13. Hukuk Dairesi 2012/17817 E. , 2013/13144 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat... ile davalı vekili avukat ..."nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, kendisine ait taşınmazın satışı için davalıya noterde düzenlenen 31.03.2008 tarihli vekaletname ile satış ve ahzukabz yetkisi verdiğini, davalının taşınmazı bu vekaletnameyle sattığını fakat satış hakkında bilgi ve hesap vermediğini, vekalet sözleşmesini kötüye kullanılarak taşınmazı düşük bedelle sattığını ve tahsil ettiği bedeli kendisine ödenmediğini ileri sürerek şimdilik 30.000.00 TL"nın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu taşınmazın bedelinin vekaletname verilmeden 13.03.2008 tarihinde dava dışı ... tarafından davacının bilgisi ve talimatıyla oğlu ..."na ödendiğini, davacının tüm işlerini oğlunun takip ettiğini ve oğluna yapılan ödemelerin davacının talimatıyla olduğunu, satış tarihi itibariyle taşınmazın değerinin düşük olmadığını ve uzun süre sonra açılan bu davanın kötü niyetli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece taşınmazın vekaletnameye dayanılarak satılıp bedelinin davacının bilgisi dahilinde oğluna ödendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisi olduğunda duraksama yoktur. Gerçekten de vekil, hesap verme ve vekaleti iyi bir surette ifa ile yükümlüdür. (B.K. md. 390/2) Eş söyleyişle, müvekkilin kendisine verdiği görevi özen ve sadakatle ifa etmek yükümlülüğü altındadır. Öte yandan, müvekkilin talebi üzerine, yapmış olduğu işin hesabını vermekle, her ne nam ile olursa olsun, almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmekle ve tediye edene kadar saklamakla yükümlüdür.(B.K.md. 392/1) Vekilin hesap verme yükümlülüğüne, üçüncü kişilerden aldığı değerler evleviyetle dahildir. Belirtilen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde vekilin, müvekkile karşı, onun bu yüzden uğradığı zararı tazmin yükümlülüğünün ortaya çıkacağı da çok açıktır. Bu ilke ve kurallar altında somut olaya bakıldığında davalının gerek hesap verme ve gerekse özen ve sadakatle iş görme yükümlülüklerine aykırı davranıp davranmadığının saptanabilmesi için davalının hesap verme borcu kapsamında ödeme yapıp yapmadığı, mülkiyetin geçerli bir şekilde devrinin sağlandığı tarihteki koşullar ve özellikle taşınmazın o tarihteki rayiç değeri göz önünde tutulmalıdır. Davacının verdiği vekaletnameye dayanarak taşınmazı satan davalı, taşınmazın satışından elde edilen bedelin davacının bilgisi dahilinde oğlu İbrahim"e ödendiği savunmuştur. Davacının ödemelerin oğluna yapılmasına ilişkin talimat verdiğine dair dosyada hiçbir delil yoktur. Davalı bu konuda yazılı delil ibraz edememiş ve davacıya hesap verdiğini kanıtlayamamıştır. Mahkemece yapılan keşif neticesinde davacının hissesinin satış tarihi itibariyle değerinin 919.720.00 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafından vekaletnameye dayanılarak tapuda yapılan satışta satış değerinin 370.000.00 TL gösterildiği anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmazın satış tarihindeki değeri 919.720,00 TL olmasına rağmen davalı tarafından taşınmazın 370.000.00 TL bedelle satılıp bu paranın davacının oğluna ödemesi karşısında davalı vekilin hesap verme ve özenle ifa yükümlülüğüne aykırı davrandığı anlaşılmaktadır. Yapılan keşifte alınan bilirkişi raporuna ve dosyada mevcut delillere göre davalının vekil olarak özenle ifa ve hesap verme borcuna aykırı davrandığı ispatlanmış olduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 21.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.5.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.