Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/7166
Karar No: 2014/10143

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/7166 Esas 2014/10143 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2014/7166 E.  ,  2014/10143 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Ünye Kadastro Mahkemesi
    TARİHİ : 09/10/2013
    NUMARASI : 2013/205 - 2013/107

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı H.. Y.. vekili ve davacı B.. Y.. tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Yörede 1991 yılında yapılan kadastro sırasında .. İlçesi, ... Mahallesi, ... parsel sayılı 125138,41 m2 yüzölçümündeki taşınmaz belgesizden ağaçlık niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiş, beyanlar hanesinde "taşınmazın Hüseyin evlatları, Mustafa, Hasan, Şehri, A.. Y.., Ali evlatları Mehmet, Kamil, H.. Y.., Hasan oğlu M.. Y.., Abdullah evlatları Fahrettin, Rahmi Yamak, Cemal evlatları Abdullah ve F.. Y.."ın kullanımında" olduğu belirtilmiştir.
    Davacı K. Y.., E. Y.. ve H.. Y.. tapu kaydı ve satın almaya dayanarak taşınmazın tesbitinin iptali ile hisseleri oranında adlarına tescili istemiyle dava açmıştır. Orman Yönetimi ferî müdahil olarak davaya katılmıştır.
    Mahkemece, dava tarihinde doğru hasma yöneltilmiş bir davanın bulunmadığı anlaşıldığından öncelikle davanın husumetten davanın reddine, ayrıca taşınmazın orman sayılan yerlenden olduğu bildirildiğinden davanın bu yönden de reddine, çekişmeli taşınmazın tesbit gibi tesciline karar verilmiş, hüküm davacı H.. Y.. vekili ve davacı B.. Y.. tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Yörede tesbit tarihinden önce kesinleşen orman kadastrosu bulunmamaktadır.
    Mahkemece her ne kadar davanın tesbit maliki Hazine hasım gösterilmeden açıldığı gerekçesi ile husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de; mahkemenin kabulü yerinde değildir.
    Şöyle ki; çekişmeli taşınmaz kadastro sırasında ağaçlık niteliği ile Hazine adına tesbit edilmiş beyanlar hanesinde gerçek kişilerin kullanımında olduğu hususu belirtilmiştir. Davacı gerçek kişiler dava dilekçesinde çekişmeli taşınmazın ada parsel numarasını doğru gösterdikleri gibi taşınmazdaki şerh sahiplerini de davalı olarak göstermişlerdir. Tesbit maliki Hazine dava dilekçesinde taraf olarak gösterilmemiş ise de, daha sonradan davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmıştır. Artık bu aşamada mahkemece davanın doğru hasıma yöneltilmediği gerekçesi ile husumet yokluğundan reddine karar verilmesi doğru değildir.
    Bundan ayrı mahkemece yapılan araştırma ve incelemede hüküm kurmaya yeterli değildir. Davacı gerçek kişiler dava açarken tapu kaydına dayanmış olup, mahkemece, davacıların dayandığı tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte doyaya getirtilmemiş, tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediği sorulmamış ve komşu parsel kayıtları getirtilip tapu kayıtları yöntemince davalı taşınmaza uygulanmamıştır.
    O halde mahkemece, dava konusu taşınmaza komşu olan taşınmazların kadastro tutanak suretleri, davalı iseler dava dosyaları, kesinleşerek tapuya kaydedilmiş iseler tapu kayıtları ve dayanakları, davacıların dayandığı tapu kayıtları ilk tesisinden itibaren tüm geldi ve gitti kayıtları ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü ve Arşivler Daire Başkanlığından getirtildikten ve tapu kayıtlarının revizyon görüp görmediği sorulduktan sonra, önceki bilirkişiler dışında bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte,3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu kaydı varsa tedavülleriyle birlikte yerel bilirkişi yardımı, uzman bilirkişi eliyle yerine uygulanmalı, bilirkişi ve tanıklardan kayıttaki her sınır hakkında ayrıntılı ve inandırıcı bilgi alınmalı, uygulamada tapu kaydının revizyon gördüğü dava dışı taşınmazlar varsa özellikle gözönünde tutulmalı, kayıtlarda tarif edilen sınır yerlerinden yerel bilirkişice bilinemeyen sınır yerleri bulunduğu takdirde, bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, uzman bilirkişiye kayıtlarda tarif edilen sınır yerleri düzenleyeceği haritada ayrı ayrı işaret ettirilmeli, uygulamaya ilişkin yerel bilirkişi ve tanık sözleri, dıştan komşu taşınmazların tesbit tutanağı içeriği ve varsa dayanakları kayıtlarla denetlenmeli, bu yolla dava konusu taşınmazın dayanılan tapu kaydının kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız saptanmalı, tesbit tutanağı bilirkişilerinin beyanları ile yerel bilirkişi ve tanık beyanları arasında aykırılık bulunduğu takdirde tesbit tutanağı bilirkişileri de taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek, çelişki duraksamasız giderilmeli, dayanılan tapu kaydının dayanağı harita varsa, kapsamının haritasına göre belirleneceği düşünülmeli; uygulamada geniş kapsamlı kadastro paftasının ölçeği ile tapu kaydının dayanağı haritanın ölçekleri eşitlenerek haritalar çakıştırılarak yerine uygulanmalı, uygulamada haritalarda tarif edilen belli poligon ve röper noktaları ile arz üzerindeki doğal ya da yapay sınır yerlerinden varsa değişmez nitelikte sınır yeri sayılabilecek kişi taşınmazlarından da yararlanılmalı, ayrıca, taşınmazın tapu kaydında tarif edilen türü de deliller değerlendirilirken gözönünde tutulmalı, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye, yerel bilirkişi ve tanık sözlerini denetlemeye imkan verecek ve yargı denetimine açık olacak şekilde ölçekli ve ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, tapu kaydının mahalline uyduğu saptandığı takdirde, çekişmeli taşınmazın orman bilirkişi raporu ve rapora ekli memleket haritası ve hava fotoğraflarındaki konumu dikkate alınarak tapu kaydının 4785 ve 5658 sayılı kanunlar kapsamında hukukî değerini yitirip yitirmediği değerlendirilmeli, dayanak tapu kaydı şayet değişebilir sınırları içeriyorsa, tapu kaydının miktarı ile geçerli sayılması gerektiği düşünülerek, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ. Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 03/12/2014 günü oy birliği ile karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi