17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/1180 Karar No: 2015/7403 Karar Tarihi: 14.5.2015
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2014/1180 Esas 2015/7403 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2014/1180 E. , 2015/7403 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu hakkında yürütülen takiple borca yeter malvarlığı tespit edilemediğini, adına kayıtlı taşınmazlarını alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla davalı 3.kişiye satılarak devir edildiğini ileri sürerek, muvazaalı satış işlemlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı 3.kişi, duruşmada dava konusu satışın gerçek olduğu, borçluyu tanımadığını, emlakçı aracılığıyla satın aldığını, emlakçının önünde borçluya 50.000,00 TL nakit para ödediğini, satış bedelinin tapuda az gösterildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı borçlu davaya cevap vermemiştir. Mahkemece dava konusu taşınmazların rayicinden düşük bedelle borçlu tarafından 3.kişiye satılmasına karşın borçlu ile davalı 3.kişinin alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla birlikte hareket ettiklerini, muvazaanın subjektif unsurlarının olayda gerçekleşmediği, bu konuda davacı tarafından davalıya yemin teklif edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı alacaklı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK"nun 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Tasarrufa konu taşınmazların tapudaki satış bedeli 9.000 TL olarak gösterilmesine karşın tasarruf tarihindeki gerçek değerinin 69.244,00 TL olduğu bilirkişi raporu ile tespit edilmiştir. İİK"nun 278/III-2.maddesinde akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitlerin bağışlama hükmünde sayılacağı ve iptale tabi olduğu öngörülmüştür. Devamlılık
arz eden yargısal uygulamalara göre taşınmazın tapudaki satış değeri ile gerçek değeri arasında bir misli ve daha fazla fark bulunması halinde farkın fahiş olarak kabul edilmektedir. Bu hallerde 3.kişinin iyiniyetli yada borçlunun alacaklısından mal kaçırmak kasdıyla hareket ettiği konusunu bilip bilmediği önem arzetmez. Öte yandan 3.kişi olan ..., taşınmazı iddia ettiği değeri ödeyerek satın aldığını ve de tapuda gösterilen bedelinden ayrı ödemelerde bulunduğunu kanuni delillerle ispatlayamamıştır. Bu durumda davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı alacaklıya geri verilmesine 14.5.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.