Hukuk Genel Kurulu 2015/423 E. , 2017/1256 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 4. İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Ankara 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 24.04.2012 gün ve 2011/890 E.-2012/900 K. sayılı kararın temyizen incelenmesinin davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 07.04.2014 gün ve 2014/1677 E., 2014/7118 K. sayılı kararı ile;
"...Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
Dava, davacının 24. basamaktan alması gereken maaşının tespitiyle biriken fark aylıklarının ödenmesi istemlerine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulü ile davacının 2007 Ocak ayı itibarı ile net aylığının 1.080,16 TL olduğunun tespitine, davacının fark alacakları yönünden haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
24/07/2003 tarihli 4956 sayılı Yasa"nın geçici 2. maddesine göre, “1479 sayılı Kanun"a tabi sigortalı olanlar, bulundukları basamak dahil, bu Kanun"un yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde yazılı talepte bulunmak şartıyla, bulundukları basamakları en fazla oniki basamak yükseltebilirler. Basamak yükseltme primi, sigortalının talep tarihinde bulunduğu basamaktan, yükselerek intibak etmek istediği basamağa kadar her basamak için öngörülen bekleme süresindeki prim tutarına basamak yükseltme farklarının ilave edilmesi suretiyle hesaplanır. Bu tutarın, ilk taksitinin talep tarihini takip eden ay içerisinde ödenmesi şartıyla ilk taksitin ödendiği ayı takip eden üçer aylık dönemler halinde üç eşit taksitte ödenmesi zorunludur. Basamak yükseltme tutarının tamamen veya kısmen ödenmesi halinde, sigortalı son ödemenin yapıldığı tarihi takip eden aybaşı itibariyle bu ödemenin tam olarak karşıladığı basamağa intibak ettirilir. Basamak yükseltme primleri, primi ödenmiş süreler olarak değerlendirilmez.
Basamak yükseltme hakkından yararlanan sigortalılara, basamak intibaklarının yapıldığı tarihten itibaren üç yıl sonra, bu Kanunda öngörülen diğer şartları taşımak ve talepte bulunmak kaydıyla yaşlılık aylığı bağlanır.
Nimet-külfet dengesi, Sosyal Güvenlik Hukuku"nun temel ilkelerinden biri olup; anılan ilke, gelecekte elde edeceği sosyal sigorta yardımlarına karşılık olarak daha fazla prim ödeme külfeti altına giren sigortalıların, fazladan katlanılan külfet karşılığında daha fazla yardıma hak kazanması gereğini doğurmaktadır. Başka bir ifadeyle sosyal güvenlik kuruluşlarınca sigortalılardan alınacak primlerle ileride yapılacak yardımlar arasında mutlak bir bağlantı, paralellik sağlanmalıdır.
Basamak yükseltme olanağı sağlayan yasa ile, konuya ilişkin uygulamayı biçimlendiren diğer düzenlemeler, primlerin sosyal güvenlik kuruluşu tarafından sigortalılık süreci içerisinde tahsil edilip nemalandırılması ve aktüeryal dengeyi bozmayacak biçimde sigorta yardımlarına yansıtılması gerekleri gözetilerek oluşturulmuş; prim borcunun basamakta bekleme süresini tamamlayacak olan ayların primleri, basamak yükseltme farkı da gözetilerek sigortalının talepte bulunduğu tarihte yürürlükte olan gelir tablosuna göre hesaplanması ve basamak intibaklarının yapıldığı tarihten itibaren üç yıl sonra yaşlılık aylığı yönünden değerlendirilebilmesi olanağı öngörülmüştür.
Sıralanan maddi ve hukuki olgular ile, konuya ilişkin yasal düzenlemenin prim ödeme karşılığında “intibak ettirilir” hükmünü içerdiği de gözetilerek, davacının, 1479 sayılı Yasa"nın geçici 11"inci maddesi uyarınca, yaşlılık aylığının 01/01/2000 öncesi ve sonrası döneme ilişkin hesabında, satın alınan basamakların geçmişe yönelik olarak da intibak işlemi gerçekleştirilmek suretiyle değerlendirilmesi ve aylık miktarının buna göre saptanması gerekir.
