Esas No: 2013/20036
Karar No: 2015/7367
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2013/20036 Esas 2015/7367 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davalı ...Ş. yönünden davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkilinin, dava dışı işverene ait şantiye alanında iş makinesi operatörü olarak çalışmakta iken, meydana gelen iş kazası nedeniyle yaralanan bir işçiyi almak üzere şantiye alanına gelen ve davalıların sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısı olduğu ambulans aracının çarpması neticesinde malul kalacak şekilde yaralandığını, kaza nedeniyle çeşitli ameliyatlar geçirmiş olup vücudunda kırıklar meydana geldiğini ve tedavisinin halen devam ettiğini, kazada davalı ambulans sürücüsünün tam kusurlu olup müvekkilinin kusurunun bulunmadığını ileri sürerek davacının iş göremezlik zararına karşılık fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tüm davalılardan, 100.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...Ş. dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada ise, davacı vekilince davalı sürücü idaresindeki ambulans aracının ... A.Ş."ye sigortalı olduğu belirtilerek aynı kaza nedeniyle davacının iş göremezlik zararına karşılık maddi tazminat istemi bu kez ... A.Ş.ye yöneltilmiş; 30/04/2013 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat talebinin 15.579,89 TL"ye yükseltildiği bildirilmiştir.
Davalı ... ve diğer davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı ...Ş. yönünden dava atiye bırakıldığından davanın açılmamış sayılmasına; asıl ve birleşen dava yönünden maddi tazminat isteminin kabulü ile 15.579,89 TL maddi tazminatın davalılar..."den kaza tarihi olan 18/03/2006 tarihinden, birleşen dosya davalısı ... A.Ş."den birleşen dava tarihi olan 15/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen; asıl dava yönünden manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ...."den tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanunu"nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir
edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Mahkemece, davacı tarafın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü yönünde yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; tarafların kusur durumuna ilişkin olarak konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınan 07/03/2011 tarihli rapora göre, kazanın oluşumunda davalı ambulans sürücüsü ..."nün %30 oranında, davacı ..."ın %20 oranında kusurlu olup davaya konu inşaat şantiyesi yetkili temsilcisinin ise %50 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş; davacının maluliyet durumuna ilişkin 3. İhtisas Kurulu"ndan alınan rapora göre de, davacının meslekte kazanma gücü kaybının %2,1 olup iyileşme süresinin 9 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
O halde mahkemece, davacının trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle duyduğu acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, tarafların kusur oranları, davacının maluliyet oranı ve davalıların sorumluluğunun niteliği göz önünde tutularak olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen miktarda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, zenginleşme sonucunu doğuracak şekilde ve çok yüksek miktarda manevi tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3- Davacı vekili, dava dilekçesinde, özellikle davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu ileri sürerek davayı kazaya karışan aracın sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısına karşı açmıştır. Her ne kadar mahkemece tarafların kusur durumuna ilişkin olarak bilirkişi heyetinden alınan rapora göre, kazanın oluşumunda dava dışı işverenin (davaya konu inşaat şantiyesi yetkilisinin) %50 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; davacı tarafın işverene karşı davası bulunmamaktadır. Bu nedenle davalıların, dava dışı işverenin kusurundan sorumlu tutulması mümkün değildir. O halde mahkemece, kazada davalı araç sürücüsünün %30 oranında kusurlu olduğu göz önünde bulundurularak önceki aktüerya raporunu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davalıların sorumlu olduğu tazminat miktarının yeniden hesaplanması ile ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalıların, dava dışı işverenin kusurundan da sorumlu tutularak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ..."a geri verilmesine 13.05.2015 gününde üye ..."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Uyuşmazlığın konusu davacının asıl davada sürücü, işleten ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu belirtilen ... A.Ş aleyhine iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat birleşen dosyada ise kazaya karışan ambulans aracının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ... A.Ş aleyhine işgöremezlik tazminatı talep ettiği yargılama sırasında ... A.Ş hakkında açılan davanın atiye terk edildiği yapılan yargılama neticesi mahkemenin ... A.Ş yönünden davanın açılmamış sayılmasına, asıl ve birleşen davada maddi tazminat talebinin kabulüne belirlenen tazminatın asıl ve birleşen davada davalı ... şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminatın ise davalı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karar davalı işleten ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Sayın çoğunluk “…davacı vekilinin dava dilekçesinde, özellikle davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu ileri sürerek davayı kazaya karışan aracın sürücüsü, işleteni ve trafik sigortacısına karşı açmıştır. Her ne kadar mahkemece tarafların kusur durumuna ilişkin olarak bilirkişi heyetinden alınan rapora göre, kazanın oluşumunda dava dışı işverenin(dava konusu inşaat şantiyesi yetkilisinin) %50 oranın da kusurlu olduğu belirtilmiş ise de; davacı tarafın işverene karşı davası bulunmamaktadır. Bu nedenle davalıların, dava dışı işverenin kusurundan sorumlu tutulması
mümkün değildir. O halde mahkemece, kazada davalı araç sürücüsünün %30 oranın da kusurlu olduğu göz önünde bulundurularak önceki aktüerya raporunu düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle davalıların sorumlu olduğu tazminat miktarının yeniden hesaplanması ile ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, davalıların, dava dışı işverenin kusurundan da sorumlu tutularak yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmaya gerektirmiştir" gerekçesi ile maddi tazminat açısından verilen kararın bozması yönünde karar vermiştir.
