1. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/1217 Karar No: 2020/2673 Karar Tarihi: 15.06.2020
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/1217 Esas 2020/2673 Karar Sayılı İlamı
1. Hukuk Dairesi 2017/1217 E. , 2020/2673 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen davada; Davacı, 2510 sayılı İskan Kanunu uyarınca Tekeli Yörük göçebe ailelerinin yerleşik hayata geçirilmesi amacıyla Hazine tarafından taşınmaz tahsisi yapıldığını, bu kapsamda 4106 ada 16 parselde bulunan 23 nolu bağımsız bölümün davalılara tahsis edildiğini, yapılan araştırmada aile temsilcisi olarak adına tahsis yapılan ..."ın 1 aydan fazla SGK kaydının tespit edildiğini, bu durumun hak sahibi olmaya engel olması nedeniyle davalıların hak sahipliğine ilişkin 24.08.1995 tarihli Komisyon kararının 13.12.2011 tarihli Mahalli İskan Komisyonu kararıyla kaldırıldığını ileri sürerek 23 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptaliyle davacı Hazine adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar 8. Hukuk Dairesinin 20.01.2015 tarih ve 2014/26086 esas ve 2015/1049 karar sayılı ilamı ile “Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Şöyle ki; mahkemece davalıların hak sahipliğine ilişkin 24.08.1995 tarihli Komisyon kararının 13.12.2011 tarihli Mahalli İskan Komisyonu kararıyla kaldırıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak davalılarca hak sahipliğinin iptaline ilişkin 13.12.2011 tarihli Mahalli İskan Komisyonu kararının iptali için Gaziantep 2. İdare Mahkemesi"nde dava açılmış, Gaziantep 2.İdare Mahkemesi"nin 27.12.2012 tarih, 2012/430 Esas ve 2012/1968 sayılı kararıyla 13.12.2011 tarihli Komisyon kararının iptaline karar verilmiştir. Karar, Danıştay 8. Dairesi tarafından onanarak 04.06.2014 tarihinde kesinleşmiştir. Davanın dayanağı ve yerel mahkemenin tapu iptalinin gerekçesi ortadan kalktığından, dayanağı kalmayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ve katılma yoluyla davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Davalılar vekiline; gerekçeli karar 27.09.2016 tarihinde, davacının temyiz dilekçesi ise 17.10.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalılar vekili kararı yargılama giderlerine hasren hem HUMK" nun 432.maddesi gereğince onbeş günlük hemde HUMK." nun 433/2.maddesi gereğince on günlük katılma yoluyla temyiz süresi geçtikten sonra 31.10.2016 tarihinde temyiz etmiş olmakla, davalılar vekilinin temyiz talebinin süreden REDDİNE; Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, 12.07.2013 tarihinde kabul edilen 6495 sayılı kanun ile 5543 sayılı İskan kanununa eklenen Geçici 7. maddenin 3. fıkrasının "Mülga 2510 sayılı Kanunu göre hak sahibi olanların hak sahiplikleri herhangi bir koşul aranmaksızın bu Kanuna göre devam eder" hükmü uyarınca, davanın reddine ilişkin verilen karar bu gerekçe ile ve sonucu itibariyle doğru olduğuna göre; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle, usule, yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, davalıların peşin alınan harcının istek halinde iadesine,15/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.