Bu saptama işlemi yapılırken dikkate alınması gereken hususlar ise;
1479 sayılı Yasa"ya eklenen Geçici 11"inci madde hükmü gereği, 4447 sayılı Yasa"nın yürürlük tarihi olan 01/01/2000 tarihinden önce sigortalı olup da, bu Yasa döneminde aylık bağlanacak sigortalıların, 01/01/2000 tarihi öncesine ilişkin A aylığı hesabında; basamak satın alma suretiyle yapılan intibak tarihinden, 1479 sayılı Yasa"nın 4447 sayılı Yasa ile değişik 52. maddesi ile belirlenen basamak yükseltme esaslarına göre, geriye doğru gidilmek suretiyle 01/01/2000 tarihi itibarıyla bulunulan gelir basamağı belirlenmeli; belirlenen bu gelir basamağının, 01/07/2003 tarihli gelir tablosundaki gelir tutarı karşılığı ve sair aylık hesap doneleri dikkate alınarak A aylığı belirlenmelidir.
4447 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Yasa"nın 36"ncı maddesiyle, aylık hesabında ilk defa “ağırlıklı ortalama” kavramı getirilmiş olup; yine 4447 sayılı Yasa"nın yürürlük tarihi öncesi sigortalı olup da, bu yasa döneminde aylık bağlanacak sigortalıların, 01/01/2000 tarihi sonrası döneme ilişkin B aylığının belirlenmesinde dikkate alınması gereken “Ağırlıklı Ortalama” hesabında ise; öncelikle, 01/01/2000 tarihi ile yaşlılık aylığı talep tarihi arasında sigortalı olarak fiilen bulunulan basamaklar ve bu basamaklardaki bekleme süreleri üzerinden 01/07/2003 tarihli gelir tablosundaki karşılığı tutarlar gözetilerek, böylece fiilen geçen sürelere ilişkin ağırlıklı ortalama bulunmalı; bilahare, satın alınan basamaklar ve bu basamaklardaki bekleme süreleri üzerinden, yine 01/07/2003 tarihli gelir tablosundaki karşılığı tutarlar gözetilerek, böylece basamak yükseltilerek geçen sürelere ilişkin ağırlıklı ortalama belirlenmeli; bulunan her iki ağırlık ortalama (yani fiilen geçen sürelere ilişkin ağırlıklı ortalama ve basamak yükseltilerek geçen sürelere ilişkin ağırlıklı ortalama) toplanarak B aylığı hesabına esas “Ağırlıklı Ortalama” belirlenmeli; bu belirleme yapıldıktan sonra ve sair aylık hesap doneleri de dikkate alınarak B aylığı saptanmalıdır.
A ve B aylık aylıklarının toplanması suretiyle elde edilen tutara, ilgili yasal mevzuatınca öngörülen sosyal destek ödemesi de ilave edilip; 01/01/2004 tarihinden itibaren güncelleştirme denilen, ilgili artış yasalarıyla (5073, 5282, 5454, 5565 sayılı Yasalar) gösterilen artış oranları uygulanarak, yaşlılık aylığı talep tarihi itibarıyla, sigortalıya bağlanacak yaşlılık aylığı belirlenmelidir.