Karayolları Trafik Kanunun 85 maddesi “ Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Aynı yasanın 88. Maddesinde ise “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” Düzenlemesi ile motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu ayrıca birden fazla kişinin zararı tazminat ile yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtmiştir. Bu haliyle Karayolları Trafik Kanunu trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.
Yine TBK 61. Maddesinde “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” demekle birden çok kişi aynı zarardan aynı sebeple yada çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır . Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğün şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.
TBK 61. Maddesine göre müteselsil sorumluluk ya aynı sebebe ya da değişik sebeplere dayanabilir.
1- Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan müteselsil sorumluluk:
Birden çok kişinin aynı zarara birlikte sebep olmalarından doğan zarar aynı sebebe dayanan zarardır. Müteselsil sorumluluğu doğuran “aynı sebep” veya “birlikte sebep” kusur olabileceği gibi sözleşme veya kanundan olabilir.
a) Birden çok kişinin kusur sorumluluğuna dayanan tazminat yükümlülüğü
Birden çok kişinin kusur sorumluluğu ortak kusur yada bağımsız kusurdan kaynaklanabilir.
Birden çok kişi aralarında önceden veya en geç olay sırasında anlaşarak bilerek isteyerek ya da en azından birbirlerini davranışından haberdar olarak haksız bir fiille zarara sebep oldukları takdirde, ortak kusur sorumluluğu söz konusu olur. Ortak kusur şartının varlığı, birden çok zarar verenlerde birlikte davranma iradesini bulunmasına bağlıdır. Bu kasta veya ihmale dayanabilir. Birden çok kişinin ortak kusur sorumluluğunun doğması için üç şartın bir arada bulunması gerekir. Bunlar; zarara birlikte sebep olma, ortak kusur ve tek zarar şartlarıdır.
Birden çok kişinin bağımsız kusur sorumluluğuna dayanan tazminat yükümlülüğüne gelince, burada zarar verenlerin her biri kusurlu davranışıyla sebep olmakla birlikte aralarında bilinçli bir işbirliği ve birbirlerinin davranışlarından haberleri yoktur. Örneğin iki bisiklet sürücüsünün bisikletlerini dikkatsiz bir şekilde sürerken çarpışmaları ve bu arada bir yaya zarar vermeleri halinde, her iki bisiklet sürücüsü de kusurlu olmakla birlikte birbirinden haberdar olmadıkları için kusurları birbirinden bağımsızdır.
b) Birden çok kişinin kusursuz sorumluluğa dayanan tazminat yükümlülüğü;
Birden çok zarar veren, aynı veya değişik türden kusursuz sorumluluk haline göre tazminat yükümlüsü olabilir. Aracı işletenin sorumluğu, adam çalıştıranın sorumluluğu, bina malikinin sorumluluğu gibi.
c) Birden çok kişinin sözleşme sorumluluğuna dayanan tazminat yükümlülüğü;
Sözleşmenin ihlalinden veya sigorta sözleşmesinden tazminat yükümlülüğü doğabiliri. Örneğin bir şehirler arası otobüsün karıştığı kaza sonucu yolcuların yaralanmasından doğan zarardan Taşıma sigorta poliçesi, zorunlu mali sorumluk sigorta poliçesi ve zorunlu koltuk ferdi sigorta poliçesine dayalı olarak üç sigorta şirketi sözleşmeye (poliçe) dayalı aynı sebepten doğan müteselsil tazminat sorumluluğu bulunmaktadır.
2- Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olması
Birden çok kişinin aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumluluğu söz konusu olabilir. Aynı zararı doğuran çeşitli sebepler kusur sorumluluğu (haksız fiil), sözleşme veya kusursuz sorumluluk (kanun) olabilir. Bu suretle birden çok zarar verenden biri aynı zararı haksız fiil diğeri sözleşme bir başkası da özen veya tehlike sorumluluğuna göre tazmin zorundadır. Örneğin bir işletmenin şoförü tarafından kullanılan motorlu araç yolculardan birine zarar vermişse aracın işleteni Karayolları Trafik Kanunu madde 85 gereğince tehlike sorumluluğuna(kusursuz sorumluluk) göre, aracı kullanan şoför Türk Borçlar Kanunu madde 49 uyarınca kusur sorumluluğuna (haksız fiile), sigortacı ise sözleşmeye (poliçe) ilişkisine göre gerçekleşen zararı tazmin etmek zorundadır.
Zarar Görenle Zarar Verenler Ve Zarar Verenlerin Kendi Aralarındaki İlişki
Birden çok kişinin zararı tazmin yükümlülüğü doğması durumunda, zarar verenlerle zarar gören arasında ki ilişki önem kazanmaktadır. Zarar verenlerle zarar gören arasındaki ilişkiye dış ilişki denir. Dış ilişki zarar görenin uğramış olduğu zararın tazminini zarar verenlerden hangi esaslara göre talep edeceği sorunu ile ilgilidir. Zarar verenler arasındaki ilişkiye ise iç ilişki adı verilir. İç ilişkide zararın tazminin den sonra zarar verenlerin birbirleriyle olan ilişkileri özellikle rücu ilişkisi, yani hangi zarar verenin zararın hangi kısmını kesin olarak üstleneceği, zararın zarar verenler arasında nasıl paylaşılacağı söz konusu olur.
1- Dış İlişki (Zarar verenlerin zarar görene sorumluluğu)
Türk Borçlar kanunun müteselsil borçluluk ve dış ilişki de borçluların sorumluluğu başlıklı 163/1. Maddesi “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir.” demekle zarar görenin, zarar verenlere karşı durumunu düzenlemiştir. Buna göre zarar gören tazminatın tamamını dilediği takdirde zarar verenlerin tamamından talep edebileceği gibi bir kısmından veya sadece birinden de talep edebilir. Burada yasa koyucu zarar görene, tazminatın tamamının zarar verenlerden yalnız birine karşı ileri sürebilmesi imkanı sağlamıştır. Böylece zarar gören tazminat davasını en sağlam ispat araçlarına sahip olduğu zarar verene karşı açabileceği gibi böyle bir davayı tazminatı
ödeme gücü en fazla olan zarar verene karşı da açabilir. Bu sayede zarar gören zarar verenlerden her birini ayrı ayrı dava edip sayısız zahmetlere katlanacağı yerde tamamı aleyhine açacağı bir tek dava ile de kolayca sonuca ulaşabilir. Zarar verenlerden biri tazminatın tamamını ödediği takdirde borç ortadan kalkar dolayısıyla zarar gören öyle bir halde artık diğer zarar verenlerden tazminat talep edemez.
Zarar verenlerin zarar gören karşısındaki durumlarına gelince; tazminat yükümlülerinden her biri zarar görene tazminatı ödemek zorundadır. TBK madde 163/2 ye göre “Borçluların sorumluluğu, borcun tamamı ödeninceye kadar devam eder.” Düzenlemesi karşısında zarar verenlerin sorumluluğu tazminat borcunun tamamı ödenince kadar devam edeceğini kolaylıkla söyleyebiliriz. Dava edilen zarar veren tazminatın diğer zarar verenlerden istenmesini gerektiğini ileri süremez. Böyle bir savunma müteselsil sorumluluğun niteliği ile bağdaşmaz. Zira dava edilen zarar veren de dahil zarar verenlerin tümü tazminatın tamamından sorumludur. Buna karşılık zarar verenlerden birinin borcunu ifa ve takas yoluyla sona erdirdiği oranda diğer zarar verenler bundan yararlanır ve bu oranda borçtan kurtulur. Davalı tazminatın tamamını ödediği taktirde diğer zarar verenlerin de tazminat ödeme borcu sona erer. (TBK 163/2, 166/1)
2- İç ilişki (zarar verenlerin birbirine karşı rücu ilişkisi)
Rücu ilişkisini düzenleyen iç ilişki, zarar ve tazminatın müteselsil sorumlular arasında kesin ve nihai olarak paylaştırması ile ilgilidir. Rücu ilişkisi TBK 62. Maddesinde “Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, bütün durum ve koşullar, özellikle onlardan her birine yüklenebilecek kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önünde tutulur. Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” Demekle bu maddede müteselsil sorumlulardan her biri tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödediği taktirde diğer müteselsil sorumluya ve sorumlulara hangi esaslar içinde rücu edeceğini düzenlemektedir. Hemen belirtelim ki rücuda teselsül değil pay esası geçerlidir. TBK 62. Maddesinde sorumluluk hukuku yönünden rücu ilişkisini, TBK 167 sözleşmeye dayalı rücu
ilişkisini ve KTK 88/2 ise araç işletenlerin sorumluluk ilişkilerini düzenlemiştir.(Prof. Dr. FİKRET EREN 6098 Sayılı TBK Göre Hazırlanmış Borçlar Hukuku Genel Hükümleri, Prof. Dr. Şahin Akıncı Borçlar Hukuku Bilgisi 6098 Sayılı TBK Göre Hazırlanmış, BİRDEN FAZLA KİMSELERİN AYNİ ZARARDAN SORUMLULUĞU Prof. Dr. Kemal Tahir GÜRSOY)
Somut davaya gelince davacı şantiye alanına gelen davalıların sürücü, işleteni ve trafik sigortacısı olduğu ambulansın çarpması sonucu yaralanmıştır. Kazada davalı sürücünün %30 davacının %20 ve dava dışı inşaat şantiye yetkilisinin %50 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde maddi ve manevi zararını davalılardan müştereken ve müteselsilen talep etmektedir. Sayın çoğunluk davacının davalılardan tam kusurluluk esasına göre talepte bulunmasına rağmen mahkemenin %80 kusura isabet eden zararın tamamını davalılara yüklemesinin doğru olmadığını bozma gerekçesinde belirtmiş ise de, davacının dava dilekçesinde davalılardan zararın tamamını müştereken ve müteselsilen sorumluk esasına göre talep ettiği tartışmasızdır. O zaman davacının talebini müteselsil sorumluk çerçevesinde değerlendirmek yerinde olacaktır. KTK 85 ve 88. Maddesi ile TBK 61 maddesi gereği davalılar, kazaya kusurları ile sebebiyet veren diğer zarar verenler gibi oluşan zararın davacının kusuruna isabet edenin dışındaki zararın tamamından müteselsilen sorumludur.
Bunun sonucu olarak TBK 163. Maddesi gereği zarar gören davacı alacaklı kendi kusuruna isabet eden zarar dışındaki zararının tamamını tüm müteselsil sorumlulardan talep edebileceği gibi zarar verenlerden sadece birinden yada bir kaçından talep edebilecektir. Nitekim davacı zararın tamamını zararın doğmasında % 30 kusurlu aracın sürücüsü ve bu aracın işleteni ile bu aracın zorunlu mali sorumluk sigortacısına yöneltmiştir. Mahkeme de davacının kusuruna isabet eden zararı mahsup ederek kalan zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar vermiştir. TBK madde 163/2 ye göre somut davada davalıların sorumluluğu davacının kusuru dışındaki kusura isabet eden zararın tamamı ödenince kadar devam edecektir. Davalılar tazminatın dava dışı %50 kusurlu inşaat şantiye yetkilisinden talep edilmesi savunmasını ileri süremez. Böyle bir savunma müteselsil sorumluluğun niteliği ile bağdaşmaz. Davalılardan sürücü ve TBK 49. maddesi gereği haksız fiilden kusuru nedeniyle, işleten KTK 85. maddesine göre sürücünün kusurundan dolayı kusursuz
sorumluluk ilkesine dayalı olarak, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı KTK 99. maddesi gereği işletenin motorlu araç işletmesinden doğan riskini poliçe ile üstlenmesinden dolayı sözleşmeye dayalı olarak ve dava dışı inşaat şantiye yetkilisi ise TBK 69. maddesi gereği tehlike sorumluluğu gereği her biri TBK 61, maddesinde belirtildiği gibi aynı zarardan çeşitli sebeplerle müteselsil sorumludurlar. Davacı TBK 163. maddesinde ki seçimlik hakkını kullanarak her üç davalıdan zararın tamamını talep etmiştir bu nedenle davalılar zararın %80 nine isabet eden miktarından KTK 88 ve TBK 61. maddesi gereği müteselsilen sorumludur. Davalılar ancak davacının kusuru dışındaki kusura isabet eden zararın tamamını ödedikten sonra dava dışı kusurlu müteselsil sorumluya TBK 62 maddesi gereği müracaat edebilir.
Bu nedenlerle çoğunluğun mahkeme kararının davalıların sürücünün kusuru olan %30 oranında sorumlu tutulmaları gerektiğine ilişkin düşüncesine karşıyım.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.