17. Hukuk Dairesi 2013/20286 E. , 2015/7458 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı .... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı ..."in içinde yolcu olduğu davacı ..."in sevk ve idaresindeki araç ile davalıların sürücüsü, leasing sözleşmesi gereği kiracısı ve kiralayanı ve trafik sigortacısı olduğu aracın çarpışması sonucu yaşanan trafik kazasında aracın hasar gördüğünü ve davacı ..."nın da yaralandığını, ceza dosyasında alınan rapora göre davalının kazanın oluşunda 6/8 kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 1714,00TL parça bedeli, 1000,00TL değer kaybı, 3.234,00TL işçilik bedeli seda için 10.000,00TL maluliyet ve 6.000,00TL manevi,... için de 4000,00TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş iken; ıslah dilekçesi ile talebini arttırmış ve yapılan ödemeye istinaden davalı ...Ş."ye yönelik davasından feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı .... vekili, davanın husumet yönünden reddiniş reddini savunmuştur.
Davalı .... vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı...şirketi, sürücünün kusursuz olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Diğer davalı, cevap dilekçesi vermemiştir.
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna dayanılarak; davalı ... Yönünden feragat nedeniyle davanın reddine, davalı ... yönünden davanın husumet yönünden reddine, 153,00 TL araç hasar bedelinin 02/07/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı.... ile davalı ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, 45.652,86 TL maddi tazminatın 02/07/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ilebirlikte davalı .... ile davalı ..."den müştereken ve müteselsilen tahsiliile davacı tarafa verilmesine, ...için 6.000,00 TL,... için 2500,00 TL manevi tazminatın 02/07/2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı.... ile davalı ..."den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ....... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ..... Vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Dava Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK m. 54) gereğince çalışma gücü kaybı nedeniyle maddi tazminat ve 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı HUMK"nın 83. maddesi (6100 sayılı HMK m. 176) uyarınca, ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltilmesidir. Islahın amacı, yargılama süresinde, şekli ve süreye aykırılık sebebi ile ortaya çıkacak maddi hak kayıplarını ortadan kaldırmaktır. Ancak, açık bir irade beyanı ile terk edilen haklar maddi gerçeğin şekle feda edilmesi gibi bir sonuç doğurmadığı için, ıslah konusu olamaz.
Borçlar Kanunu"nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK m. 49) haksız fiil tanımlanmış, 60. maddesinde (TBK m. 72) de haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan maddi ve
manevi zararın tazmini istemi ile açacağı davaların bağlı olduğu zamanaşımı süreleri özel olarak düzenlenmiştir. BK"nın 60. maddesinde üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüş olup bunlar, zararın ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıllık (TBK m. 72 gereğince 2 yıl) sübjektif ve nispi nitelikteki kısa zamanaşımı süresi, herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık objektif ve mutlak nitelikte uzun zamanışımı süresi ile olağan üstü nitelikteki ceza zamanaşımı süresidir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 9, İstanbul 2006, s. 794).
Buna karşılık, özel bir kanun hükmünün, özel olarak zamanaşımı süresi öngördüğü tehlike sorumluluklarında BK m. 60 uygulanmaz. 2918 sayılı KTK"nın 109/I. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmüne, yine aynı kanunun 109/II. maddesinde ise, "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Kanunun anılan madde hükmünde, gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin, sadece eylemin Ceza Kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında, fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı, hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası, söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı uygulanacağı öngörülmüştür (HGK"nın 10.10.2001 gün 2001/19-652-705 ve HGK"nın 16.04.2008 gün, 2008/4-326-325 sayılı kararları ile uzamış ceza zamanaşımı benimsenmiştir).
Açıklanan ilkeler ışığında somut olay ele alındığında, davacının yaralanmasına neden olan haksız fiil 02.07.2002 tarihinde meydana gelmiş, davacı yan davasını 03.02.2006
tarihinde açmış, ıslah dilekçesi ile talebini ise 01.02.2012 tarihinde arttırmıştır. Davacı yan davasını kısmi dava biçiminde açmış olup bilindiği gibi kısmı talep halinde saklı tutulan kısım, yani dava konusu edilmeyen kısım yönünden zamanaşımı süresi işlemeye devam etmektedir. Dava konusu somut olay yönünden tek kişinin yaralanması ile sonuçlanan kaza tarihi dikkate alındığında 765 sayılı TCK"nın 102/I-4. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresi sözkonusudur. Yine, KTK"nın 109/I. maddesinde öngörülen “her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmü gözden kaçırılmaması gerekir.
Mahkemece, davacının ıslah dilekçesine karşı, davalı...şirketi tarafından süresinde yapılan zamanaşımı itirazı konusunda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi isabetli bulunmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı....in sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ...."nin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Reisoğlu Mermer Ltd.Şti"ye geri verilmesine 14.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.