Ceza Genel Kurulu 2018/201 E. , 2021/96 K.
"İçtihat Metni"
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 618-726
İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçundan sanık ...’ın CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine ilişkin İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.05.2011 tarihli ve 39-338 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 08.07.2013 tarih ve 6767-10614 sayı ile;
"Sanığın cezaevinde tek başına kaldığı 79 numaralı odada ihbar üzerine yapılan aramada dolabında çorap içerisinde gizlenmiş esrar maddesi ele geçirildiği, 26.11.2010 tarihli kısmi arama tutanağı, İzmir Kriminal Polis Laboratuvarından alınan yakalanan maddenin esrar olduğuna dair 08.12.2010 tarihli rapor ve tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamından anlaşılmakla; sanığın sübut bulan atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmesi yerine, aynı gün sabah yapılan genel aramada suç unsuruna rastlanılmadığı, sanığın kanında ve idrarında uyuşturucu madde tespit edilmediği ve tutanak tanığının ihbarı kimin yaptığını açıklayamadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkemece ise 14.11.2013 tarih ve 618-726 sayı ile önceki hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08.10.2015 tarihli ve 387461 sayılı “bozma” istemli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 529-1137 sayı ile; 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 24.04.2018 tarih ve 21-23 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı infaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Ulusal Yargı Ağı Projesi bilişim sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneğinde sanığın direnme kararından sonra temyiz aşamasında ölmesi hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından,
UYAP sistemi kullanılarak çıkartılan nüfus kaydına göre yerel mahkeme direnme hükmünden sonra sanığın 23.07.2018 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 64. maddesindeki;
“(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.
(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur” şeklindeki düzenleme ile sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlünün ölümü hâlinde ise, cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle, sanık ve hükümlünün ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiştir.
Buna göre; kamu davası açılmadan önce şüphelinin ölmesi durumunda kovuşturma imkânının bulunmaması nedeniyle "kovuşturmaya yer olmadığına", kamu davası açıldıktan sonra sanığın ölmesi hâlinde ise yerel mahkemece "davanın düşmesine" karar verilecektir. Ölümün ceza ilişkisini sadece ölen kişi bakımından sona erdirmesi nedeniyle iştirak hâlinde işlenen suçlarda diğer sanıklar hakkında davaya devam edilecek, sanığın ölümü, niteliği itibarıyla müsadereye tabi olan eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak müsadere kararı verilmesine engel olmayacaktır. Sanığın ölümü ceza ve infaz ilişkisini düşürürken, hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiş olan hükümlünün ölümü sadece hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarının infaz ilişkisini ortadan kaldıracaktır. Buna bağlı olarak, ölümden önce tahsil edilmiş olan para cezaları mirasçılara iade edilmeyecek, buna karşın tahsil edilmemiş bulunan para cezaları mirasçılardan istenmeyecek, bunun yanında müsadereye ve yargılama giderine ilişkin hükümler ölümden önce kesinleşmiş olmak kaydıyla infaz olunacaktır.
Görüldüğü gibi, suç teşkil eden bir fiilin işlenmesiyle fail ile devlet arasında doğan ceza ilişkisi, bu fiili işleyen sanığın ya da hükümlünün ölümüyle cezaların şahsiliği ilkesi nedeniyle başkası sorumlu tutulamayacağından düşmektedir. Ölüm, bir vakıa olan suçu ortadan kaldırmayacak, suçtan sorumlu tutulacak kişi olmadığından, devletin suçla birlikte ortaya çıkan cezalandırma sorumluluk ve yetkisini sona erdirecektir.
Temyiz aşamasında sanığın öldüğüne ilişkin bir iddianın ortaya çıkması ya da UYAP (Ulusal Yargı Ağı Projesi) bilişim sistemi vasıtasıyla alınan güncel nüfus kaydında öldüğü bilgisinin yer alması gibi hâllerde, ölümün kamu davasının düşmesini gerektiren bir neden olduğu göz önüne alınarak, ölüm nedeniyle düşme kararının temyiz mercisince dosya üzerinde yapılan inceleme sırasında verilmesi yerine, ölüm bilgisi nedeniyle diğer yönleri incelenmeyen hükmün bozulması ve yerel mahkemece mahallinde yapılan araştırma sonucunda sanığın öldüğünün kesin olarak saptanmasından sonra düşme kararı verilmesi daha isabetli olacaktır.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) bilişim sistemi kullanılarak alınan güncel nüfus kayıt örneğinde, sanık ..."ın direnme kararından sonra 23.07.2018 tarihinde öldüğü bilgisi yer aldığından, ölümle ilgili mahallinde araştırma yapılarak karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla, sanık hakkındaki direnme kararına konu hükmün, gerekli araştırmanın mahallinde yapılıp ölümün Yerel Mahkemece tespiti ile sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.11.2013 tarihli ve 618-726 sayılı direnme kararına konu hükmünün, güncel nüfus kayıt örneğinde sanığın, direnme kararından sonra 23.07.2018 tarihinde öldüğü bilgisinin yer alması karşısında, bu konuda gerekli araştırmanın mahallinde yapılarak sonucuna göre 5237 sayılı TCK’nın 64 ve 5271 sayılı CMK"nın 223. maddeleri uyarınca gereken hükmün verilmesinin temini için diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 11.03.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.