13. Hukuk Dairesi 2016/20782 E. , 2019/11257 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, geçirdiği iş kazası nedeni ile dava dışı şirket aleyhine açılan ... 1. İş Mahkemesi"nin 2005/1631 Esas, 2008/681 Karar sayılı dosyasını davalı avukatın takip ettiğini, yapılan yargılama neticesinde 20.000,00 TL tazminata hak kazandığını, davalının mahkeme kararını icra takibine koyduğunu, davalının icra takibine konu alacağı tahsil ettiğini belirterek kendisine ödeme yaptığını ve ibraname başlıklı belgeyi imzalattığını, hukuki konularda tecrübesiz bir kişi olarak vekili olan davalıya güvenerek bu belgeyi imzaladığını, ancak sonrasında takip miktarının kendisine ödenen miktardan daha yüksek olduğunu ve halen deredest olduğunu öğrendiğini, almaya hak kazandığı miktar ile ödenen miktar arasında fark olduğunu, taraflar arasında yazılı bir avukatlık sözleşmesinin bulunmadığını ileri sürerek; belirsiz alacak olarak şimdilik 1.000,00 TL"nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, bilahare talebini artırmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Taraflar arasındaki ilişki vekalet akdinden kaynaklanmaktadır. Davacı, avukat olan davalının vekili olarak takip ettiği dava sonunda tahsil ettiği paradan kendisine eksik ödeme yapıldığı iddiası ile bu davayı açmıştır. Yasal dayanağı BK. 508. maddesidir. Bu madde hükmüne göre vekil, müvekkilinin talebi üzerine yapmış olduğu işin hesabını vermeye ve her ne surette olursa olsun vekil olarak müvekkili adına almış oluduğu herşeyi müvekkiline ödemeye mecburdur. Hesap verme durumunda olan davalı, davacı adına tahsil ettiği paraları tamamen davacıya ödeyip 9.3.2011 tarihli ibranameyi aldığını savunmuştur. Davacı ise ibranamenin altındaki imza kendisine ait ise de, kendisinin aldatıldığını, ibranamenin kendisini bağlamayacağını savunmuştur. Davalının dayandığı ibranamede, davacı adına yürütülüp sonuçlandırılan ... 1. İş Mahkemesinin 2005/1631 E.sayılı dosya için 45.000,00 TL’nin davacıya ödendiği, karşılıklı borç ve alacağın kalmadığı belirtilmektedir.
Yukarıda açıklandığı gibi taraflar arasındaki ilişki vekalet ilişkisi olup, karşılıklı güvene dayandığı gibi, birbirlerine karşı saygılı, dürüst ve iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdırlar. Davalı vekil olarak hesap verirken ... ve iyiniyet kurallarına uygun davranmalıdır. Bu nedenle verdiği hesabın da açık, anlaşılabilir, güvenilebilir olması gerekir. Vekilin verdiği hesabı müvekkil tasvip ederken sonucundan emin olmadığı bazı tazminat taleplerinden vazgeçtiğinin farkında olduğunun kanıtlanması gerekir. Tasvibin ve ondan çıkarılan ibra sonucunun mutlak butlan sebepleri ve irade bozukluğu dolayısı ile hükümsüz olduğunu müvekkilin ileri sürmesi mümkündür. Davalı vekilin dayandığı ibraname bu açıklamalar doğrultusunda incelendiğinde, güven verici gerekli açıklıkta, anlaşılabilir değildir. Bir defa vekilin ne miktar para tahsil ettiği, ne kadar masraf, vekalet ücreti kesip davacıya ödeme yaptığı belli olmadığı gibi, davacının bunları bildiği hususu da kanıtlanmamıştır. Bu durumda böyle bir ibranameye itibar edilemez. O halde, mahkemece, ibraname geçersiz kabul edilip sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/11/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.