Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2848
Karar No: 2017/1262
Karar Tarihi: 01.11.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2848 Esas 2017/1262 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/2848 E.  ,  2017/1262 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 14. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.12.2011 gün ve 2008/1227 E.- 2011/1115 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.04.2012 gün ve 2012/14276 E.- 2012/13167 K. sayılı kararı ile;
    (...A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı, prim, yaşam hakları bedeli, relocation bedeli ve sağlık sigorta bedeli alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı, davanın reddini istemiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, 21.12.2011 tarihli oturumda “Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, davacı tarafın prim bedeli talebinin kabulüne, diğer taleplerin reddine” şeklinde kısa karar tefhim edilmiş, gerekçeli kararda da davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı taraflar Vekilleri temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    Mahkemece yapılan yargılama sonunda 21.12.2011 tarihli son duruşmada kısa karar
    “Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, davacı tarafın prim bedeli talebinin kabulüne, diğer taleplerin reddine” şeklinde açıklanmıştır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
    a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
    b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
    c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
    ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
    d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
    e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
    içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur.
    Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı ...nın “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;
    “Hüküm
    MADDE 321- (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.
    (2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.
    321inci maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen ...nın 297. maddesindeki unsurlardır. Madde gerekçesinde tefhimin hüküm özetinin yazdırılması olduğu açıklanmıştır.
    Bu nedenlerle basit yargılamada da tefhim edilecek hüküm ...nın 297/2 inci maddesindeki unsurları taşımakla birlikte ...nın 321inci maddesi uyarınca gerekçeli olmak zorundadır. Ancak mahkemelerin iş yoğunluğu ve buna bağlı olarak duruşma dosyalarının çokluğu nedeni ile gerekçenin duruşmada yazdırılamaması halinde gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.
    Bu yasal şekil yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu - 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
    Halen yürürlükte olan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8 inci maddesine göre, iş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı kanun yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
    Taraflar hükmün tefhiminin ...nın 297/2 inci maddesinde sayılan unsurları taşımaması halinde hak ve borçlarını bilemeyeceklerinden temyiz süresini kaçırmamak, hak kaybına uğramamak için kararı gereksiz yere temyiz etmek zorunda kaldıkları bir gerçektir.
    Bu nedenlerle hükmün tefhimi sırasında ...nın 297/2 inci maddesinde belirtildiği üzere “taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Somut olayda, davacının birden fazla talebi olduğu halde hüküm “Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, davacı tarafın prim bedeli talebinin kabulüne, diğer taleplerin reddine” denilerek açıklanmıştır.
    Bu şekilde kurulan ve açıklanan hükümde taraflara yüklenen hak ve borçların açık ve şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde belirtilmediği ortadadır.
    Açıklanan hüküm sonucunda davacının hangi taleplerinin reddedildiği, yargılama giderlerinin (masraf ve vekalet ücretleri) ne şekilde hüküm altına alındığı, kanun yoluna başvurma süresinin ne kadar olduğu Yasanın emredici hükmüne rağmen açıkça belirtilmemiştir.
    6100 sayılı ...nun 298/2 inci maddesine göre “Gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.”
    Yukarıda belirtildiği üzere duruşmada açıklanan hüküm sonucu ile gerekçeli kararın hüküm sonucunun da aynı olduğu söylenemez.
    Bu nedenlerle 6100 sayılı yasanın 297, 298/2 ve 321inci maddelerinde belirtilen zorunlu unsurların hiç birisini taşımadığı anlaşılan hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir...)
    gerekçesiyle bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Dava, prim, yaşam hakları, relocation ve sağlık sigortası bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
    Davacı vekili müvekkilinin davalıya ait işyerinde mühendis olarak.... adlı projede çalıştığını, davalı ile ..... firması arasında imzalanan mutabakat metni hükümlerine göre 11 ay süre ile uzun süreli personel olarak Amerika Birleşik Devletleri"ne gönderildiğini, burada çalıştığı dönem bakımından hak kazandığı prim, yaşam hakları, relocation ve sağlık sigortası bedellerinin ödenmediğini iddia ederek bu alacakların faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı işveren vekili davacıya Amerika Birleşik Devletleri"nde çalıştığı süreye ait tüm haklarının ödendiğini, dava konusu ettiği alacaklarının somut dayanağının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece davacının imzasını taşıyan Personel Taahhütnamesinin 2 nci maddesi hükmü ile özlük haklarının belirlendiği, bu kapsamda davacıya tüm özlük haklarının ödendiği, prim alacağının ise ödenmediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde belirtilen nedenle bozulmuştur.
    Mahkeme bozma kararının Anayasa"nın 141 inci maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 371 inci maddesine aykırı olduğunu, Anayasa"nın 141 inci maddesinde tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunluluğu getirilmiş iken, 6100 sayılı HMK"nın 321 inci maddesinde hükmün gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçenin en geç bir ay içinde yazılacağı belirtilerek kaynağını Anayasa"dan almayan istisnai bir düzenleme yapıldığını, bu hükmün Anayasa"ya aykırı olduğunu, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğunun taraflarca temyize getirilmediği hallerde bu hususun resen bozma nedeni yapılamayacağını, Yargıtay"ın tefhim edilen hükmün gerekçesiz olabileceğini kabul ederken kısa kararın gerekçeli kararın tüm unsurlarını taşıması konusunda aşırı titizlik gösterdiğini, bu nedenle 6100 sayılı HMK"nın 321 inci maddesinin 2 ve devamı hükümlerinin Anayasa"ya aykırılığının itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine götürülmesini, bunun mümkün olmaması halinde Yargıtay Daireleri arasında yeknesak uygulama olmadığından içtihadı birleştirme kararı çıkmasını teminen yasal prosedürün işletilmesini, ayrıca bozma kararında konu edilen hususta davanın taraflarınca bir temyiz nedeni ileri sürülmemiş olması yanında kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmadığını belirterek önceki kararında direnmiştir.
    Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararının birbirine uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Hemen belirtilmelidir ki 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 294 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, “hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir. Ayrıca mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı HMK"nın 297 nci maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.
    Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Nitekim Yargıtay"ın yerleşmiş görüşü de bu yönde olup, Hukuk Genel Kurulunun 05.02.2014 gün ve2013/9-595 Esas 2014/82 Karar ve 9.03.2014 gün ve 2013/9-594 Esas 2014/378 Karar sayılı kararlarında da bu görüş benimsenmiştir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; mahkemece bozma kararı öncesi yapılan yargılamanın bitirildiği 21.12.2011 günlü oturumda tefhim edilen kısa kararda; “Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, davacı tarafın prim bedeli talebinin kabulüne, diğer taleplerin reddine..." karar verilmiş iken, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise, "... 1-) Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE, 2-) 6.142,30-TL brüt prim bedelinin 100-TL"lik kısmının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-) Davacının diğer taleplerinin ayrı ayrı REDDİNE,..." denilerek bu kez taraflara yüklenen hak ve borçların neler olduğu açık ve tereddüde meydan vermeyecek biçimde ayrıntılı olarak belirtilmiş, ayrıca yargılama harç ve giderleri de hüküm altına alınmıştır.
    Bu durumda kısa karar ile gerekçeli kararın birbirine uygun olduğundan söz edilemez.
    Şu hâlde mahkemece, yukarıda belirtilen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun ilgili maddeleri gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.
    Hâl böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı ....Hava Elektronik San. ve Tic. A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada davalı vekilinin sair temyiz itirazları ile davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harçlarının yatıranlara geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 01.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi