MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı

... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Elbistan .... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinden verilen ....06.2010 gün ve 483/2050 sayılı hükmün ...’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı ... ... vekili evlilik birliği içerisinde edinilerek davalı adına tescil edilen 638 ada ... parselde kayıtlı ... nolu bağımsız bölüme vekil edeninin katkısı sebebiyle, taşınmazın ½ oranında tapu kaydının iptali ile adına tesciline, bunun mümkün bulunmaması halinde ½ payın değeri olan ....500 TL katılma alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekili, dava konusu taşınmazın vekil edeninin babası ... ... adına kayıtlı 1682 ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların satılarak elde edilen para ile davalı adına alındığını, babasından hibe suretiyle edindiğinden kişisel malı olup, tasfiyesinin mümkün bulunmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dava konusu taşınmazın alımına katkısını ispat edemediği gibi, taşınmazın, davalı tarafından karşılıksız kazanma yoluyla edinildiği, TMK.nun 220. maddesi uyarınca kişisel mal niteliğinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar ........1987 tarihinden evlenmişler, ........2008 tarihinde açılan davanın boşanmayla sonuçlanması ve hükmün ........2008 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlar, mal rejimi boşanma davasının açıldığı ........2008 tarihinde sona ermiştir (TMK.nun 225.md).
Dava konusu 638 ada ... parsel üzerindeki ... nolu bağımsız bölüm ........2003 tarihinde satış suretiyle edinilerek, davalı koca adına tescil edilmiştir. Tarafların evlendikleri tarihten 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği ........2002 tarihine kadar mal ayrılığı rejiminin (TKM.nun mad.170) bu tarihten sonra ise, edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu (4722 sayılı Kanunun ....mad. TMK nun 202.mad) anlaşılmaktadır.
Davacı, taşınmazın edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olduğunu ve ½ oranında payı bulunduğunu açıklayarak yarı oranda paya ilişkin iptal ve tescil, bunun mümkün bulunmaması durumunda ise ½ oranındaki payın değerinin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı ise dava konusu taşınmazın, babası ... ... adına tapuda kayıtlı bulunan 1682 ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazların satılmak suretiyle elde edilen bedel ile satın alınarak adına tescil edildiğini, davacının katkısının bulunmadığını, kişisel mal niteliğinde bulunduğunu ileri sürmüştür.
Dava, katılma alacağı isteğine ilişkindir. Katılma alacağı isteğinde, edinilmiş mal her eşin mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği mal varlığı değerleridir. Bu tür davalarda eklenecek değerlerden (TMK.nun 229 md) ve denkleştirmeden (TMK.nun 230 mad) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere davalının edinilmiş mallarının (TMK.nun 219 mad) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.nun 231 mad) yarısı üzerinden (TMK.nun 236/... mad) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulur. Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan veya bir eşin sonradan miras yoluyla ya da herhangi bir şekilde karşılıksız kazanma yoluyla elde ettiği malvarlığı değerleri o eşin kişisel malıdır (TMK.nun 220 mad.). Bu ilkeler doğrultusunda tarafların kişisel mallarının katılma alacağının hesabından düşülmesi gerekir. Davalı koca taşınmazın babası tarafından kendisine hibe edildiğini, diğer bir deyişle kişisel malı olduğunu savunmuştur. Dinlenen davalı tanıkları, davalı kocanın babasına ait arsaların satılarak elde edilen para ile kira ödememeleri, evlilik birliğinin daha sağlıklı devam etmesi amacıyla davalı adına satın alındığını bildirmişler, davacı tanıkları, davacının bu konuda iddiası bulunmadığı halde, taşınmazın alımı sırasında davacının ziynetlerinin bozdurulduğunu, bir süre SSK’lı olarak çalışarak gelir elde ettiğini, bu şekilde katkısının bulunduğunu açıklamışlardır. Satılarak dava konusu taşınmazın alındığı iddia edilen taşınmazlardan 1682 ada ... ve ... parsel sayılı taşınmazlar ... ... adına kayıtlı iken ........2003 tarihinde ... parsel ....000 TL ... parsel ....400 TL bedelle tapudan dava dışı ... isimli şahsa satılmıştır. Dava konusu 638 ada ... parselde kayıtlı ... nolu bağımsız bölüm de aynı tarihte ........2003 tarihinde ....000 TL bedelle davalı tarafından satış suretiyle edinilmiştir. Dosya kapsamına, toplanan delillere göre taşınmazların bedellerinin transferlerinin ne şekilde gerçekleştiği, her ne kadar dava konusu taşınmaz ile ... ve ... parsel sayılı taşınmazların satışı aynı gün gerçekleşmiş ise de, elde edilen paranın dava konusu taşınmazın alımında kullanılıp kullanılmadığı hususunda duraksama hasıl olmuştur. Davacı vekilinin, iddiasını ispat bakımından, dava dilekçesinde “her tür yasal delil” demek suretiyle açıkça yemin deliline de dayanmış sayılacağının kabulü gerekir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesine göre, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK.nun .... maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir. Davacının iddiasını ispat bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre öncelikle davacı tarafın yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının HUMK.nun 337 ve devamı maddeleri gereğince davet edilip yeminli beyanına başvurulması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve ...,... TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 04.04.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.