18. Ceza Dairesi Esas No: 2015/6204 Karar No: 2015/7521 Karar Tarihi: 14.10.2015
Hakaret - Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/6204 Esas 2015/7521 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Mahkeme kararı, Ödemiş(Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen bir hakaret davasına ilişkindir. Sanık A.D. hakkında hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Ancak karşı oy kullanan üye, sanığın müştekiye karşı işlediği suçu kabul ettiği için ceza verilmesi gerektiğini savunmuştur. Kira ilişkisinden kaynaklanan ihtilaf nedeniyle suçun işlendiği gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına karar veren yerel mahkeme, haksız tahrik savunmasını kabul etmemiştir. Kararın gerekçesi, bir hukuki ilişkinin borcunu ödeyememe halinin haksızlık olarak nitelenemeyeceği, alacaklının alacağına ulaşması için hukuki çözümler mevcut olduğu ve haksız tahrik savunmasının suçluların sürekli sığındıkları bir liman olmaktan çıkarılması gerektiği şeklindedir. Kararda TCK'nın 129/1. maddesi de bahsedilmiştir. Bu madde, hakaret suçunu düzenlemektedir.
18. Ceza Dairesi 2015/6204 E. , 2015/7521 K.
"İçtihat Metni"
Tebliğname No : 4 - 2013/76592 MAHKEMESİ : Ödemiş(Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesi TARİHİ : 21/12/2012 NUMARASI : 2012/505 (E) ve 2012/1509 (K) SUÇ : Hakaret
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, Eyleme ve yükletilen suça yönelik, sanık A.. D.. müdafii ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden, tebliğnameye uygun olarak TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA, 14/10/2015 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.
(Karşı Oy)
Yerel mahkemece sanık hakkında müştekiye karşı hakaret suçundan ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, sayın daire çoğunluk üyeleri kararın onanması yönünde görüş bildirmişlerdir. Aşağıda açıkladığım nedenlerle çogunluk görüşüne katılmıyorum. Yerel mahkeme sanığın müştekiye karşı hakaret suçunu işlediğini kabul etmiş ancak müşteki ile sanık arasında kira ilişkisinden kaynaklanan ihtilaf nedeniyle suçun işlendiği gerekçesiyle TCK"nın 129/1. maddesince ceza verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında kalarak suç işlemesi olarak tanımlanmaktadır. Yasa koyucu uğranılan haksız fiil nedeniyle sanığın cezasının indirilmesini, deyim yerinde ise işlenen suçta bir miktar mazur görülebilirlik bulunduğunu kabul etmektedir. Devlet denilen kurumsal yapının ortaya çıkışı bu kurumun değerlendirilmesinde önem taşımaktadır. İlkel toplumlarda haksızlığa uğrayanlar bir üst mercii bulunmadığından haklarını kendi güçleri ile alma yoluna gidiyor güçsüzler ise haklarına kavuşamıyordu. Bu adaletsiz durum zaman içinde toplumsal gelişmelerin de etkisiyle ceza verme yetkisinin devlet denilen tüzel kişiliğe devrine neden olmuştur. Haksız fiilin bu fiille karşılaşan kişide elem ve öfke oluşturabileceği psikolojik bir gerçeklektir. Modern hukuk devletlerinde bir haksızlığa uğradığını düşünen kişinin izleyeceği yol devletin ilgili kurumlarına başvurmaktır. Haksızlığa uğrayan hakkını kendi bireysel gücüyle aradığı taktirde devlet öncesi döneme dönüleceği, toplumun kaos ve çatışmaya sürükleneceği, hukukun üstünlüğünü esas alan barış toplumunun oluşturulamayacağı tartışmasızdır. Haksız fiil ile karşılaşan kişi elem ve öfkesine mağlup olmayı değil onlara galip gelmeyi tercih etmelidir. Haksız fiil nedeniyle ceza indirimi, toplumları medenileşme yolunda ileriye değil devlet öncesi reflekslere döndürdüğünden yorum yapılırken genişletici yorum yapılmayıp bu kurumun suçluların sürekli sığındıkları liman olmaktan çıkması sağlanmalıdır. Mahkemece kabul edilen kira ilişkisi haksız fiil midir? Somut olaya baktığımızda sanık ile katılan arasında kira borç ilişkisi bulunmaktadır. Bu bir hukuki ilişkidir ve haksız fiil değildir. Nitekim Yargıtay 1. C.D" nin 25.04.2008 tr. ve 2647/3347 sayılı kararında da bu husus vurgulanmıştır. Her kişinin bir gün borçlu olabileceği ve borcunu ödeyemez hale düşebileceği olasıdır. Bu hal başlıbaşına alacaklıya karşı haksızlık olarak nitelenemez. Anayasanın 38/8. maddesi de bu hususta dolaylı teminat içermektedir. Alacaklının alacağına ulaşması için hukuki çözümler mevcut olup, ipotek, teminat mektubu, kefalet bunlardan birkaçıdır. Alacaklı alacağına ulaşamaz ise borçluya hakaret etmeyip alacağını hukukî yollardan tahsile çalışmalıdır. Bu durum haksız tahrik olarak kabul edildiği taktirde, alacaklı borçluya sürekli hakaret edecek yanında da TCK"nın 129. maddesini yardımcı olarak bulacaktır. Yerel mahkemece sanık lehine TCK"nın 129/1. maddesinin uygulanamayacağı düşüncesindeyim. Yukarıdaki gerekçelerle sayın çoğunluğun bozmaya ilişkin görüşüne katılmıyorum.