Yapılacak iş, kurum tarafından hesaplanan fark aylıklarının miktarı ve davacıya ödenip ödenmediği belirlenerek (davacıdan da sorulmak suretiyle), davacının bu aylık miktarına ve ödenen fark aylıklara bir itirazı olmaması durumunda konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde karar vermek, davacının itirazı bulunması halinde de uzman bilirkişiden Kurum işlemlerinde hata olup olmadığını belirleyen hata varsa, hangi noktalarda olduğunu denetime elverişli bir şekilde saptayan bilirkişi raporu ile sonuca gitmekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin ve yukarıda belirtilen hususlara uygun araştırma yapılmaksızın hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava davacının Bağ-Kur sigortası kapsamında 4956 sayılı Kanun ile eklenen geçici 2"nci madde ile 13. basamakta iken satın aldığı basamaklarla 23. basamağa yükseltilmesi ve 24. basamakta iken emekli olması sonucu yaşlılık aylığı miktarının tespiti istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin 4956 sayılı Kanun"dan yararlanarak basamak satın aldığını ve 04.12.2006 tarihinde emekli olduğunu, ancak müvekkiline 24. basamaktan bağlanması gereken aylığın doğru olarak bağlanmadığını, fazlaya dair talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydıyla müvekkiline emekli olduğu tarih itibariyle 24. basamak karşılığı denk gelen aylığın ödenmesine ve eksik ödenen aylıkların tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili davacının 15.09.1990 tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanun kapsamına girdiğini ve 04.12.2006 tarihinde emeklilik başvurusuna istinaden emekli olduğunu, davacının 03.11.2003 tarihli dilekçesi ile 13. basamaktan 23. basamağa geçişinin yapıldığı ve en son olarak 24. basamağa yükseldiğini, satın aldığı basamakların maaş hesabında dikkate alındığını ve yapılan işlemlerde hata bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının basamağının ve aylık miktarının belirlenmesi için alınan 30.08.2009 tarihli bilirkişi raporuna itibar edildiği belirtilerek davanın kabulü ile, davacıya 01.01.2007 tarihi itibari ile ek ödeme dâhil net 1.095,92 TL yaşlılık aylığı ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.
Hüküm davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Özel Dairenin 21.04.2011 tarihli bozma kararı ile davacının Bağ-Kur sigortalılığı nedeniyle geçici 2. madde doğrultusunda basamak satın alma hakkından yararlandığı gözetilip, konusunda uzman üç kişilik bir bilirkişi heyeti teşekkül ettirilerek 1.1.2000 öncesi ve sonrasına ilişkin a ve b aylıklarının denetime olanak verecek şekilde ayrıntılı olarak hesaplattırılması, 4956 sayılı Kanun"la getirilmiş geçici 2. madde çerçevesinde basamak satın alan davacının ileriki yıllarda 24. basamaktan emekli olacak olan emsalleri ile de kıyaslama yapılarak, nimet-külfet dengesi ve aktüeryal dengelerin bozulmaması ilkeleri de gözönünde bulundurularak ve yine 1479 sayılı Kanun"da yapılan düzenlemelerle yaşlılık aylığı bağlanmasında en son 1.7.2003 tarihli gelir tablosunun kullanılması gerektiğinin Kanun hükmü altına alındığı hususu da gözardı edilmeksizin ve davacının satın aldığı basamağa göre yaşlılık aylığının hakkaniyete uygun şekilde hesaplattırılmak ve çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararı üzerine 14.12.2011 tarihli celsede uyma kararı verilmiş ve yapılan yargılama neticesinde üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden alınan 19.03.2012 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile davacının Ocak 2007 ayı itibariyle net aylığının 1.080,16 TL olduğunun tespitine, davacının fark alacakları yönünden haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece verilen 24.04.2012 tarihli karar davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece Kurum tarafından herhangi bir fark ödemenin yapılmadığının son celsede davacının beyanından anlaşıldığı, birinci bozma kararından sonra Özel Dairenin belirttiği tüm eksikliklerin giderildiği gerekçesiyle ve önceki karadaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 4956 sayılı Kanun"dan yararlanarak basamak satın alması sonucu emekli maaşının tespiti yönünden mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, direnme olarak adlandırılan kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda yerel mahkemece yapılan ilk yargılamada, Özel Dairenin bozma kararında Kurum tarafından hesaplanan fark aylıklarının miktarı ve davacıya ödenip ödenmediğinin belirlenmesi ve bu konuda davacının beyanının alınıp yargılamaya o doğrultuda devam edilmesi gerektiğinin belirtilmesinden sonra, mahkemece ilk celsede davacı vekilinin beyanının alınarak ve bu beyana gerekçeli kararda yer verilerek direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 01.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.