8. Hukuk Dairesi 2010/4723 E. , 2011/1890 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin korunması
... ... ile ... aralarındaki zilyetliğin korunması davasının reddine dair ... .... Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen ....06.2010 gün ve 716/552 sayılı hükmün ..."ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde; 508 ada ... sayılı parsel üzerinde ... katlı bina yapıldığını, ... ve .... katlarının iyileştirilmesiyle oluşturulan dubleks daire ve binaya ait bahçede yer alan iki ayrı gecekondudan birinin ........2004 tarihinden beri maliki olduğunu, davalının ise Mayıs 2008 tarihinde davacının dubleks dairesinin bulunduğu binanın orta kat dairesini, Mart 2009 tarihinde ise, giriş katta yer alan daireyi satın aldığını, parsel üzerinde yer alan A blokun arka bahçesinin %’50"sinin ... ..., %’..."inin Cemile Ceylan, %’..."inin ... tarafından kullanıldığını, A numaralı gecekondunun ... ...’a, B numaralı gecekondunun ise Ersin Erkan’a ait olduğunu, ........2004 tarihli protokolle kabul edildiği üzere binanın 400 m2’lik arsası içinde yer alan bahçenin ½’si, gecekondunun bahçesinin 100 m2’lik arsasının 55 m2’sinin bina, 45 m2’sinin ise bahçe olduğunu ve davacıya ait bulunduğunu, davalı önceki malikler tarafından kendisine satılan iki daireyi aldıktan sonra binanın bahçeye geçiş alanı olan bölüme demir kapılar yaparak davacının bahçeye geçişini önleyerek kendi bireysel kullanım alanına çevirdiğini, binanın ön kısmındaki geniş alanda düzenlemeye giderek köpek barınağı ve benzeri yerleri kişisel otopark alanına dönüştürmek suretiyle işgal ettiğini, davacının zilyetliğine bu şekilde müdahale ederek kullanım alanını engellediğini ve engellemeye halen devam ettiğini açıklayarak davalının müdahalesinin önlenmesine, müdahale niteliğindeki her türlü eklenti ve imalatın kal’i ile yargılama konusu alanın müdahaleden önceki hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yargılama oturumlarındaki ve keşifteki beyanlarında özetle; dava konusu edilen binanın ... ve .... katının kendisine ait olduğunu, bahçenin çıkışındaki demir kapıyı tamir ettirdiğini ve bahçenin ... ve ... nolu daireye ait bulunduğunu, gecekondunun en üst daireye ait olduğunu, ancak binanın ortak malı niteliğinde kabul edildiğini, binanın arsasının ... Büyükşehir Belediyesine ait olduğunu, .... katı, terası ve bahçeyi bir yıldır kendisinin
kullandığını, davacının göstermiş olduğu kapıdan birinci kat olarak kullandığı evin içerisinden bahçeye ve terasa geçerek kullanmak istediğini, kendisinin ise, buna izin vermediğini, bunun mümkün olmadığını, otopark olarak keşif heyetine gösterdiği yerdeki kısmı otopark olarak kendisinin kullandığını, davacının da kendi otopark yerini kullandığını iddiaların yerinde bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, “....davalının satın almış olduğu ... nolu dairenin önünde bulunan terasın etrafında yer alan ve geçişi engelleyen demir kapıların daha önceden mevcut olduğu ve buranın kullanım biçimi itibariyle ... nolu daire malikleri tarafından kullanılageldiği, en üst kattaki kişinin bahçeye ve kamelyaya ve terastan geçmesinin zorunlu olmadığı, terasın önünden geçilerek oraya ulaşılabildiği ve davacının rahatlıkla buradan ulaşabileceği, davalının davacıya geçiş olarak terası kullandırtmamasının gerek zilyetlik ve gerekse komşuluk hukuku gereği hakkı olduğu davalının bu terası kullanma hakkı bulunduğundan, bu terasta istediği düzenlemeleri yasal çerçevede yapabileceği, davacının buna müdahale yapamayacağı, ayrıca davalının, davacının bahçeyi ve otoparkın kullanımını engellemediği, maliklerin tamamı bahçeyi kullanıp, araçlarını park edebildiği, davalının araçların otopark olarak kullandığı yeri kendi masraflarıyla yapıp, düzenlediği ve davacıyla diğer maliklerden para talep etmediği, somut olay itibariyle davacı tarafın iddialarının yerinde olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı...” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı ... ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayni hakka ilişkin TMK.nun 683. maddesi ile komşuluk hakkına yönelik aynı Kanunun 737. maddesi gereğince çözümlenmesi gereken müdahalenin önlenmesi, kal ve eski hale getirilmesi isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. TMK.nun 683. maddesinde; “bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” denilmiştir.
TMK.nun 737. maddesinde ise; “herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Aynı maddenin .... fıkrasında da; özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel adete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır” hükmüne yer verilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde ve yargılama sırasında alınan beyanlarında; davacının bahçeye geçişini engellediğini, kendi bireysel kullanım alanına çevirdiğini, ayrıca binanın ön kısmındaki geçiş alanında düzenleme yaparak kişisel kullanım alanları yarattığını ve aynı zamanda kişisel otopark alanına dönüştürdüğünü belirterek sözü edilen isteklerde bulunduğu saptanmıştır. Davacının bu isteği ve yukarıda belirtilen kanun maddelerinin kapsamları gözönünde tutularak davalının satın aldığı taşınmazlardan önce de kişisel kullanım alanlarına dönüştürdüğü yerlerin ne durumda olduğu, tüm oturan sakinler tarafından kullanılıp kullanılmadığı ya da bu yerlerden yararlanıp yararlanmadıkları, ortak alanlardan sayılıp sayılmadıkları, satın almadan önce ve sonraki durumlarının yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, yapılan düzenlemelerde davalı ve diğer oturan kişilerin rahatsız olup olmadıkları, komşuluk hukukuna ilişkin ilkeler de gözönünde bulundurularak, tek tek hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması gerekmektedir. Davalı tarafından işgal edildiği iddia edilen yerlerin ortak alanlardan olup olmadığı, ne şekilde kullanılageldiği, binada oturulduğu tarihten itibaren davalının taşınmazların satın aldığı tarihe kadar ki durumları ile bu tarihten sonraki kullanıp biçimlerinin aynı şekilde mahkeme, tarafların ve ..."ın denetimine açık olacak biçimde belirlenmesi, yukarıda belirtilen kanun maddeleri gereğidir. Olaya sadece davacı açısından değil tüm kat malikleri ya da oturan sakinler açısından olaya bakmakta yarar bulunmaktadır. Olayın çözümünde komşuluk hukuku ve mülkiyet hakkından doğan hak ve yükümlülüklerin birlikte değerlendirilip sonuçlandırılması, belirtilen konularda daha önce götürülmeyen bir teknik, bir inşaat mühendisi veya mimar ile konunun uzmanı bir emlakçıdan oluşacak üçlü bilirkişi kurulundan açıklayıcı, gerekçeli ve denetime açık rapor alınması gerekir.
Görüldüğü gibi uyuşmazlık belediye adına tapuda kayıtlı bulunan taşınmazla yani binanın zemini ile bir ilgisi bulunmayıp dört katlı apartmanda oturan sakinlerin ortak kullanım alanlarıyla ilgili olup ayni hakka ilişkindir. Bu nedenle belirtilen kanun maddeleri gözönünde tutulmalıdır. Yani davanın TMK.nun 981 ve devamı maddelerinde yer alan zilyetliğin korunması olayıyla bir ilgisi bulunmamaktadır. O halde eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve ...,... TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 04.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.