17. Hukuk Dairesi 2014/18421 E. , 2015/7455 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; davalıya işyeri sigorta poliçesiyle sigortalı olan müvekkiline ait işyerinde hırsızlık meydana geldiğini, hırsızlık sonucu işyerinde buluna nkumaşların çalındığını, davalıya başvuru yapmalarına rağmen zararın ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili daha sonra verdiği ıslah dilekçesi ile talebini 70.000,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; meydana gelen olayın hırsızlık olmadığını, yapılan soruşturmada olayın hırsızlık olmayıp hukuki ihtilaf olduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiğini ve zararın teminat kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davanın kabulü ile 70.000,00 TL "nin 21.07.2007 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-)Dava, işyeri sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 141. maddesinde hırsızlık suçu; zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden almak olarak tanımlanmış ve bu durumda failin hırsızlık suçundan cezalandırılacağı öngörülmüştür. Maddenin açık lafzından da anlaşılacağı üzere hırsızlık suçunun oluşması için taşınır malın, başkası tarafından zilyedinin rızası dışında bulunduğu yerden alınması gerekir.
Taraflar arasında akdedilen “İşyerim Paket Poliçesi” başlıklı işyeri sigorta poliçesinde hırsızlık durumu da teminat kapsamına alınan rizikolar arasındadır.
Somut olayda, davacı tarafından 24.03.2007 tarihinde işyerinde değeri 12.000,00 TL olan toplam 52 top kumaşın çalındığı iddiasıyla suç duyurusunda bulunulmuştur. Soruşturma dosyasında dinlenen tanıkların ekseriyeti davacı ile kumaşları çaldığı iddia olunan .....e arasında evveliyatında ticari ilişki olduğunu, şüphelinin davacıya fason dikim yaptığını beyan etmişlerdir. Yine kolluk araştırmalarıda bu yöndedir. Şüpheli... soruşturmadaki ifadesinde işyerinin kendisine ait olduğunu, davacıya fason dikim işi yaptığını, davacı tarafından atölyesine gönderilen kumaşlara fason dikim yaptığını, alacak yüzünden davacıyla olan ticari ilişkilerini bitirdiklerini, alacağına karşılık olarak bir miktar artık kumaşın kendisine verilmesi hususunda davacıyla anlaştıklarını ve kumaşların kendisine ait olduğunu beyan etmiştir.
Yine hırsızlık yapıldığı iddia olunan işyerinin malikleri olan ... ve oğlu ... soruşturmadaki ifadelerinde 2006 yılının üçüncü ayında işyerini .."ye kiraya verdiklerini, aynı yılın yedinci ayında elektrik-su faturalarının ödenmemesi nedeniyle ... ile görüştüklerinde davacı ..."nu ortak olarak aldığını söylediğini, davacıya telefon açtıklarında davacınında bunu teyit ettiğini ve faturaları ödediğini beyan etmiştir. Yine .... 05.04.2007 tarihli ifadesinde ... ve ... arasında yapılan kira kontratının eski tarihli olmasına karşın esasen 5-10 gün önce yapıldığını beyan etmiştir.
Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma neticesinde olayın hukuki ilişki olması ve ceza davası açılması için yeterli delil olmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı ile kumaşları çaldığı iddia olunan ... arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacıya ait kumaşların davacı tarafından fason dikim yapılmak üzere şüpheliye teslim edildiği anlaşılmaktadır. Davacı kumaşların zilyetliğini şüpheliye rızasıyla devretmiştir. Zilyetlik rıza ile devredildiğinden artık ceza hukuku bakımından hırsızlık suçu söz konusu değildir. Öte yandan davacı ile şüpheli arasında
aynı mahkemenin 2007/263 esas sayılı davasında kumaşların davacıya ait olduğunun tespitine ilişkin karar, eldeki davada taraflar arasında kesin delil olduğu kabul edilerek hükme esas alınmış ise söz konusu davada davalı ... şirketi taraf değildir. Kaldı ki, eldeki davada çalındığı iddia olunan kumaşların davacıya ait olup olmadığı hususu ihtilaf konusu olmayıp davacının malik olması tek başına hırsızlık suçunun oluşması için yeterli değildir.
Dosya kapsamına göre davacıya ait kumaşların alınması olayı hırsızlık suçunu oluşturmadığından meydana gelen zarar teminat kapsamında değildir. Bu durumda mahkemece, zararın teminat kapsamında olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-)Bozma sebep ve şekline göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde hükmü temyiz eden davalıya geri verilmesine, 14.05.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.