Esas No: 2016/8890
Karar No: 2021/1115
Karar Tarihi: 17.02.2021
Danıştay 7. Daire 2016/8890 Esas 2021/1115 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8890
Karar No : 2021/1115
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı (… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
KARŞI TARAF (DAVACI) : … İletişim Araçları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi
İSTEMİN KONUSU : … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğu halde beyanname vermemesi nedeniye 01/04/2014 tarihinde takdire sevk edildiği, banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 13/07/2015 tarihli vergi tekniği raporundaki tespitlerle 2009 yılı itibariyle davacı hakkında banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefiyeti tesis ettirilerek 2010-2011-2012-2013 yılları tüm dönemleri ile 2014 yılı Ocak ila Temmuz dönemleri açısından elektronik ortamda beyanname verme zorunluluğuna uyulmadığından bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarının iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dosyanın incelenmesinden; Vergi Denetim Kurulu Başkanlığı Marmara Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığının 19/06/2014 tarihli yazısı ile davacı şirket hakkında 2009 yılı itibariyle Bakırköy Vergi Dairesi Müdürlüğünce Banka Sigorta Muamele Vergisi mükellefiyeti tesis edildiği ve 2010 ila 2013 ve 2014/Ocak-Temmuz dönemleri için verilmeyen beyannamelerden kaynaklı olarak özel usulsüzlük cezası kesildiği anlaşılmakta ise de, geçmişe dönük vergi mükellefiyeti tesis edilmesi halinde, işe başlama tarihi ile mükellefiyetin tesis edildiği tarih arasındaki dönemler için elektronik ortamda beyanname vermesi hukuken ve fiilen mümkün olmayan mükellef adına bu yükümlülüğünün ihlali nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı hakkında tesis edilen işlemlerin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin 6. fıkrası hükmü uyarınca Tetkik Hâkimi … açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirketin ticaret sicil kaydının, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca 16/07/2014 tarih ve 8613 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ilana göre 07/07/2014 tarihi itibareyle ticaret sicilinden re’sen silinerek ilan edildiği, ticaret sicilinden silinen davacı adına tesis edilen işlemlerin iptali istemiyle açılan davada verilen kararın bozulması istemiyle davalı idare tarafından münfesih şirkete karşı temyiz isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, ehliyet hususu, ilk inceleme konuları arasında sayılmış; 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, ehliyetsiz kişi tarafından açılan davaların reddine karar verileceği hükme bağlanmış olup; bu hükümlere göre, idari davalarda davayı açan ve davanın yöneltildiği kişilerde dava ehliyetinin varlığı, açılan davaların incelenebilmesi için zorunlu bulunmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre, şirketlerin tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden silinmeleriyle sona erer. Olayda, adına işlem tesis edilen şirketin tüzel kişiliği de, ticaret sicilinden silindiği tarihte sona ermiş bulunmaktadır. Bu tarihten sonra, sözü edilen şirketin haklara sahip olması, borçlu kılınması ve temsili hukuken mümkün değildir. Bunun sonucu olarak, tüzel kişiliğin sona ermesinden önce tesis edilen işlemlerin de, herhangi bir hukuki sonuç doğurması; hukuki sonuç doğurmayan işlemlerin ise, herhangi bir kişinin menfaatini ihlal etmesi söz konusu olamaz. Ancak, mevzuatta sorumluluklarını düzenleyen hükümler uyarınca, münfesih şirketin ortakları veya kanuni temsilcileri ya da tasfiye memurları adına bu sıfatları nedeniyle tesis edilen veya edilecek işlemlerin bunların menfaatini etkileyeceği tartışmasızdır.
Bu hukuki durum karşısında; münfesih şirket adına tesis edilen işlemin ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davada verilen mahkeme kararının herhangi bir hukuki sonuç doğurması söz konusu olmadığı gibi, münfesih şirkete karşı davalı idarece yapılan temyiz başvurusunun esasının incelenmesi de olanaklı değildir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yönelik TEMYİZ İSTEMİNİN İNCELENMEKSİZİN REDDİNE,
2. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/02/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.