5. Hukuk Dairesi 2016/5787 E. , 2017/6463 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili, birleşen dava ise kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, davanın kısmen kabulüne dair verilen yukarıda tarih ve numaraları yazılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtayca incelenmesi davacı idare vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla, duruşma için belirlenen 21/02/2017 günü temyiz eden davacı idare vekilinin yüzüne karşı; usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden aleyhine temyiz olunan davalı vekilinin yokluğunda duruşmaya başlanarak davacı idare vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki kağıtlar okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, 4650 sayılı Kanunla değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 10.maddesine dayanan kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili, birleşen dava ise kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davasında davacı/davalı idare tarafından verilen sürelere rağmen bedel bloke edilmediğinden bahisle davanın reddine, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili davasının kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı/davalı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan incelemede dava konusu taşınmazın davacı idare tarafından yapımı için verilen kamulaştırılma kararına binaen, 2011/216-168 karar sayılı 10.03.2011 tarihli kararı ile 50.401,85 TL bedel belirlenerek davacının taşınmazına el konulmasına karar verildiği, davacı idare tarafından sayılı kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası açıldığı, ancak, bedelin verilen sürelere rağmen bloke edilmemesi nedeniyle mahkemece davanın reddine karar verildiği ve verilen kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği; 20.03.2014 tarihinde davacı/davalı idare tarafından taşınmaza el konulduğu, davalı/davacı tarafından
./..
davacı /davalı aleyhine taşınmazın el atma nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsili davası açıldığı, bu davanın davacı/davalı idare tarafından 05.01.2015 tarihinde açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davası ile birleştirilerek yargılamaya devam edildiği anlaşılmıştır.
Davacı/davalı idare tarafından açılan kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmazın tescili davasında verilen sürelere rağmen bedel bloke edilmediğinden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Bilirkişi incelemeleri yaptırılmıştır. Arsa niteliğindeki dava konusu ada 20 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilmesi yöntem itibariyle doğrudur. Ancak;
a)Arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değer biçilirken, dava konusu taşınmaz ile emsalin zorunlu olmadıkça, yakın bölgelerden benzer yüzölçümlü olması ve değerlendirme tarihine yakın satışların emsal alınması gerekir.
Bilirkişi raporunda dava konusu taşınmaza 120 m² alanlı küçük yüzölçümlü taşınmaz satışı emsal alınarak değer biçildiğinden bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi, taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulması, ayrıca dava konusu taşınmazın imar planındaki konumu emsallere ve değerini etkileyen merkezi yerlere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların re"sen belirlenen vergi değerleri ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtilerek, dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu değerinin belirlenmesi bakımından yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
b)Kabule göre de;
Mahkemece bilirkişi kurulunca belirlenen bedelden acele el koyma dosyası nedeniyle davalı/davacı tarafa ödenen 50.401,85 TL"nin düşülmesi gerekirken, fazla bedelin tahsiline karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davacı/davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyiz eden davacı idare yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 1.480,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 21/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.