14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/7594 Karar No: 2014/11483 Karar Tarihi: 21.10.2014
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/7594 Esas 2014/11483 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/7594 E. , 2014/11483 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 02.05.2012 gününde verilen dilekçe ile önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.03.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davalı, dava konusu payın cami lojmanı yapılması için alındığını ve davacının bu yerin köy tüzel kişiliğine ait olduğunu ve kendisi tarafından köy tüzel kişiliğine devredilmek üzere alındığını bildiğini, taşınmazın alım gayesi nedeniyle satıcı tarafından düşük bedel belirlenmesini fırsat bilen davacının kötüniyetli olarak dava açtığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, her ne kadar tapuda satış gösterilmiş ise de işlemin özünün bağış olduğu ve en başından beri bu durumu bilen davacının önalım hakkını kullanmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.2.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut olaya gelince; davacı vekilinin 05.03.2013 tarihli dilekçesinde davacı ve davalıya pay satan Ali Aycan arasında fiili bir taksim bulunduğu kabul edilmiştir. Yine mahkemece dinlenen tanık beyanıyla da, fiilen davacının kullandığı tarafa lojman yapılması konusunda teklifte bulunulduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, taşınmazın paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edildiği, davacının önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi doğru değil ise de, hüküm sonucu esas bakımından usul ve kanuna uygun olduğundan HUMK’nın 438/son maddesi gereğince hükmün gerekçesinin değiştirilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün gerekçesinin yukarıdaki şekilde DEĞİŞTİRİLEREK DÜZELTİLMİŞ bu gerekçe ile ONANMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.