8. Hukuk Dairesi 2011/1774 E. , 2011/1960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki dava hakkında Ankara 2. Aile Mahkemesinden verilen 18.11.2009 tarih ve 126/1452 sayılı hükmün Dairenin 02.12.2010 gün ve 4077/5777 sayılı ilâmiyle bozulmasına karar verilmişti. Davalı vekili tarafından süresinde kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların 1988 yılında evlendiklerini, vekil edeninin öğretmen olarak görev yaptığını, evlilik birliği içerisinde konut kooperatifine üye olduklarını, öğretmenlik maaşı, kooperatif üyeliğinin devrinden elde edilen gelir ve annesinden aldığı 6.000 TL ile 16222 ada 3 parsel üzerindeki 19 numaralı bağımsız bölümün alınmasına katkıda bulunulduğunu açıklayarak, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 45.000 TL katkı payı alacağının yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davalının kooperatif üyeliği ve taşınmazın alınmasına katkıda bulunmadığını, annesinin ekonomik durumu nedeniyle 6.000 TL borç vermesinin mümkün olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine, taşınmazın rayiç değeri üzerinden 40.000 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmiş, hükmün, kabule ilişkin bölümünün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 2.12.2010 tarih ve 2010/4077 Esas, 2010/5777 Karar sayılı ilamıyla; araştırmaya yönelik bozma sevk edilmiştir. Davalı vekili 16.2.2011 tarihli karar düzeltme dilekçesiyle gerekçeleri bakımından yerinde olmayan bozma ilamının kaldırılmasına, hükmün, karar düzeltme dilekçesinde belirttiği gerekçelerle bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
Taraflar, 10.08.1988 tarihinde evlenmiş, 10.01.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 05.03.2007 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Eşler arasında başka mal rejimi seçilmediğinden 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM. nin 170. m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar (4721 sayılı TMK.nun 225/2. m) yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4721 sayılı TMK.nun 202.m).Dava konusu 16222 ada 3 parsel üzerindeki 19 nolu bağımsız bölüm, 01.09.2004 tarihinde satış yoluyla davalı koca adına tescil edilmiştir. Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur (TMK.m.227). Eşlerden birine ait edinilmiş mallar üzerinde, diğer eşin mülkiyet veya diğer bir ayni hak talebi söz konusu değildir. Yani katılma rejiminde; eşlere tanınan hak, ayni bir hak olmayıp, şahsi bir haktır. Sadece mal rejimi sona erdiğinde, eşlerin edinilmiş mallara ilişkin artık değerler üzerinde karşılıklı alacak hakkı vardır (TMK.236.m ).
Dava konusu taşınmaz 01.09.2004 tarihinde evlilik içinde edinilmiş olan 16222 ada 3 parsel üzerindeki 19 nolu bağımsız bölüm olup, dosya kapsamı ve dava dilekçesindeki açıklamalara göre davacının talebi 19 numaralı mesken üzerindeki değer artış payı ve katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması ve TMK nun 227. maddesi hükümleri uyarınca; eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında değer artış payı alacağının belirlenmesi gerekir.
Mahkemece, tarafların gelirlerine göre 1/2 oranında katkıda bulundukları açıklanarak davacının, taşınmazın rayiç değerinin en az yarısını karşıladığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de davanın niteliği dikkate alındığında mahkeme gerekçesi ve ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. TMK.nun 219.maddesine göre eşlerin çalışarak elde ettikleri gelirler edinilmiş mal niteliğinde olup, bu gelirler katılarak alınan taşınmazla ilgili değer artış payı alacağı istenemez. Ancak katılma alacağı istenebilme imkanı vardır. Davada tarafların da kabulünde olduğu üzere dava konusu taşınmazın alımında evlilik birliği içinde 1991 yılında davalı adına üye olunan ve daha sonra 2000 yılında satılan kooperatiften dolayı her iki tarafın da değer artış payı olabilir. Bunun bulunabilmesi için öncelikle kooperatif üyeliği üzerinde her iki tarafın katkı payı alacaklarının tespit edilmesi, daha sonra dava konusu taşınmazın alımında bu miktarların tarafların kişisel malı olmaları sebebiyle (TMK.nun 220/2.m.) tasfiyede her iki tarafın da değer artış payı alacağı olarak değerlendirilmesi ve hesaplanması gerekir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu taşınmazın alımında kullanıldığı anlaşılan Yeniay Yapı Kooperatifine 07.06.1991 tarihinde evlilik birliği içerisinde davalı adına üye olunmuş, davalı, kooperatif payını 23.03.2000 tarihinde 1 Milyar TL bedelle (davalının kabulüne göre 2.997,75 TL.) dava dışı kişiye devretmiştir. Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, kooperatif üyeliği 743 sayılı TKM.nin 170. maddesi uyarınca mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Davacı, 1991 yılından itibaren öğretmen olarak çalışmış, davalı ise 1983 yılından itibaren sırasıyla Ankara Belediyesi ve İller Bankasında mühendis olarak çalışmış yine 1994-2000 yılları arasında sürücü kurslarında motor ve araç tekniği dersleri vermek suretiyle gelir elde etmiştir. Her iki tarafın da başka şekilde gelir elde ettiklerine ilişkin iddia ve savunmalarını ispat edemedikleri gözönüne alındığında davacının çalışarak, davalının ise gerek çalışarak gerek motor ve araç tekniği dersleri vererek elde ettiği gelirler dikkate alınmalıdır. Mahkemece öncelikle yapılması gereken iş; davacı ve davalıya ait çalışma ve gelir belgeleri dikkate alınmak suretiyle tarafların evlendikleri 10.08.1988 (davacı kadın için çalışmaya başladığı 1991 yılından) tarihinden kooperatif üyeliğinin devredildiği 23.03.2000 tarihine kadar olan gelirlerinin toplamı belirlenerek bu miktar üzerinden 743 sayılı TKM.nin 152. maddesi uyarınca kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğü ve varsa eşlerin kişisel harcamaları da göz önünde bulundurularak her birinin yapabileceği tasarruf miktarı hesaplanmalı, hesaplanan tasarruf miktarlarının toplam tasarruf miktarı karşısındaki oranı tespit edilmelidir. Sonra kooperatifin devredildiği tarih itibarıyla durumu (kooperatif inşaatı bitmemiş ise bulunduğu inşaat seviyesi gözetilecek) ve o durumu itibarıyla belirlenecek sürüm değeri ile çarpılarak tarafların kooperatif üzerindeki karşılıklı katkı payı alacakları saptanmalıdır.
