8. Hukuk Dairesi 2010/4436 E. , 2011/1735 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ve ... ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen de açılmamış sayılmasına dair Tufanbeyli Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 20.04.2010 gün ve 249/92 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar Ahmet ve ... vekili, miras yoluyla intikal, taksim ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik nedeniyle 126 ada 19 parselin yarısı ile 126 ada 39 ve 40 parsellerin tamamının Hazine üzerindeki tapu kayıtlarının iptaliyle 1/2"şer hisse oranında vekil edenleri adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ..."in açtığı davanın HUMK.nun 409/5 madde uyarınca açılmamış sayılmasına, davacı ... İkin"in davasının kabulüyle 126 ada 39 ve 40 parsellerin ½ hissesi ile 126 ada 19 parselin Fen bilirkişi İsa Doru tarafından düzenlenen 29.08.2009 tarihli krokide A harfiyle gösterilen 1181, 25 m2 kısmına ait tapu kaydının ½ pay oranında iptaliyle davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmesi üzerine; hükmün kabule ilişkin bölümü, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya kapsamına, dava evrakı ile yargılama tutanakları içeriğine, yapılan araştırma ve toplanan delillere, 126 ada 39 ve 40 parsel sayılı taşınmazların toprak tevzi çalışmalarının yapıldığı 1963 yılına kadar 20 yılı aşkın süre koşullarına uygun olarak babaları Nuri"den intikalen ve taksimen davacılar tarafından tarım arazisi olarak zilyet ve tasarruflarında bulundurdukları, taşınmazların batı sınırında bulunan kuru dereye herhangi bir tecavüzün bulunmayıp, dereden kazanılmadıkları uzman Jeolog bilirkişi tarafından raporunda gerekçeli olarak açıklandığına göre, mahkemece davacı ... yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, davalı Hazine temsilcisinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle 126 ada 39 ve 40 parsellerin 1/2"şer paylarının iptaliyle davacı ... adına tesciline yönelik hüküm bölümünün açıklanan nedenlerle ONANMASINA,
Davalı Hazine vekilinin 126 ada 19 parselin kabulüne yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece, davacı ... yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Dava konusu 126 ada 19 parsele ait kadastro tutanağından; senetsizden, Karsavuran köyü halkının mera olarak kullandığı kadim mera niteliğinde iken, 1970 yılında ..."in söküp tarla haline getirdiği ve bu gibi yerlerin zilyetlikle iktisap edilemeyeceği gerekçesiyle 2362,50 m2 yüzölçümünde ve Mera niteliğinde 11.10.1995 tarihinde orta malı olarak sınırlandırıldığı ve bu sınırlandırmanın itiraz edilmeden 21.01.1997 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
4342 sayılı Mera Kanununun, 3/d maddesine göre, “Mera: Hayvanların otlatılması ve otundan yararlanılması için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yeri,” ifade etmektedir.
Aynı Kanunun 4. maddesine göre de; “Mera, yaylak ve kışlakların kullanma hakkı bir veya birden çok köy veya belediyeye aittir. Bu yerler Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Komisyonun henüz görevine başlamadığı yerlerde, evvelce çeşitli kanunlar uyarınca yapılmış olan tahsislere ve teessüs etmiş teamüllere göre; mera, yaylak ve kışlakların köy veya belediye halkı tarafından kullanılmasına devam olunur. Mera, yaylak ve kışlaklar; özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zaman aşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz ...”
Meraların kuru mülkiyeti Hazineye, intifa hakkı ise ait olduğu köy veya belde ya da belediye halkına aittir. Bu nedenle mera niteliğindeki taşınmazın bulunduğu yere göre dava da husumetin Hazine, köy veya ilgili belde ya da belediyeye yöneltilmesi gerekmektedir. TMK.nun 713/1. maddesine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında yargılama sırasında husumetin yaygınlaştırılması suretiyle taraf teşkilinin tamamlanması mümkündür. Dava konusu taşınmaz Karsavuran köyü sınırları içerisinde olduğu halde ilgili köy davada taraf olarak gösterilmemiştir. Davanın kanuni hasım olan Karsavuran köyü tüzel kişiliğine yöneltilmesi, yargılamaya geldiği taktirde savunma delillerinin tespiti ve ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekmektedir. Anılan hüküm uyarınca taraf teşkili yapılmadan işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 126 ada 19 parselin kabulüne ilişkin bölümünün açıklanan nedenle ve HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına 28.03.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi