8. Hukuk Dairesi 2010/3726 E. , 2011/1956 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kabulüne dair Ankara 3. Aile Mahkemesinden verilen 15.02.2010 gün ve 1152/144 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen ve davalı ... adına tapuya tescil edilen 30646 ada 6 parselde 6 numaralı bağımsız mesken ile arsa niteliğindeki 1008 ada 11 parselin alımında vekil edeninin katkıda bulunduğunu açıklayarak taşınmazların 1/2 paylarının iptali ile vekil edeni adına tesciline, mümkün olmazsa fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL"nin yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, davacının katkı payı bulunmadığını, taşınmazların vekil edeninin çeşitli yerlerde çalışarak elde ettikleri geliri, çektiği kredi, emekli ikramiyesi ve yakınlarından aldığı paralarla alındığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taşınmazların yarı paylarının davacı adına tesciline ilişkin isteğinin reddine, her ne kadar bilirkişi raporunda katkı oranı % 57 olarak belirlenmiş ise de taraf gelirlerinin tam belirlenememesi sebebiyle bu oran takdiren % 35 olarak kabul edilerek yapılan hesaplama ve taleple bağlılık kuralı dikkate alınarak davacının Söke ilçesi 108 ada 11 parsel ile Keçiören ilçesi 30646 ada 6 parseldeki 6 nolu daire ile ilgili katkı payı talebinin kabulü ile 10.000 TL katkı payı alacağının dava tarihi olan 15.6.2004 tarihinden geçerli yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; hüküm, alacak bölümü bakımından davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 16.1.1980 tarihinde evlenmiş, açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 27.5.2004 tarihinde kesinleşmesiyle evlilik birliği son bulmuştur. Dava konusu Söke ilçesi 1008 ada 11 parsel 8.2.1991, Keçiören ilçesi 30646 ada 6 parseldeki 6 numaralı bağımsız mesken ise 24.4.1998 tarihinde satın alınarak davalı ... adına tapuya kayıt edilmiştir.
TMK.nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır. Başka mal rejimi seçilmediğinden eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar 743 sayılı MK.nun 170. maddesi uyarınca “mal ayrılığı” bu tarihten mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı 31.7.2003 tarihine kadar ise, 4721 sayılı TMK.nun 202. maddesi hükmü uyarınca yasal “edinilmiş mallara katılma” rejimi geçerlidir. Eşler arasındaki mal rejimi TMK.nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarih itibariyle sona ermiştir.
743 sayılı TKM.nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinildiğine göre; taraflar arasındaki bu uyuşmazlığın Borçlar Kanununun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 743 sayılı TKM.nin yürürlükte olduğu; 1.1.2002 tarihinden önce eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, karı ve kocanın diğerinden katkı payı karşılığında bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle katkısının bulunması gerekir. Bundan ayrı, aynı kanunun 153. maddesi gereğince eve kadın bakar. Başka bir anlatımla kadının eve ve çocuklarına bakması, ev işleri yapması onun yasal ödevidir. Eşlerden birinin edindiği mala diğer eşin doğrudan maddi bir katkısı yoksa, bu talep kabul edilemez. Somut olayda; 6.11.2009 tarihli bilirkişi raporunda tarafların başka delil olmadığından ücretleri dışındaki gelirlerinin dikkate alınmadığı açıklanarak getirtilen 1994-1999 arası döneme ilişkin taraf gelirlerine göre hesaplama yapılmış, davacının katkı oranı % 57 ve malların toplam değeri 50.953,80 TL. miktara göre davacının katkı payı alacağı 29.043,66 TL. bulunmuş, davacı vekili bu hesaplamaya itiraz etmemiş ve bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasını istemiş, mahkemece katkı oranının hakkaniyete göre % 35 olarak kabul edilmesi gerektiği kanaat ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Davalı vekili ise vekil edeninin bir takım gelirlerinin hesaplamaya dahil edilmediğini açıklamış ve itirazda bulunmuş ise de, hükmü temyiz etmemiştir.
Dosya kapsamı, dosya içerisine getirtilen belgeler ve tüm delillere göre taraflardan davacı kadının 1994-1999 arası, davalı erkeğin ise evlenme tarihinden önce ve sonrasında sürekli işçi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. Söke ilçesindeki 1008 ada 11 parselin 8.2.1991 tarihinde satın alındığı, davacı kadının alım tarihi itibarıyla herhangi bir gelirinin bulunmadığı ve bu taşınmaz alımında somut olarak nasıl ve ne miktarda katkı sağladığının belirlenememesi karşısında, davacının bu taşınmazın edinilmesinde kanunun aradığı anlamda doğrudan maddi bir katkısının olduğunun ispatlandığı kabul edilemez. Bu nedenle mahkemece davacının bu parselle ilgili davasının reddine karar verilmesi gerekirken yapılacak hesaplamaya dahil edilerek yazılı şekilde kabule karar verilmesi doğru değildir.
Diğer dava konusu Keçiören ilçesi 30646 ada 6 parseldeki 6 numaralı bağımsız meskene gelince; davanın katkı payı alacağı niteliğinde olduğu gözetilerek mahkemece bilirkişinin bulduğu % 57 katkı oranına itibar edilmeksizin takdiren % 35 katkı oranı belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, toplanan deliller ve getirtilen belgelere göre davacının evlenme tarihinden itibaren değil 1994-1999 yılları arasında, erkeğin ise evlenme tarihinden itibaren taşınmazın alım tarihine kadar çalıştıkları dikkate alınarak alım tarihi itibarıyla gelirlerin hesaplanması gerekirken, davacı tarafın da evlilikten itibaren çalıştığı sonucuna varılacak şekilde davacı lehine yapılan hesaplama hatalı olmuştur. Buna göre mahkemece yapılacak iş; tarafların evlenme tarihi (davacı kadın için çalışmaya başladığı 1994 yılından) ile taşınmazın alım tarihi arasındaki getirtilen tüm gelirleri ile ekonomik ve sosyal durumları gözönünde bulundurularak, kişisel harcamaları ve 743 sayılı TKM.nin 152. maddesine göre davalı kocanın aileyi geçindirme yükümlülüğü uyarınca yapacağı giderler dikkate alınarak taşınmazın edinme tarihi itibarıyla tarafların yapabilecekleri tasarruf miktarı hesaplandıktan sonra tasarruf miktarlarının birbirine oranlanarak katkı oranlarının tespiti, bundan sonra bu oranın taşınmazın dava tarihindeki değeri 45.000 TL ile çarpılarak davacının katkı payı alacağının saptanması, gerekirse bu konuda uzman bilirkişiden denetime açık rapor alınması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir. Mahkemece, hüküm kurulurken, temyize konu kararın davacı tarafından temyiz edilmesi sebebiyle aleyhe bozma yasağı, taleple bağlılık kuralı ile davacının gerek katkı oranı (% 35) gerek katkı payı alacağı (17.833 TL) bakımından kazanılmış hakları da gözetilerek esas hakkında bir karar verilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Diğer yandan dava dilekçesinde davacı tarafından fazlaya ilişkin hakları saklı tutulduğu halde mahkemece, hüküm kurulurken davacının talebi ile bağlı kalındığı açıklanmasına rağmen fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmamış olması da doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile usul ve yasa hükümlerine uygun bulunmayan hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve 135,00 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 05.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.