Bu katkı payı alacakları dışında dava konusu yapılan 16222 ada 3 parsel üzerindeki 19 nolu bağımsız bölümün alımında tarafların kişisel mal veya gelirlerinin kullanıldığı ispat edilemediğine göre kooperatiften gelen bu miktarların dava konusu taşınmazın alım tarihindeki değeri dikkate alınarak değer artış payı alacağına esas olacak oranlar bulunmalıdır. Dava konusu 19 numaralı meskenin eldeki davanın karar tarihine en yakın piyasa rayiç (sürüm) değeri ile (somut olayda temyiz edenin sıfatına göre bilirkişi raporu ile belirlenen 80.000 TL değer) çarpılarak davacı ve davalının değer artış payı alacakları tespit edilmelidir.
Davacının değer artış payı alacağı dışında mesken üzerinde bir de katılma alacağı bulunmaktadır. Mahkemece dava konusu meskenin belirlenen 80.000 TL. rayiç değeri dikkate alınarak az yukarıda açıklandığı şekilde bulunacak karşılıklı değer artış payı alacakları bu miktardan düşülmeli, kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinde (TMK.m.236/1) tarafların karşılıklı katılma alacakları olduğu dikkate alınmalı, kazanılmış haklar da dikkate alınarak davacının değer artış payı ve katılma alacağı talepleri bakımından bir hüküm kurulmalıdır.
Kabule göre de; davacı yan, davanın açıldığı tarihten itibaren yasal faize karar verilmesini istemiş, mahkemece dava tarihinden geçerli olarak yasal faize hükmedilmiştir. TMK.nun 225.maddesine göre, evliliğin boşanma ile son bulması halinde mal rejimi boşanma dava tarihi itibariyle sona erer. Ancak, TMK.nun 232.maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde malların sürüm değerleri esas alınmakta olup TMK. nun 239. maddesinde de, aksine bir anlaşma yok ise tasfiye tarihi olan değer artış payı ve katılma alacağı davasının karar tarihi itibariyle faiz yürütüleceği hükme bağlanmıştır. Bu bakımdan, davanın kabulüne karar verildiği takdirde faizin başlangıç tarihinin, değer artış payı ve katılma alacağı davasının hükme bağlandığı 18.11.2009 tarihi olması gerekirken eldeki dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması da doğru olmamıştır.
Dava konusu edilen 1.1.2002 öncesi edinilen bir taşınmaz mal bulunmadığından davacının katkı payı alacağı isteği olamayacağı açıktır. Kabule göre de mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması da doğru olmadığından davalı vekilinin temyizi üzerine bozma nedeni yapılması gerekirken Dairenin bozma ilamında, kabule göre bozma sebebi yazıldıktan sonra “temyiz edenin sıfatına göre bu yön bozma nedeni yapılmamıştır” şeklindeki nitelendirme hatalı olmuştur. Bu açıklamalar dikkate alındığında Dairenin bozma gerekçesinin maddi yanılgıya dayalı olduğu anlaşılmaktadır. Hükmün az yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulması gerekirken bozma gerekçesinde hatalı nitelendirme sonucu tereddüte yol açan açıklamalarla bozma sevk edilmesi ve kabule göre de temyiz eden davalı olduğu halde temyiz edenin sıfatından bahsedilerek bozma sebebi sayılmamasının yerinde olmadığı ve bu gerekçelerin maddi hata ile yazıldığı karar düzeltme isteği sonucu yapılan incelemeyle belirlenmiş olduğundan davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairenin 2.12.2010 gün 4077 Esas, 5777 Karar sayılı bozma ilamının HUMK.nun 440. maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve yerel mahkeme hükmünün davalının temyiz itirazları yeniden yapılan inceleme sonucu yerinde görüldüğünden hükmün HUMK. nun 428. maddesi uyarınca az yukarıda açıklanan gerekçelerle BOZULMASINA ve 38,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 05.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.