Esas No: 2021/1297
Karar No: 2021/1051
Karar Tarihi: 09.09.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2021/1297 Esas 2021/1051 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1297
KARAR NO: 2021/1051
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22.04.2021 tarihli ara karar
NUMARASI: 2020/656 E.
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasında görülen alacak davası içinde talep edilen ihtiyati tedbirin ilk derece mahkemesince reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu edilen dört adet taşınmazın asıl borcun teminatı olarak üzerine davalı banka lehine ipotek tesis edilmiş olan taşınmazlar olduğunu, davalı taraf ile yapmış oldukları görüşmelerde bir veya birkaç adet taşınmaz üzerindeki ipotek şerhinin kaldırılabileceğinin taraflarına iletildiğini, TBK'nın189. maddesinin "Alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı haklar da devralana geçer." şeklinde olmakla birlikte yine aynı Kanun'un 596/2. maddesinin "Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur." şeklinde olduğunu, her ne kadar ilgili düzenlemelerden de anlaşıldığı üzere halefiyet koşulları gereği söz konusu teminatların hukuken hak sahibi müvekkili olsa da davalı tarafın bugüne kadar alacağı ve bağlı hakları temlik etmediğini ve teminatların bulunduğu tapu kütüğüne de alacağın temlik edildiğine yönelik herhangi bir bildirimde bulunmadığını, oysaki TBK'nın 592. madde hükmü gereği davalı tarafın söz konusu teminatları koruma davalıya teslim etme borcu altında olduğunu, davalı tarafın davaya konu edilen dört adet taşınmaz üzerindeki rehin haklarını koruma ve müvekkile devretme borcu bulunmakta olduğunu, söz konusu taşınmazlar üzerinde bulunan ipoteklerin ve diğer güvencelerin davalı tarafça elden çıkarılması durumunda, müvekkilinin ödemiş olduğu bedeli herhangi bir şekilde tahsil etme imkanı kalmayacağını, bu nedenle müvekkilin halefiyet yoluyla bağlı hakları olan rehin haklarının da kendisine intikal edebilmesi için dava süresi boyunca ilgili taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin fek edilmesinin engellenebilmesi adına sadece bir üst maddede sayılan ilgili taşınmazlar üzerinde bulunan ipotek şerhlerine ihtiyati tedbir konulmasına ve durumun ilgili tapu sicillerine bildirilmesine, müvekkili tarafından ödenen toplam 1.228.803,38 TL'lik alacağın halefiyet yoluyla müvekkiline temlik edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 22.04.2021 tarihli ara kararıyla; ''...Davacı taraf, üçüncü kişinin davalı bankaya olan borcunun kendisinin ödediğini, bu nedenle bankanın üçüncü kişiden olan alacağının kendisine temlikinin tespitini talep ettiğinden ihtiyati tedbir talebine konu ettiği ipoteklerin dava konusu olmadığı, mahkememizce yapılacak yargılama sonunda ihtiyati tedbir talebine konu edilen ipotekler yönünden bir karar verilmeyeceği, dolayısıyla bu ipoteklerin HMK 389.maddesi uyarınca dava konusu olmadığı gibi ipoteklerin vaki olduğu taşınmazların sahibinin de davada taraf olmadığı, dolayısıyla onun taşınmazları yönünden bir ihtiyati tedbir kararı da verilemeyeceği...'' gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlayarak, tedbir talep edilen hususun taşınmazlara ilişkin satış veya tasarruf yetkisini sınırlayıcı bir talep olmayıp, sadece ve sadece ipotek şerhinin kaldırılmasının engellenmesi yönünde bir tedbir talebinden ibaret olduğunu, müvekkilinin huzurdaki davada alacağı temlik alması neticesinde ödemiş olduğu bedellerin tahsilini ancak ve ancak ilgili ipotekli taşınmazların paraya çevrilmesi yoluyla gerçekleştirilebileceğini, müvekkilinin ilgili borçları bankaya ödemesinin sebebinin asıl borçlunun borcunu ödeyemeyecek duruma gelmesi nedeniyle müvekkilinin kendi mülkiyetinde bulunan taşınmazın paraya çevrilmesini önlemek olduğunu, borçlunun kendi borcunu bankaya ödeyemeyecek duruma gelmesinden kaynaklı olarak müvekkilinin kendi ipotekli taşınmazının da satışını engellemek maksadıyla bütün kredi borcunu ödediğini, ancak bankaca ilgili alacağın temlik edilmediği gibi, davalı tarafça sunulan cevap dilekçesinden de anlaşıldığı üzere, birtakım taşınmazlar üzerinde bulunan ipotek haklarının da müvekkilinin rızası hilafına fekkedildiğini, davanın müvekkili lehine sonuçlanması neticesinde kredi borcuna bağlı herhangi bir garanti/rehin/ipotek bulunmaması ve asıl kredi borçlusunun ödeme gücü içerisinde olduğu da gözetildiğinde, alacak temlik edilmiş olsa dahi alacağın tahsili imkansız duruma geleceğini, davalı tarafın, davacının rızası hilafına ipotek haklarını elinden çıkardığını, müvekkilinin halefiyet yoluyla bağlı hakları olan rehin haklarının da kendisine intikal edebilmesi için dava süresi boyunca ipotekli taşınmazlar üzerindeki rehin haklarının fekkedilmesinin engellenebilmesi adına kredi sözleşmesi kapsamında rehin/ipotek olarak verilen taşınmazların sadece ve sadece tapu kaydı üzerinde bulunan ipotek/rehin haklarının fek edilmemesine yönelik tedbir taleplerinin reddine dair verilen ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, ilk derece mahkemesinde görülmekte olan eda davası içinde, HMK'nın 389 vd. maddeleri uyarınca ihtiyati tedbirin reddine dair ara kararının istinafına ilişkindir. İhtiyati tedbire itirazın reddi ara kararına karşı, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacının davadaki esas talebi, dava dışı asıl borçlunun davalı banka ile olan kredi sözleşmesi kapsamında tahakkuk eden borcunu ödemiş olması sebebiyle, söz konusu kredi borcunun teminatı olan ipotekleriyle birlikte banka alacağının kendisine temlikini sağlamaya yöneliktir. İlk derece mahkemece, 22.04.2021 tarihli ara kararda yazılı gerekçe ile koşulları oluşmadığından tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. HMK'nın 389. maddesi uyarınca, "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir." İlk derece mahkemesinin, rehnin dava konusu olmadığı yönündeki tespitleri de yerinde değildir. Zira eldeki davada alacağın, yapıldığı öne sürülen ödeme kapsamında halefiyet yoluyla davacı asile temlik edilmesi talep edilmekle, söz konusu alacağın ferileri niteliğindeki ipoteklerin de zaten asıl alacakla birlikte davanın konusu olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, dosya içerisindeki mevcut belgelerden bankanın davacı tarafça yapılmış olan bir kısım ödemeye yönelik olarak rehin devrini gerçekleştirmeye hazır olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır. Davacının yaptığı ödemenin miktarı ne kadar olduğu, üçüncü şahıs tarafından yapıldığı iddia edilen ödemenin davacı adına yapılan bir ödeme olup olmadığı, bu şekilde yapıldığı iddia edilen ödemeye göre dosya kapsamındaki mevcut rehin haklarının ne kadarlık kısmı üzerinde halefiyet kazanılmış olacağı hususları ancak yargılama sonucu netlik kazanacaktır. Davanın mevcut aşaması itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden davacının istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir red kararı sonucu itibariyle isabetli olduğundan, davacının istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri maddesi uyarınca reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1. ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.09.09.2021
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.