kadastro yenileme çalışmalarında 128 ada 4 parsel numarası verilerek tarla vasfı ve 7433,11 m2 yüzölçümü ile yine davalı Hazine adına tescil edilerek, tapu kaydının beyanlar hanesine 8.6.2004 tarihinde 1.derece arkeolojik sit alanında bulunduğuna ilişkin şerh verilmiştir.
Mahkemece, verilen ilk hüküm Dairemizin 30.6.2005 gün ve 4475 Esas, 4893 Karar sayılı ilamıyla özet olarak “....Dava dilekçesinde 1321 parselin iptal ve tescili isteğinde bulunulduğu halde dosya arasında tapu kaydı da bulunmayan 128 ada 4 parsele ilişkin hüküm kurulduğu, nizalı taşınmazın bulunduğu yerde kadastro yenileme çalışmalarının yapıldığı bildirildiğine göre buna ilişkin tüm kayıtların getirtilmesi, 1321 parselin yenileme çalışmaları üzerine 128 ada 4 parsel olduğunun belirlenmesi halinde iddia ve savunma çerçevesinde taraf delillerinin toplanarak sonucuna göre bir hüküm kurulması...” gereğine işaret edilmek suretiyle bozulmuştu. Yerel mahkemece bozmaya uyularak verilen ikinci karar ise Dairemizin 22.1.2007 tarih ve 82 Esas, 199 Karar sayılı ilamı ile “.... Dava konusu 1321 parselin yenileme çalışmaları ile 128 ada 4 parsel numarasını aldığı, tapu kaydının beyanlar hanesinde 1.derece arkeolojik sit alanında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin hükmün eksik inceleme ile verildiği, ilgili taşınmazın sit alanı olarak tespitine ilişkin karar ve belgelerin getirtilmesi, usule uygun sit incelemesi yapılarak, sonucuna göre değerlendirilmesi gerektiği...” noktasından bozulmuştur. Özetle; Hazinenin diğer temyiz itirazları reddedilerek, 128 ada 4 parsel sayılı taşınmaz sit alanı içinde kaldığı anlaşıldığından bu yöne ilişkin araştırma yapılması için bozma sevk edilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak son olarak yazılı şekilde karar verilmiştir.
Dairemizin, tarih ve sayısı yukarıda belirtilen ikinci bozma ilamından sonra yerel mahkemece yapılan keşif sonunda arkeolog bilirkişi Erkan Dündar tarafından düzenlenen 19.6.2008 tarihli raporda ve ekli fotoğrafta dava konusu 128 ada 4 parsel içinde etrafı tel çit ile çevrili arkeolojik kültür varlığı kalıntısının bulunduğu saptanmıştır. Her ne kadar arkeolog bilirkişi, uyuşmazlık konusu 128 ada 4 parselin kısmen 1. ve kısmen de 3.derece arkeolojik sit alanı içinde bulunmakta iken, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından sit alanı sınırlarının yeniden belirlendiğini, buna göre nizalı taşınmaz bölümünün 3.derece arkeolojik sit alanında yer aldığını bildirerek, taşınmazın sit haritasına göre yerini işaretlemiş ise de, bu veriler hüküm kurmaya ve uyuşmazlığı çözümlemeye yeterli bulunmamaktadır. Nizalı taşınmaz bölümünün sit alanı olarak belirlenmesine ve sit alanlarının sınırlarının yeniden belirlenmesine ilişkin ilgili kararlar ve krokiler dosya arasına getirtilmiş ise de, karar ve krokilerin zemine uygulanması teknik ve arkeolog bilirkişi tarafından birlikte rapor ve krokiye yansıtılmamış olup, arkeolog bilirkişinin raporu ekinde sunulan kroki denetime elverişli değildir. Öte yandan, dava konusu parsel üzerinde eski dönemlerden kalma tarihi kalıntının bulunduğu raporda açıklandığına göre, taşınmazın sadece sit alanı olarak ilan edilen yerde kalıp kalmadığının belirlenerek karara esas alınması da doğru olmamıştır.
Mahkemece, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından söz konusu yerin çevresi ile birlikte birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarından olup-olmadığı ilgili kurumdan sorulup belirlenmeli, buna ilişkin kararlar, belgeler ve harita istenmeli, varsa envanter listesi de getirtilerek uzman arkeolog ve teknik bilirkişilerden oluşan üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde keşif ve uygulama yapılarak, gerekçeli ve denetime uygun rapor alınmalıdır. Dava konusu taşınmazın envanter numarası verilen yerlerden olmadığının tesbit edilmesi durumunda, aynı bilirkişi kurulundan “birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarından” olup olmayacağının bildirilmesi istenmelidir. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez (5663 sayılı Kanunla değişik 2863 sayılı K.m.11). Anılan madde gereğince durumun ilgili koruma bölge kurulundan ayrıca sorulması, yapılacak inceleme ve araştırma sonucu 128 ada 4 sayılı parsel belirtilen yerlerden ise davanın reddine karar verilmesi; aksinin belirlenmesi durumunda ise dosya içeriğine ve toplanan delillere göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Kabul şekline göre de; 128 ada 4 parselin iptal ve tesciline karar verilen bölümünün ifrazının olanaklı olup olmadığı taşınmaz belediye hudutlarında ise İmar Müdürlüğünden, değilse Bayındırlık İl Müdürlüğünden sorulup belirlenmeden ayrı parsel numarasıyla davacılar adına tesciline karar verilmesi de hatalıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle, usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün kabule ilişkin bölümünün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA 06.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.