12. Hukuk Dairesi 2015/33547 E. , 2016/9404 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçluların örnek 7 numaralı ödeme emri tebligatının usulüne uygun yapılmadığını ve anılan tebligattan 10.08.2015 tarihinde haberdar olduklarını ileri sürerek şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurdukları görülmektedir.
Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir” hükmüne yer verildiği, Tebligat Kanunu"nun 23.maddesinin 7.bendinde; ""21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığının, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılmasının" emredildiği, Tebligat Yönetmeliği"nin 35. maddesinin (f) bendinde ise; ""30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığının, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebin tebligat mazbatasına yazılacağının" hüküm altına alındığı görülmektedir.
Somut olayda, borçlu ... adına çıkarılan ödeme emrinin; ""Muhatabın adresinin kapalı olduğu, komşu ... sorulduğunda nerede olduğunun bilinmediği sözlü beyanından anlaşıldığından tebliğ evrakı Teb. K. 21.madde gereğince ... muhtarı ..."e ...teslim edilmiş olup, 2 no"lu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşuya haber verilmiştir"" kaydı ile 14.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, borçlu ... adına gönderilen ödeme emrinin de; ""Muhatabın adresinin kapalı olduğu, komşu Atilla Sezer sorulduğunda nerede olduğunun bilinmediği sözlü beyanından anlaşıldığından tebliğ evrakı Teb. K. 21.madde gereğince ... muhtarı ..."e ...teslim edilmiş olup, 2 no"lu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmış ve en yakın komşuya haber verilmiştir" şerhi ile 25.05.2015 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir.
Bu durumda, yukarıda belirtildiği biçimde, ödeme emri tebliğ şerhlerinde, borçluların tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadıklarının belirlenmediği ve muhatapların tevziat saatinden sonra adrese döneceklerinin tespit edilmediği, diğer taraftan, haber verilen kişinin açık kimliğinin de tebligatlardaki meşruhatta yazılı olmadığı gibi, imzasının alınmadığı ya da imzadan imtina hususuna da tebligat parçalarında yer verilmediği anlaşılmaktadır. Bu haliyle, her iki şikayetçi borçlu yönünden gerçekleştirilen ödeme emri tebliğ işlemlerinin, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1 ve 23/7. maddeleri ile Tebligat Yönetmeliği"nin 30 ve 35. maddeleri koşullarına göre usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
Usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu"nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği"nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, anılan maddelerde, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edileceği belirtilmiştir.
O halde mahkemece, ödeme emri tebligatlarının usulsüz olduğu gözetilerek, şikayetin kabulü ile borçluların usule aykırı tebliğleri öğrenme tarihleri olan 10.08.2015 tarihinin ödeme emirlerinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.